stare - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

stare

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Bedeutungen von dem Begriff "stare" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 32 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
stare v. dik dik bakmak
General
stare n. bakış (uzun ve dikkatli)
stare n. gözünü dikme
stare n. sabit bakış
stare n. gözünü dikip bakma
stare v. gözü dalmak
stare v. belermek
stare v. bakakalmak
stare v. gözünü dikmek
stare v. dik dik bakmak
stare v. dikmek (gözlerini)
stare v. gözlerini dikmek
stare v. boş boş bakmak
stare v. boşluğa bakmak
stare v. gözlerini dikip bakmak
stare v. uzun uzun bakmak
stare v. kendini göstermek
stare v. dikkatleri üzerine toplamak
stare v. dikkat çekici şekilde davranmak
stare v. göze batırmak
stare v. (saç) diken diken olmak
stare v. (saç) havaya kalkmak
stare v. (hayvan kürkü) donuk göstermek
stare v. (hayvan kürkü) cansız göstermek
stare v. (hayvan kürkü) kaba göstermek
Archaic
stare n. şaşkınlık
stare n. korku hali
stare n. hayret
stare n. köprü ayağı temel altı kazığı
stare v. sinir ile bakmak
stare v. kızgınca bakmak
stare v. delirmiş bir halde bakmak

Bedeutungen, die der Begriff "stare" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 114 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
open-mouthed stare n. şaşkın şaşkın bakma
blank stare n. boş bakış
vacant stare n. boş bakış
stare stupidly v. aval aval bakmak
stare stupidly v. mayışmak
stare at v. bakakalmak
stare like a stuck pig v. ağzı açık ayran delisi gibi bakmak
stare at v. gözlerini dikmek
stare at v. gözlerini dikip bakmak
stare at v. dik dik bakmak
stare at v. bakmak (dikkatle)
stare balefully v. bet bet bakmak
stare stupidly v. afal afal bakmak
stare stupidly v. alık alık bakmak
stare around v. sağa sola bakınmak
stare around v. sağa sola bakmak
stare out of the window v. pencereden bakmak
stare (in) through the window v. pencereden bakmak
stare at one's face v. yüzüne bakmak
stare amorously v. aşıkane bakmak
stare into space v. gözü dalmak
stare into space v. gözleri dalmak
stare down v. yenmek
stare down v. üstesinden gelmek
stare down v. alt etmek
stare blankly v. boş bakmak
stare vacantly v. boş bakmak
stare absently v. boş bakmak
stare at someone's legs v. bacaklarına bakmak
stare at someone’s legs v. birinin bacaklarına bakmak
stare up v. yukarıya bakmak (bakılan şey bakan kişiden büyük veya yüksekte)
stare out v. gözlerini dikmek
stare out v. dik dik bakmak
stare out v. gözlerini kitlemek
stare out v. bakışlarını doğrultmak
Phrasals
stare down v. bakışlarıyla altetmek
stare out at v. dışarıdakilere bakmak
stare around v. etrafa bakmak
stare out at v. gözüne çarpmak
stare around v. etrafa bakınmak
stare up v. yukarıya bakmak
stare at someone v. (gözlerini dikip) birine bakmak
stare at (someone or something) v. (birine/bir şeye) bakakalmak
stare at (someone or something) v. (birine/bir şeye) alık alık bakmak
stare at (someone or something) v. (birine/bir şeye) bön bön bakmak
stare at (someone or something) v. (birine/bir şeye) şaşkınlıkla/hayretle bakmak
stare at (someone or something) v. (birine/bir şeye) gözlerini dikip bakmak
stare at (something) v. (bir şeyle) yüz yüze olmak/kalmak
stare at (something) v. (bir şeyle) karşılaşmak
stare at (something) v. (bir şeyle) karşı karşıya olmak/kalmak
stare into v. -e bakmak
stare into v. -e uzun uzun bakmak
stare into v. -e sabit bir şekilde bakmak
stare into v. '-e dikkatle bakmak
stare into v. ile yüz yüze olmak
stare into v. ile karşı karşıya olmak
stare into (something) v. (bir şeye) uzun uzun bakmak
stare into (something) v. (bir şeye) sabit bir şekilde bakmak
stare into (something) v. (bir şeye) dikkatle bakmak
stare into (something) v. (bir şeyle) yüz yüze olmak
stare into (something) v. (bir şeyle) karşı karşıya olmak
stare out at (someone or something) v. (dışarıdaki birine/bir şeye) gözünü dikip bakmak
stare out at (someone or something) v. (dışarıdaki birine/bir şeye) dik dik bakmak
stare out at (someone or something) v. (dışarıdaki birine/bir şeye) gözünü dikmek
Colloquial
stare in the face v. yüzyüze olmak (başına gelecek)
stare in the face v. başına gelecek gibi gözükmek
stare in the face v. (bir durum vb) yakında olması kesin olmak
Idioms
stare someone in the face v. aşikar olmak
give someone a blank stare v. birisine bön bön bakmak
give someone a blank stare v. birisine boş boş bakmak
give someone a blank stare v. birine boş boş bakmak
stare someone in the face v. dik dik bakmak
stare daggers at v. dik dik bakmak
stare someone in the face v. gözünü dikip bakmak
stare daggers at v. pis pis bakmak
stare out of countenance v. rahatını bozmak
stare out of countenance v. utandırmak
stare out of countenance v. (birini) suçlu duruma düşürmek
fix somebody with a look/stare v. bakışlarını birine dikmek
fix somebody with a look/stare v. birine dik dik bakmak
fix somebody with a look/stare v. birine gözlerini dikip uzun süre bakmak
fix (one) with a stare v. (birine) derin derin bakmak
look/stare you in the face v. gözünün önünde olup fark edilmemiş/gözden kaçmış
look/stare you in the face v. açıkça ortada olup fark edilmemiş/gözden kaçmış
stare into space v. boş boş bakmak
stare into space v. dalgın dalgın bakmak
stare into space v. boşluğa bakmak
stare into space v. boşluğa dalıp gitmek
stare into space v. gözü dalmak
fix somebody with a stare v. birine gözünü dikip bakmak
fix somebody with a stare v. birine bakışlarını dikmek
look/stare/gaze into space v. boş boş bakmak
look/stare/gaze into space v. dalgın dalgın bakmak
look/stare/gaze into space v. boşluğa bakmak
look/stare/gaze into space v. boşluğa dalıp gitmek
look/stare/gaze into space v. gözü dalmak
look/stare/gaze into space v. uzağa dalmak
stare (off) into space v. gözü dalmak
stare (off) into space v. uzaklara dalıp gitmek
stare (off) into space v. dalgın dalgın bakmak
stare (off) into space v. boşluğa dalıp gitmek
stare (something) in the face v. (bir şeye) karşı koymak
stare (something) in the face v. (bir şeye) karşı çıkmak
stare down the barrel of a gun v. namlunun ucunda olmak
stare down the barrel of a gun v. üzerine silah doğrultulmuş olmak
stare down the barrel of one's gun v. namlunun ucunda olmak
stare down the barrel of one's gun v. üzerine silah doğrultulmuş olmak
stare something in the face v. bir şeyle yüz yüze/karşı karşıya olmak
Law
stare decisis n. alt mahkemenin emsal karara uyma zorunluluğu
stare decisis n. alt mahkemenin emsale uyma zorunluluğu
stare decisis n. emsal mahkeme kararlarına göre hüküm verme öğretisi
stare decisis n. içtihat birliği
Psychology
thousand-yard stare n. savaş sonrası travma yaşayan askerlerin bakması ama aslında görememesi
two-thousand-yard stare n. savaş sonrası travma yaşayan askerlerin bakması ama aslında görememesi