tree - Türkisch Englisch Wörterbuch

tree

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "tree" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 34 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
tree n. ağaç
We heard some owls hooting in the trees.
Ağaçlardan baykuş sesleri duyduk.

More Sentences
General
tree n. ağaç
He should have learned that money doesn't grow on trees.
Paranın ağaçta yetişmediğini öğrenmiş olması gerekirdi.

More Sentences
tree n. soyağacı
Some names were missing from the tree.
Soyağacında bazı isimler eksikti.

More Sentences
Chemistry
tree n. ağaç
This particular tree must not obscure our vision.
Bu özel ağaç vizyonumuzu gölgelememelidir.

More Sentences
General
tree n. darağacı
tree n. mil
tree n. çarmıh
tree n. eyer kaltağı
tree n. şecere
tree n. direk
tree n. ayakkabı şekillendirmekte kullanılan ahşap kalıp
tree n. noel ağacı
tree v. ağaca çıkarmak
tree v. ağaçlarla örtmek
tree v. ağaçlarla gizlemek
tree v. zor duruma sokmak
tree v. köşeye sıkıştırmak
tree v. ağaç şeklini almak
tree v. ağaca asmak
tree adj. ağaçtan
Colloquial
tree v. zor duruma sokmak
Technical
tree n. ağaç şeklinde kristalleşme
tree v. (ayakkabıları) ahşap kalıp ile şekillendirmek/genişletmek
Computer
tree n. ağaç yapısı
tree n. ağaç şeklinde diyagram
Woodworking
tree v. ağaçtan inşa etmek
tree v. ağaç malzemeyle kaplamak
tree v. (eyeri) ağaç üzerinde şekillendirmek
Biology
tree n. vücutta çok dallı kanal sistemi
Hunting
tree v. (avı kovalayarak) ağaca çıkmaya zorlamak
Archaic
tree n. darağacı
tree n. isa mesih'in asıldığı çarmıh
tree n. ağaçtan elde edilen öz
tree n. kereste

Bedeutungen, die der Begriff "tree" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
judas tree n. erguvan
plane tree n. çınar
General
pine tree n. çam ağacı
The pine tree has a branch from another tree.
Çam ağacının başka bir ağaçtan bir dalı vardır.

More Sentences
tulip tree n. lale ağacı
Tulip tree grows 80-100' tall and 40' wide.
Lale ağacı 80-100 'boyunda ve 40' genişliğinde büyür.

More Sentences
coffee tree n. kahve ağacı
A coffee tree lives up to 200 years.
Bir kahve ağacı 200 yıla kadar yaşar.

More Sentences
rubber tree n. kauçuk ağacı
The Pará rubber tree is scientifically known as Hevea brasiliensis.
Pará kauçuk ağacı bilimsel olarak Hevea brasiliensis olarak bilinir.

More Sentences
lime tree n. ıhlamur ağacı
The children are playing under the lime tree.
Çocuklar ıhlamur ağacının altında oynuyorlar.

More Sentences
tea tree n. çay ağacı
Many people swear by these natural products, whether they are Chinese ginseng root or Indian tea tree oil.
İster Çin ginseng kökü ister Hint çay ağacı yağı olsun, birçok insan bu doğal ürünlere yemin ediyor.

More Sentences
family tree n. soy ağacı
The French-Canadian population has a known family tree spanning over centuries.
Fransız-Kanada nüfusunun yüzyıllara yayılan bilinen bir soy ağacı vardır.

More Sentences
apricot tree n. kayısı ağacı
Apricots come from apricot trees.
Kayısılar kayısı ağaçlarından gelir.

More Sentences
apple tree n. elma ağacı
Apple trees are one of the main trees in the gardens.
Elma ağaçları bahçelerdeki ana ağaçlardan biridir.

More Sentences
tree trunk n. ağaç gövdesi
Instead they grow directly out of the tree's trunk.
Bunun yerine doğrudan ağacın gövdesinden büyürler.

More Sentences
tree branch n. ağaç dalı
Likewise, you can hang your photos on tree branches.
Aynı şekilde fotoğraflarınızı ağaç dallarına da asabilirsiniz.

More Sentences
tree frog n. ağaç kurbağası
I found a tree frog on the wall in my bathroom.
Banyomun duvarında bir ağaç kurbağası buldum.

More Sentences
coconut tree n. hindistan cevizi ağacı
Tom sat on the grass under a coconut tree.
Tom bir hindistan cevizi ağacının altındaki çimlere oturdu.

More Sentences
fig tree n. incir ağacı
Fig trees don't flower like apples and peaches.
İncir ağaçları elma ve şeftali gibi çiçek açmaz.

More Sentences
lemon tree n. limon ağacı
The average lifespan of lemon trees is over 50 years.
Limon ağaçlarının ortalama ömrü 50 yıldan fazladır.

More Sentences
tree branches n. ağaç dalları
The strong winds knocked down a lot of tree branches last night.
Şiddetli rüzgar dün gece birçok ağaç dalını devirdi.

More Sentences
tree nut n. ağaç yemişi
Tom is allergic to tree nuts.
Tom'un ağaç yemişlerine alerjisi var.

More Sentences
walnut tree n. ceviz ağacı
Walnut trees can live up to 250 years.
Ceviz ağaçları 250 yıla kadar yaşayabilir.

More Sentences
family tree n. aile ağacı
At the beginning of the book, there is a family tree.
Kitabın başında bir aile ağacı var.

More Sentences
cherry tree n. kiraz ağacı
I have never seen a cherry tree.
Hiç kiraz ağacı görmedim.

More Sentences
fir tree n. köknar
We are decorating the fir tree.
Biz köknar ağacını süslüyoruz.

More Sentences
palm tree n. palmiye
Tom is planting a palm tree in his backyard.
Tom arka bahçesine bir palmiye dikiyor.

More Sentences
christmas tree n. noel ağacı
The current plan has more in common with an empty box than a Christmas tree.
Mevcut planın bir Noel ağacından çok boş bir kutuyla ortak yönleri var.

More Sentences
rose tree n. gül ağacı
The gardener planted a rose tree in the middle of the garden.
Bahçıvan bahçenin ortasına bir gül ağacı dikti.

More Sentences
peach tree n. şeftali ağacı
The peach tree is one of the oldest garden cultures that man cultivates.
Şeftali ağacı, insanın yetiştirdiği en eski bahçe kültürlerinden biridir.

More Sentences
plum tree n. erik ağacı
I haven't cut down the plum tree yet.
Erik ağacını henüz kesmedim.

More Sentences
tree of life n. hayat ağacı
That tree is the Tree of Life.
O ağaç Hayat Ağacıdır.

More Sentences
pear tree n. armut ağacı
I am pruning the pear trees.
Armut ağaçlarını buduyorum.

More Sentences
cacao tree n. kakao ağacı
Cacao trees can live for 200 years.
Kakao ağaçları 200 yıl yaşayabilir.

More Sentences
olive tree n. zeytin ağacı
In 1998, the Commission established that there are 180 million olive trees.
Komisyon 1998 yılında 180 milyon zeytin ağacı olduğunu tespit etmiştir.

More Sentences
tree house n. ağaç evi
You will visit Bimi Boo’s friends who live in a tree house.
Bimi Boo'nun bir ağaç evde yaşayan arkadaşlarını ziyaret edeceksiniz.

More Sentences
fruit tree n. meyve ağacı
He had a couple of fruit trees out there.
Orada birkaç meyve ağacı vardı.

More Sentences
orange tree n. portakal ağacı
The orange trees in front of my apartment building are blooming.
Apartmanımın önündeki portakal ağaçları çiçek açıyor.

More Sentences
tree leaves n. ağaç yaprakları
The tree leaves turned red.
Ağaç yaprakları kırmızıya döndü.

More Sentences
tree hugger n. çevreci
She's a tree hugger.
O bir çevreci.

More Sentences
bodhi tree n. bodhi ağacı
The Buddha attained enlightenment under a Bodhi tree.
Buda, Bodhi ağacının altında aydınlanmaya erişti.

More Sentences
shade of tree n. ağaç gölgesi
Garden swings should be installed in the shade of trees.
Bahçe salıncakları ağaçların gölgesine kurulmalıdır.

More Sentences
tree shade n. ağaç gölgesi
I won't sell this tree shade.
Bu ağacın gölgesini satmayacağım.

More Sentences
banana tree n. muz ağacı
I know a woman in Florida who has grown a banana tree.
Florida'da muz ağacı yetiştiren bir kadın tanıyorum.

More Sentences
wish tree n. dilek ağacı
Wish Tree is a feedback and communication platform.
Dilek Ağacı bir geri bildirim ve iletişim platformudur.

More Sentences
plant a tree v. ağaç dikmek
The best time to plant a tree was yesterday.
Ağaç dikmek için en iyi zaman dündü.

More Sentences
climb a tree v. ağaca tırmanmak
Take, for example, a child who is learning to climb a tree.
Örneğin, ağaca tırmanmayı öğrenen bir çocuğu ele alalım.

More Sentences
climb the tree v. ağaca tırmanmak
So then I climbed the tree and tied the rope on tight.
Sonra ağaca tırmandım ve ipi sıkıca bağladım.

More Sentences
water a tree v. ağaç sulamak
She watered a tree.
Bir ağacı suladı.

More Sentences
plant a tree v. ağaç dikmek
This is the first time I've ever planted a tree.
İlk defa bir ağaç diktim.

More Sentences
grow a tree v. ağaç büyütmek
It takes years to grow a tree, yet it takes seconds to cut it.
Bir ağacı büyütmek yıllar alır, ve ama onu kesmek saniyeler sürer.

More Sentences
judas tree n. cercis siliquastrum
sap of the pine tree n. yalamuk
tree frog n. yeşilbağa
silk tree n. gülibrişim
objective tree n. hedef ağacı
plane tree n. çınar ağacı
varnish tree n. süslü ağaç
genealogical tree n. şecere
tree sparrow n. ağaç serçesi
chinaberry tree n. tespihağacı
tree farmer n. ağaç çiftçisi
mastic tree n. damlasakızağacı
nettle tree n. çitlembik
amber tree n. amberağacı
golden rain tree n. sarısalkım
tree age n. ağaç yaşı
tree of heaven n. tuba ağacı
genealogical tree n. soyağacı
tree sparrow n. dağserçesi
cull tree n. kusurlu ağaç
beech tree n. kayın ağacı
maidenhair tree n. kızsaçı
henna tree n. kınakına ağacı
coffee tree n. kahve
strawberry tree n. kocayemiş
tree creeper n. orman tırmaşıkkuşu
turpentine tree n. melengiç
family tree n. soyağacı
shade tree n. geniş gölgesiyle altındakileri güneşten koruyan ağaç
smoke tree n. boyacısumağı
camphor tree n. kafuru ağacı
tree diagram n. ağaç şeması
forest tree seed n. orman ağacı tohumu
tree heath n. süpürge ağacı
tree clubmoss n. küçük ağaç
tonka bean tree n. tonka ağacı
camphor tree n. büyük defne ağacı
tree snake n. ağaç yılanı
calabash tree n. su kabağı
brazil nut tree n. brezilya kestanesi
spruce tree n. ladin
tree cricket n. cırcır böceği
poplar tree n. kavak ağacı
quince tree n. ayva ağacı
judas tree n. erguvanağacı
olive tree n. zeytin
coniferous tree n. iğne yapraklı ağaç
tree pipit n. ağaç incirkuşu
tree frog n. ağaçkurbağası
fault tree n. hata ağacı
guava tree n. hintarmudu
coral tree n. mercanağacı
mahogany tree n. maun ağacı
tulip tree n. ağaç lalesi
tree frogs n. ağaç kurbağasıgiller
bark of the pine tree n. yalamuk
fault tree analysis n. hata ağacı analizi
gum tree n. okaliptüs
smoke tree n. kotinus
bay tree n. defne ağacı
gum tree n. sıtmaağacı
young tree n. fidan
family tree n. hayatağacı
tree of life n. tubaağacı
cacao tree n. hintbademi
tree surgery n. ağaç budama
breadfruit tree n. ekmekağacı
lime tree n. ıhlamur
roof tree n. saçak
tree toad n. yeşilbağa
strawberry tree n. kocayemiş ağacı
cedar tree n. erz ağacı
linden tree n. ıhlamur
tree of knowledge n. insan anlayışının kökleri
tree worship n. ağaca tapınma
turpentine tree n. menengiç
rowan tree n. üvez
mulberry tree n. dut ağacı
tree of heaven n. kokarağaç
gallows tree n. darağacı
tree of life n. tuba
tree toad n. ağaçkurbağası
banyan tree n. banyan ağacı
spindle tree n. iğağacı
chestnut tree wood n. kestane ağacı kerestesi
genealogical tree n. hayatağacı
rubber tree n. kauçuk
jujube tree n. çiğde
tulip tree n. laleağacı
papaya tree n. kavun ağacı
drumstick tree n. hinthıyarı
turpentine tree n. terebentinsakızağacı
maidenhair tree n. gingko
tree pipit n. incirkuşu
tree root n. ağaç kökü
tree suitable for firewood n. odunluk
big tree n. filmahmudi ağacı
tree of heaven n. aylantus
tree of life n. hayatağacı
family tree n. şecere
tree cotton n. ağaç pamuğu
small tree n. ağaççık
locust tree n. akasya
tree of life n. tuğba
tree stump n. çotuk
big tree n. anıt ağaç
nutmeg tree n. hindistancevizi
ornamental tree n. süs ağacı
strawberry tree n. dağçileği
smoke tree n. sarı ağaç
lead tree n. kurşun ağacı
ash tree n. dişbudak
tree mallow n. ağaç ebegümeci
tree fern n. çanakeğrelti
mastic tree n. sakızağacı
tree toad n. ağaç kurbağası
tree of heaven n. aylandız
tree decoration n. ağaç süsleme
fruit on a tree n. ağaçtaki meyve
a bird in a tree n. ağaçtaki kuş
abandoned tree n. terk edilmiş ağaç
abandoned tree n. korunmasız ağaç
life tree n. yaşam ağacı
tree pruning n. ağaç budaması
tree farming n. ağaç yetiştiriciliği
clove tree n. karanfil ağacı
aloes-wood tree n. ödağacı
axle-tree n. dingil
ben-tree n. sorkun
axle-tree n. mil
bay-tree n. defne
co-tree n. tümler-ağaç
ebony-tree n. abanoz ağacı
locust-tree n. keçiboynuzu
short-toed tree creeper n. bahçe tırmaşıkkuşu
olive-tree warbler n. zeytin mukallidi
pine-tree n. çam ağacı
tree-creeper n. tırmaşıkkuşu
silk cotton tree n. ceiba familyasından bir tür pamuk ağacı
family tree n. aile şeceresi
family tree n. aile tarihçesi
bounded tree n. sınır ağacı
christmas tree n. yılbaşı ağacı
tree crown n. ağaç tepesi
tree crown n. ağacın tepesi
prefix tree n. önek ağacı
ornamental tree n. süs ağaç
tree agate n. ağaç akik
upper part of the tree n. ağacın üst kısmı
upper part of the tree n. ağacın üst bölümü
hall tree n. şapka askısı
hall tree n. palto askısı
hall tree n. ceket askısı
leaf of tree n. ağaç yaprağı
leaves of tree n. ağaç yaprakları
edible leaves of tree n. yenilir ağaç yaprakları
leaves of the tree n. ağacın yaprakları
tree leaf n. ağaç yaprağı
tree surgeon n. ağaç uzmanı
tree surgeon n. ağaçlarla ilgilenen uzman
metrical tree n. metrik ağaç
tree planting ceremony n. ağaç dikme töreni
monumental tree n. anıt ağaç
tree hollow n. ağaç kovuğu
tree hole n. ağaç kovuğu
hollow tree n. içi boş ağaç
shade-intolerant tree n. gölge sevmez ağaç
bodhi tree n. bo ağacı
bo tree n. bilgelik ağacı
bodhi tree n. bilgelik ağacı
bodhi tree n. bodi ağacı
bo tree n. bodhi ağacı
bo tree n. bo ağacı
tree trimming n. ağaç budama
camphor tree n. kafur ağacı
bread tree n. ekmekağacı
coat tree n. elbise askısı
clothes tree n. elbise askısı
coat tree n. askılık
clothes tree n. askılık
hanging tree n. darağacı
giant plane tree n. dev çınar
tree specie n. ağaç türü
bonsai tree n. bonzai ağacı
tree fort n. ağaç ev
tree house n. ağaç ev
neem tree n. nim ağacı
wish-fulfilling tree n. dilek ağacı
tree of life (etz chaim) n. hayat ağacı
spooky tree n. ürkütücü ağaç
spooky tree n. korkunç ağaç
spooky tree n. ürpertici ağaç
tree trunk n. ağacın gövdesi
palm tree n. palmiye ağacı
alder tree n. kızılağaç
cat tree n. kedi ağacı
cat tree n. kedi kulesi
genealogic tree n. soy ağacı
tree [scottish] n. değnek
tree [dialect] n. ahşaptan yapılmış sap
tree [obsolete] n. mızrak gövdesi
tree [scottish] n. çomak
tree of a saddle n. eyer çerçevesi
tree [scottish] n. ahşaptan yapılmış kap/fıçı
tree lawn n. yol ve kaldırım arasındaki çimden şerit
tree belt n. yol ve kaldırım arasındaki çimden şerit
black tree fern n. yeni zelanda'ya özgü, uzun siyah gövdeli yenilebilir bir eğrelti ağacı
boot tree n. bot kalıbı
gallow tree n. darağacı
gallows-tree n. darağacı
christmas tree [dialect] n. noel kutlaması
christmas tree [dialect] n. noel buluşması
gibbet tree n. idam edilen mahkumların asıldığı zincirli direk
gibbet tree n. darağacı
dead-tree n. devrilmemiş ölü ağaç
technology tree n. teknoloji ağacı
potted tree n. saksı ağacı
cut down a tree v. ağaç kesmek
be up a gum tree v. zor bir durumda olmak
bark up the wrong tree v. yanlış kapı çalmak
climb a tree v. ağaca çıkmak
fell a tree v. ağaç devirmek
fell a tree v. ağaç kesmek
chop down a tree v. ağaç kesmek
decorate a tree v. ağaç süslemek
uproot a tree v. ağaç sökmek
climb down the tree v. ağaçtan inmek
bark up the wrong tree v. yanlış kapıyı çalmak
bark up the wrong tree v. yanlış kişiyi suçlamak
career off the road and hit a tree v. yoldan çıkıp ağaca çarpmak
climb the tree v. ağaca çıkmak
lay down under a tree v. bir ağacın altına/altında uzanmak
tie someone to a tree v. birini bir ağaca bağlamak
saw the branch off of the tree v. dalı ağaçtan testereyle kesmek
grow a tree v. ağaç yetiştirmek
decorate a pine tree v. çam ağacı süslemek
tree shaped adj. ağaç şeklinde
tree-shaped adj. ağaç biçiminde
tree-shaped adj. ağaç gibi
tree-like adj. ağaçsı
tree-shaped adj. ağaç biçimli
tree-shaped adj. ağaca benzeyen
tree-shaped adj. ağaçsı
tree-shaking adj. ağaçları sarsan/sallayan
tree-lined adj. ağaç sırası ile donatılmış (yol)
up a tree adv. tereddütte
up a tree adv. kararsızlık içinde
at the top of the tree adv. mesleğinde en yüksek derecede
under one's vine and fig tree adv. kendi evinde rahat
up a tree adv. zor bir durumda
in the green tree adv. gençlik veya zindelik çağında
under a big tree adv. büyük bir ağacın altında
Phrases
under the tree adv. ağaç altında
every monkey knows what tree to climb expr. herkes ne yapacağını bilir
a monkey knows what tree to climb expr. herkes ne yapacağını bilir
Proverb
as the twig is bent, so grows the tree ağaç yaşken eğilir
as the twig is bent so is the tree inclined ağaç yaş iken eğilir
as the twig is bent so is the tree inclined ağaç yaşken eğilir
tree is known by its fruit ayinesi iştir adamın lafa bakılmaz
acorn does not fall far from the tree armut dibine düşer
tree is known by its fruit ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz
an apple never falls far from the tree armut dibine düşer
the apple never falls far from the tree armut dibine düşer
the apple doesn't fall far from the tree armut dibine düşer
even monkeys fall from tree herkes hata yapar
the apple doesn't fall far from the tree armut dibine düşermiş
the tree that bears fruit will be stoned meyve veren ağaç taşlanır
he that would eat the fruit must climb the tree meyveyi yemek isteyenin ağaca tırmanması gerekir
he that would eat the fruit must climb the tree emek olmadan yemek olmaz
a tree is known by its fruit, a man by his deeds ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz
a tree is known by its fruit ağaç meyvesinden bellidir
a tree is known by its fruit ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz
a tree is known by its fruit, a man by his deeds ağaç meyvesinden bellidir
a tree is known by its fruit dene altını mihenk taşında, dene insanı iş başında
a tree is known by its fruit, a man by his deeds dene altını mihenk taşında, dene insanı iş başında
he that would eat the fruit must climb the tree bir amaca ulaşmak için çalışmak/çaba sarf etmek gerekir
every monkey knows what tree to climb herkes ne yapacağını bilir
a monkey knows what tree to climb tecrübeli insanlar/tecrübeli biri ne yapıp yapmayacağını bilir
every monkey knows what tree to climb tecrübeli insanlar/tecrübeli biri ne yapıp yapmayacağını bilir
a monkey knows what tree to climb herkes ne yapacağını bilir
the apple does not fall far from the tree armut dibine düşermiş
the apple does not fall far from the tree armut dibine düşer
Colloquial
christmas tree n. içkici
christmas tree n. akşamcı
christmas tree n. sarhoş
christmas tree n. ayyaş
pine-tree state n. abd'nin kuzeydoğusunda bir eyalet
pine-tree state n. maine
dead-tree adj. kağıda basılmış
go climb a tree! expr. defol git ve beni rahatsız etme!
Idioms
the top of the tree n. kariyerinin zirvesi
3-on-the-tree n. üç vitesli
christmas tree bill n. yılbaşı ağacı yasa tasarısı
christmas tree bill n. küçük yasa değişikleri içeren yasa tasarısı
christmas tree bill [us/south africa] n. küçük yasa değişikleri içeren yasa tasarısı
christmas tree bill [us/south africa] n. yılbaşı ağacı yasa taslağı
dead-tree edition n. kağıda basılmış yazılı bir eserin her bir kopyası
dead-tree edition n. ölü ağaç baskısı
dead-tree format n. ölü ağaç biçimi
dead-tree press n. ölü ağaç basını
dead-tree format n. kağıda basılmış yazılı bir eserin her bir kopyası
dead-tree press n. kağıt baskı olarak çıkan gazeteler
dead-tree press n. genel olarak gazetecilik
bark up the wrong tree v. yanlış kapı çalmak
bark up the wrong tree v. yanlış kapıyı çalmak
be up a gum tree v. şapa oturmak
be barking up the wrong tree v. yanılgıya düşmek
be barking up the wrong tree v. yanılgı içine düşmek
bark up the wrong tree v. yanlış taşın altına bakmak
shake the pagoda tree (india) v. kısa yoldan servet sahibi olmak (hindistan)
shake the pagoda tree (india) v. kısa yoldan köşeyi dönmek (hindistan)
go between the bark and the tree v. (özellikle aile meselelerine) karışmak
go between the bark and the tree v. etle tırnak arasına girmek (girilmez)
go between the bark and the tree v. (özellikle aile meselelerine) müdahale etmek
go between the bark and the tree v. (özellikle aile meselelerine) burnunu sokmak
flourish like a green bay tree v. hızla gelişmek
flourish like a green bay tree v. canlanmak
flourish like a green bay tree v. iyi bir gelişim göstermek
flourish like a green bay tree v. çiçek gibi açmak
shake (one's) tree v. (birini) iyileşmeye teşvik etmek
shake someone's tree v. birini sarsmak
shake someone's tree v. birini sallamak
shake (one's) tree v. (birini) harekete geçmek/bir şey yapmak zorunda bırakmak
shake someone's tree v. birini tepki vermeye/harekete geçmeye teşvik etmek
shake someone's tree v. birini canlandırmak
shake someone's tree v. birini sarsıp kendine getirmek
shake (one's) tree v. (birini) sarsıp kendine getirmek
shake (one's) tree v. (birini) sarsmak
live in a tree [old-fashioned] v. bahtı açık olmak
live in a tree [old-fashioned] v. çok şanslı olmak
go between the bark and the tree v. karı koca arasına girmek
go between the bark and the tree v. birinin kişisel meselelerine gereğinden fazla burnunu sokmak
bark up the wrong tree v. yanlış kapı çalmak
bark up the wrong tree v. boşa çaba harcamak
bark up the wrong tree v. yanlış kapıyı çalmak
bark up the wrong tree v. boşa kürek çekmek
bark up the wrong tree v. yanlış yolda olmak
bark up the wrong tree v. yanlış iz üzerinde olmak
bark up the wrong tree v. yanlış iz sürmek
be barking up the wrong tree v. boş yere uğraşmak
be barking up the wrong tree v. olmayacak bir işe kalkışmak
be barking up the wrong tree v. boşuna uğraşmak
nail jell-o to a tree v. deveyi iğne deliğinden geçirmek
nail jell-o to a tree v. havanda su dövmek
nail jell-o to a tree v. imkansız bir şeyi yapmaya çalışmak
nail jell-o to a tree v. deveye hendek atlatmak
nail jell-o to a tree v. boşuna uğraşmak
shake tree v. harekete geçmek/bir şey yapmak zorunda bırakmak
shake tree v. sarsıp kendine getirmek
shake tree v. iyileşmeye teşvik etmek
shake tree v. sarsmak
tight as the bark on a tree adj. cimri
close as the bark to the tree adj. etle tırnak gibi
tight as the bark on a tree adj. çok/aşırı tutumlu
close as the bark to the tree adj. etle tırnak kadar yakın
close as the bark to the tree adj. çok yakın/samimi
tight as the bark on a tree adj. pinti
tight as the bark on a tree adj. varyemez
close as the bark to the tree adj. içtikleri su ayrı gitmeyen
close as the bark to the tree adj. sıkı fıkı (dost/arkadaş)
tight as the bark on a tree adj. elini cebine atmaz
tight as the bark on a tree adj. eli cebine/cüzdanına/kesesine gitmez
tight as the bark on a tree adj. cebinde akrep var
close as the bark to the tree adj. etle tırnak kadar yakın
close as the bark to the tree adj. etle tırnak gibi
close as the bark to the tree adj. sıkı fıkı
close as the bark to the tree adj. can ciğer kuzu sarması
close as the bark to the tree adj. yediği içtiği ayrı gitmeyen
tight as the bark on a tree adj. eli sıkı
tight as the bark on a tree adj. kısmık
tight as the bark on a tree adj. bitli
tight as the bark on a tree adj. hasis
tight as the bark on a tree adj. pinti
tight as the bark on a tree adj. sıkı
tight as the bark on a tree adj. cimri
tight as the bark on a tree adj. kibritçi
tight as the bark on a tree adj. bitli
tight as the bark on a tree adj. varyemez
tight as the bark on a tree adj. nekes
tight as the bark on a tree adj. mıhsıçtı
tight as the bark on a tree adj. ekti
the pear doesn't fall away from its tree expr. armut ağacın dibine düşer
up a gum tree expr. çetrefilli
up a gum tree expr. kötü durumda
up a gum tree expr. güç durumda
tree is known by its fruit expr. ağaç meyvesinden bellidir
up a gum-tree expr. sıkıntıda
up a gum-tree expr. darda
up a gum-tree expr. sıkışmış vaziyette
up a tree expr. kafayı bulmuş
up a tree expr. sarhoş
up a tree expr. sarhoş olmuş
up a tree expr. kafası karışmış
as cool as a tree expr. sepserin/ağaç gibi serin
and a partridge in a pear tree expr. uzun bir liste saydıktan sonra sonuna kafiyeli/eğlenceli bir bitiriş yapmak için eklenen ifade (the twelve days of christmas şarkısından bir alıntı)
like nailing jell-o to a tree expr. deveyi iğne deliğinden geçirmek gibi
like nailing jell-o to a tree expr. yapılması çok zor
like nailing jell-o to a tree expr. deveye hendek atlatmak kadar zor
like nailing jell-o to a tree expr. havansa su dövmek gibi
like trying to nail jell-o to a tree expr. imkansız
like trying to nail jell-o to a tree expr. havanda su dövmek gibi
like trying to nail jell-o to a tree expr. deveyi iğne deliğinden geçirmek gibi
like trying to nail jell-o to a tree expr. deveye hendek atlatmak kadar zor
like trying to nail jell-o to a tree expr. yapılması çok zor
out of your tree expr. kafası yüksek
out of your tree expr. uyuşturucunun/alkolün etkisinde
out of your tree expr. pilot olmuş
out of your tree expr. uçmuş
out of your tree expr. sarhoş
out of your tree expr. çıldırmış
out of your tree expr. kafayı yemiş
out of your tree expr. delirmiş
out of your tree expr. keçileri kaçırmış
out of your tree expr. kafası iyi
out of your tree expr. aklını kaçırmış
out of your tree expr. küfelik
out of your tree expr. kafayı sıyırmış
out of your tree expr. kafası güzel
out of your tree expr. zom olmuş
out of your tree expr. kafayı üşütmüş
out of your tree expr. kafayı bulmuş
Speaking
this huge tree grew from a little seed expr. bu büyük ağaç küçük bir tohumdan büyüdü
Trade/Economic
decision tree n. karar şeması
decision tree n. karar ağacı
decision tree n. karar ağacı
Law
fruit of the poisonous tree n. haksız toplanmış kanıt
fruit of the poisonous tree n. yasal olmayan yollarla toplanmış delil
fruit of a poisonous tree n. kanunsuz elde edilmiş delil
tree warden n. ağaçların bakımından sorumlu memur
christmas tree n. yılın sonuna yakın değerlendirmeye alınan yasa önerisi
christmas tree n. noel dönemi yasa tasarısı
Politics
problem tree n. sorun ağacı
target tree n. hedef ağacı
state tree n. bir abd eyaletinin resmi sembolü olarak seçilmiş ağaç
state tree n. (abd) resmi eyalet ağacı
Institutes
tree protective association n. ağaçları koruma derneği
sweetgum tree protection and monitoring action plan n. sığla ağacı koruma ve izleme eylem planı
Media
dead-tree edition n. basılı kopya
dead-tree edition n. kağıda basılı kopya
dead-tree edition n. dijital formatta olan bir metnin basılı kopyası
Technical
domain tree n. etki alanı ağacı
sandarac tree n. sandarak ağacı
abstract syntax tree n. soyut söz dizimi ağacı
master directory tree n. ana dizin ağacı
domain tree management n. etki alanı ağacı yönetimi
tree structure n. ağaç yapı
domain tree manager n. etki alanı ağaç yöneticisi
axle tree n. araba dingili
overlay tree n. bindirmeli yükleme ağacı
spanning tree n. kapsayan ağaç
complete binary tree n. tam ikili ağaç
abstract syntax tree n. soyut sözdizim ağacı