sanık - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

sanık



Bedeutungen von dem Begriff "sanık" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 22 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
sanık defendant n.
General
sanık suspect n.
sanık defence n.
sanık culprit n.
sanık accused n.
sanık respondent n.
sanık indictee n.
sanık the accused adj.
sanık suspected adj.
Colloquial
sanık perp n.
Law
sanık culprit n.
sanık prisoner n.
sanık defendant n.
sanık perpetrator n.
sanık alleged criminal n.
sanık conisor [obsolete] n.
sanık connusor [obsolete] n.
sanık cognisor n.
sanık cognizor n.
sanık conusor n.
sanık suspected adj.
sanık accused adj.

Bedeutungen, die der Begriff "sanık" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 43 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
sanık yeri (mahkemede) dock n.
sanık yeri dock n.
(sanık vb) dili çözülmek talk v.
Idioms
sanık koltuğunda on trial expr.
sanık sandalyesinde in dock [uk] expr.
sanık koltuğunda/sandalyesinde in the dock expr.
Law
iskoç mahkemelerinde sanık aleyhine mevcut olan delilin sanığı mahkum etmek için yetersiz olduğunu gösteren karar not proven n.
bir istirdat davasında sanık olan kişinin makul gerekçeler göstererek haklı olduğunu iddia ettiği defii avowry n.
istirdat davasında sanık defendant in replevin n.
mahkemede avukatların sorularına cevap vermek (sanık/şahit) take the stand n.
mahkemede sanık kürsüsü bar n.
savcı-sanık uzlaşması copping a plea n.
sanık lehine tanıklık eden kimse witness for the defence n.
sanık aleyhine tanıklık eden kimse witness for the prosecution n.
sanık sandalyesi felon's dock n.
sanık avukatı defence attorney n.
sanık kürsüsü bar n.
sanık şahidi prisoner's evidence n.
sanık lehine temyiz appeal on behalf of accused n.
sanık avukatı defence barrister n.
savcı-sanık uzlaşması plea bargain n.
sanık sandalyesi dock n.
savcı-sanık uzlaşması plea agreement n.
savcı-sanık uzlaşması plea deal n.
sanık vekili defense counsel n.
sanık yeri dock n.
suçluluğu ispat edilene kadar şüpheli ya da sanık da olsa herkesin masum ve suçsuz olduğu ilkesi presumption of innocence n.
suçun reddedildiği sanık defisi plea of not guilty n.
suçlama karşısında savunma yapmayı reddeden sanık mute n.
ortak sanık corespondent n.
şüpheden sanık yararlanır prensibi benefit of the doubt n.
sanık sandalyesine oturmak (defendant) to stand in the dock v.
sanık sandalyesine oturmak appear in the dock v.
sanık sandalyesine oturmak (defendant) to sit in the dock v.
(bir sanık) hiçbir ceza yemeden serbest bırakılmak get off scot-free v.
(bir sanık) hiçbir ceza yemeden serbest bırakılmak go scot-free v.
(eski ingiliz hukukunda ihbarcı veya sanık olarak) sahte kovuşturma için işbirliği yapmak prevaricate v.
sanık lehine on behalf of accused expr.
sanık hazır olmadan in absence of the defendant expr.
sanık lehine in favour of accused expr.
Latin
müştekinin toprağına yasadışı olarak giren sanık trespass quare clausum fregit n.
sanık hazır olmadan absente reo adv.
şüpheden sanık istifade eder in dubio pro reo expr.