Türkisch | Englisch | |
---|---|---|
General | ||
General | iyi karar | good judgement n. |
General | iyi karar | good judgment n. |
General | iyi karar | good decision n. |
Türkisch | Englisch | |
---|---|---|
General | ||
General | tek görüşe veya tarza bağlı kalmaksızın en iyi olanı seçerek karar verme | eclectic method n. |
Phrases | ||
Phrases | sen baksan/bakıp karar versen (iyi olur) | you be the judge of that expr. |
Colloquial | ||
Colloquial | iyi/yerinde bir karar | we, you can/could/might do worse (than...) expr. |
Idioms | ||
Idioms | düşünüp taşınıp daha iyi bir karar almak | think better of v. |
Idioms | (bir şeyin) iyi mi kötü mü olduğu konusunda henüz bir karar varılmadı | the jury is (still) out (on something) expr. |
Idioms | (bir şeyin) iyi mi kötü mü olduğu konusunda henüz bir karar varılmadı | the jury are (still) out (on something) expr. |
Law | ||
Law | bir dava yada ihtilaf hakkında yerel mahkemeler ya da yetkili organların, uluslararasi mahkeme yada yetkili organlardan daha iyi karar verebileceği ilkesi | margin of appreciation n. |
Statistics | ||
Statistics | değişmez daha iyi karar işlevi | uniformly better decision function n. |