go on to - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

go on to

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Bedeutungen von dem Begriff "go on to" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 2 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Phrasals
go on to v. (site vb) girmek
go on to v. ... yaparak devam etmek

Bedeutungen, die der Begriff "go on to" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 55 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
go on to claim v. söylecek denli ileri gitmek
go on to the finals v. finale kalmak
go on a visit to v. misafirliğe gitmek
go down on one's knees to somebody v. ayaklarına kapanmak
go down on one's knees to v. ayaklarına kapanmak
go down on one's knees to v. diz çökmek
be too tired to go on v. şişmek
go on a pilgrimage to mecca v. hacca gitmek
go to school on foot v. okula yürüyerek gitmek
go on to the next stage v. kademe atlamak
go on to the next level v. kademe atlamak
go to someone's house on the pretense of buying their car v. arabasına müşteriymişim gibi evine gitmek
go on to claim that v. ...diyecek/iddia edecek kadar ileriye gitmek
not able to go on v. devam edememek
go to school on time v. okula zamanında gitmek
go to bed on time v. zamanında uyumak
Phrasals
go on to (something) v. (daha iyi bir şeye/seviyeye) ilerlemek
go on to (something) v. (daha iyi bir şeye/seviyeye) doğru devam etmek/ilerlemek
go on to (something) v. (daha iyi bir şeye/seviyeye) ulaşmak
go on to (something) v. (daha iyi bir seviyeye) gelmek
Colloquial
go on at somebody (to do something) v. (bir şey yapması için) birinin üstüne varmak/gitmek
go on at somebody (to do something) v. (bir şey yapması için) birinin başının etini yemek
unable to go on adj. devam edemeyecek/edemez durumda
unable to go on adj. sürdüremeyecek/sürdüremez durumda
Idioms
go to town on something v. bir şeyi tüm enerjisiyle yapmak
go on to a better land v. ölmek
go to town on something v. (bir şeye) tüm enerjisini vermek
go to the wall on something v. (sonu ne olursa olsun) her türlü riski alarak sonuna kadar götürmek
go on at somebody (to do something) v. (bir şey yapması için) birinin üstüne gitmek/varmak
go on at somebody (to do something) v. (bir şey yapması için) birini eleştirmek
go on at somebody (to do something) v. (bir şey yapması için) birini üstelemek
go on at somebody (to do something) v. (bir şey yapması için) birinin ensesinde boza pişirmek
go on at somebody (to do something) v. (bir şey yapması için) birini sıkboğaz etmek
go on at somebody (to do something) v. (bir şey yapması için) birinin başının etini yemek
go to town (on/over something) v. (bir şeye) çok para, enerji harcamak
go to town (on/over something) v. (bir şeyde) kesenin ağzını açmak
go to town on (something) v. (bir şeyi) abartmak
go to town on (something) v. (bir şeyde) aşırıya kaçmak
go to town on (something) v. (bir şeyi) çok kaçırmak
go to work (on someone or something) v. (biri/bir şey üzerinde) çalışmaya başlamak
go to work (on something) v. (bir şey) üzerinde çalışmaya başlamak
go to work (on someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) uğraşmaya başlamak
go to work (on someone or something) v. (biri/bir şey üzerinde) işe koyulmak
go/set to work (on something) v. (bir şey üzerinde) çalışmaya başlamak
go/set to work (on something) v. (bir şeyle) uğraşmaya başlamak
go/set to work (on something) v. (bir şey üzerinde) işe koyulmak
enough to go on with expr. idare edecek kadar
enough to go on with expr. işi yürütmeye yetecek kadar
enough to go on with expr. yeterli
Speaking
we always go to alanya on holidays expr. biz tatillerde daima alanya'ya gideriz
I go to school on the weekdays expr. hafta içi okula giderim
I go to school on the weekdays expr. hafta içleri okula giderim
I go to school on foot expr. okula yürüyerek giderim
we always go to alanya on holidays expr. tatillerde her zaman alanya'ya gideriz
I go to turkey on my holidays expr. tatillerde türkiye'e giderim