Englisch | Türkisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | kenya n. | kenya | ||
After his capture in Kenya in February 1999, Ocalan was brought to the Imrali prison-island in the Sea of Marmara. Şubat 1999'da Kenya'da yakalanmasının ardından Öcalan, Marmara Denizi'ndeki İmralı cezaevi-adasına getirildi. More Sentences |
||||
Computer | ||||
Computer | kenya n. | kenya | ||
An ordinary coffee planter in Tanzania or Kenya earns at best a few euros per week. Tanzanya ya da Kenya'daki sıradan bir kahve ekicisi haftada en iyi ihtimalle birkaç Euro kazanmaktadır. More Sentences |
Türkisch | Englisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | kenya | kenya n. | ||
In Kenya, in one particular community, the incidence of genital mutilation was as high as 97%. Kenya'da, belirli bir toplulukta, kadın sünnetinin görülme sıklığı %97 gibi yüksek bir orandaydı. More Sentences |
||||
Computer | ||||
Computer | kenya | kenya n. | ||
This process is being spearheaded by Kenya, with technical support from Ethiopia and Djibouti. Bu sürece Etiyopya ve Cibuti'nin teknik desteği ile Kenya öncülük etmektedir. More Sentences |
||||
General | ||||
General | kenya | kenyan adj. |