ortadan kaldıran - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

ortadan kaldıran



Bedeutungen von dem Begriff "ortadan kaldıran" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 1 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
ortadan kaldıran deletory n.

Bedeutungen, die der Begriff "ortadan kaldıran" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 36 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
sisi ortadan kaldıran aygıt defogger n.
ekonomik bir süreci ortadan kaldıran veya devam etmesini engelleyen özel bir durum margin n.
ortadan kaldıran kimse ridder n.
ortadan kaldıran şey ridder n.
ortadan kaldıran kimse driver n.
kendini ortadan kaldıran kimse self-destroyer n.
ortadan kaldıran veya zayıflatan şey solvent n.
şüpheleri ortadan kaldıran conclusive adj.
tıkanmayı ortadan kaldıran ecphractic adj.
saf inancı ortadan kaldıran disillusioning adj.
kendini ortadan kaldıran self-destruct adj.
(kötü bir şeyi) ortadan kaldıran anlamı veren son ek -buster suf.
ortadan kaldıran anlamına gelen son ek -clast suf.
ortadan kaldıran anlamına gelen son ek -clastic suf.
Trade/Economic
tekelleri ortadan kaldıran trustbuster n.
Law
kendi aleyhine tanıklık etmeyi reddetme hakkını ortadan kaldıran muafiyet testimonial immunity n.
nedensellik bağlantısını ortadan kaldıran neden intervening cause n.
en ağır suçtan yargılanma için gerekli olan kasıtlı eylemi ortadan kaldıran akıl hastalığı, sarhoş olma sebebiyle kısıtlı ehliyet diminished capacity n.
amme senedini ortadan kaldıran, geçersiz kılan veya değiştiren gizli yazı counter deed n.
Politics
hukuka aykırılığı ortadan kaldıran durum enabling act n.
avrupa içerisindeki sınır kontrollerini ortadan kaldıran 1985 tarihli anlaşma schengen convention n.
Technical
kireç uygulamasının etkisini ortadan kaldıran ve deriyi yumuşatan alkali bir çözelti bate n.
binaları ortadan kaldıran kimse wrecker n.
binaları ortadan kaldıran kimse housewrecker n.
Telecom
abone hatlarındaki sorunun yerini saptayan, testten geçiren ve ortadan kaldıran çalışan dispatcher n.
Textile
kumaştaki iplik, düğüm gibi kusurları ortadan kaldıran kimse burler n.
Pharmaceutics
hareketten kaynaklı mide bulantısını ortadan kaldıran anti-motion-sickness adj.
Physics
dolanıklığı ortadan kaldıran cihaz disentangler n.
dolanıklığı ortadan kaldıran sistem disentangler n.
Social Sciences
toplumsal eşitsizliği ortadan kaldıran şey leveler n.
toplumsal eşitsizliği ortadan kaldıran şey leveller n.
Religious
engelleri ortadan kaldıran hindu tanrısı ganesa n.
engelleri ortadan kaldıran hindu bilgelik tanrısı ganesh n.
engelleri ortadan kaldıran hindu bilgelik tanrısı ganesha n.
hükmü ortadan kaldıran diriment [rare] adj.
Engineering
çapı 10 mikrondan az olan partikülleri ortadan kaldıran mühendislik filtrelemesi ultra filtration n.