Türkisch | Englisch | |
---|---|---|
General | ||
General | niyeti iyi | well-meaning adj. |
Türkisch | Englisch | |
---|---|---|
General | ||
General | iyi niyeti belli eden davranış | goodwill gesture n. |
General | niyeti iyi olmak | mean well v. |
General | bir şeyin ardındaki iyi niyeti kavrayarak kızmamak | take something in the right spirit v. |
General | iyi niyeti suistimal etmek | abuse the goodwill v. |
General | iyi niyeti suiistimal etmek | lull v. |
General | iyi niyeti suistimal etmek | spunge v. |
Idioms | ||
Idioms | niyeti iyi olmak/kötü olmamak | do (something) for the best v. |
Idioms | niyeti iyi olmak/kötü olmamak | do/mean something for the best v. |
Idioms | niyeti iyi olmak/kötü olmamak | mean (something) for the best v. |
Idioms | niyeti iyi olmak | come from a good place v. |
Idioms | niyeti iyi olmak | mean well v. |
Idioms | niyeti iyi olmak | mean (something) for the best v. |
Idioms | niyeti iyi gibi görünüp sırtından bıçaklamak | give pap with a hatchet v. |
Idioms | (birinin) niyeti iyi | (one's) heart is in the right place expr. |
Law | ||
Law | üçüncü tarafın davada iyi niyeti olmaksızın davacıya yardım sağlaması | maintenance n. |