Türkisch | Englisch | |
---|---|---|
General | ||
General | kalabalıkta | aheap adv. |
Türkisch | Englisch | |
---|---|---|
General | ||
General | kalabalıkta bulunan kişi | crowder n. |
General | kalabalıkta zorlukla hareket etmek | fight one's way through the crowd v. |
General | kalabalıkta kaybolmak | be lost in the throng v. |
General | (kalabalıkta) sivrilmek | pinnacle v. |
Phrasals | ||
Phrasals | (kalabalıkta) iterek yolunu açmak | bore (through) v. |
Phrasals | (kalabalıkta) iterek yolunu açmak | bore (into) v. |
Phrasals | kalabalıkta zorlukla hareket etmek | crowd through v. |
Phrasals | (bir şeyden) kalabalıkta zar zor geçmek | crowd through (something) v. |
Proverb | ||
Proverb | eşeğin kuyruğunu kalabalıkta kesme, kimi uzun der kimi kısa | a camel is a horse designed by a committee |
Colloquial | ||
Colloquial | kalabalıkta dirsekleriyle yol açarak ilerlemek | elbow (one's) way v. |
Colloquial | kalabalıkta dirsek ata ata ilerlemek | elbow (one's) way v. |
Colloquial | konser gibi bir kalabalıkta havada elden ele dolaşmak | body-surf v. |
Idioms | ||
Idioms | kalabalıkta zorlukla hareket etmek | crowd in v. |
Idioms | kalabalıkta zorlukla hareket etmek | crowd into v. |