Türkisch | Englisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | hırsızlar | thieves n. | ||
The thieves might try to move all the cash they collected at once. Hırsızlar topladıkları tüm parayı bir kerede taşımaya çalışabilir. More Sentences |
||||
General | hırsızlar | burglaries n. | ||
General | hırsızlar | thiefdom n. | ||
General | hırsızlar | thievedom n. | ||
General | hırsızlar | briggandage [obsolete] n. |
Türkisch | Englisch | |
---|---|---|
General | ||
General | hindistan’da 600 yıl boyunca varlığını sürdüren bir katiller ve hırsızlar tarikatı | thuggee n. |
Proverb | ||
Proverb | ufak hırsızlar asılır büyük hırsızlar serbest bırakılır | little thieves are hanged but great ones escape |
Proverb | suçlular/hırsızlar arasında bile bir iş ahlakı/davranış prensibi vardır | there is honor among thieves |
Idioms | ||
Idioms | hırsızlar sürüsü | den of thieves n. |
Idioms | hırsızlar ordusu | den of thieves n. |
Politics | ||
Politics | hırsızlar yönetimi | kleptocracy n. |
Politics | hırsızlar yönetimi | cleptocracy n. |