yağışlı - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

yağışlı



Bedeutungen von dem Begriff "yağışlı" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 6 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
yağışlı snowy adj.
yağışlı rainy adj.
yağışlı wet adj.
yağışlı moist adj.
yağışlı pluvian adj.
yağışlı slattery [dialect] [uk] adj.

Bedeutungen, die der Begriff "yağışlı" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 42 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
yağışlı gün rainy day n.
yağışlı hava rainy weather n.
sağanak yağışlı, şimşekli, yıldırımlı ve gök gürlemeli fırtına thunderstorm n.
sağanak yağışlı gece a night with heavy rain n.
sağanak yağışlı gece a night of heavy rain n.
kar yağışlı gün snow day n.
yağışlı hava rain n.
sağanak yağışlı stormy adj.
(hava) soğuk ve yağışlı raw adj.
ılık ve yağışlı warm and rainy adj.
kar yağışlı snowy adj.
sağanak yağışlı foul adj.
kar yağışlı bir şekilde snowily adv.
Phrases
yazları kurak ve sıcak kışları soğuk ve kar yağışlı dry and hot in summers cold and snowy in winters n.
yazları kurak ve sıcak kışları ılık ve yağışlı dry and hot in summers warm and rainy in winters n.
Speaking
hava kar yağışlı it is snowy expr.
hava kar yağışlı the weather is snowy expr.
Technical
yağışlı yıl rain year n.
yağışlı yıl wet year n.
yağışlı sene rain year n.
yağışlı sene wet year n.
Marine
şiddetli yağışlı tayfun typhoon with heavy precipitation n.
Zoology
rocky dağları'nın doğusundaki az yağışlı arazilerde yaşayan bir kara kurbağası scaphiopus bombifrons n.
rocky dağları'nın doğusundaki az yağışlı arazilerde yaşayan bir kara kurbağası plains spadefoot n.
Botanic
pasifikteki yüksek yağışlı tropik bölgelerde yetişen çok büyük yapraklı ilkel bir eğrelti otu angiopteris n.
pasifikteki yüksek yağışlı tropik bölgelerde yetişen çok büyük yapraklı ilkel bir eğrelti otu giant fern (angiopteris evecta) n.
(bitki) bol yağışlı iklimde gelişebilme ombrophily n.
(bitki) bol yağışlı iklimde büyüyebilme ombrophily n.
Geography
kışları ılıman ve yağışlı, yazları sıcak ve kurak geçen bölgeye ait mediterranean adj.
kışları ılıman ve yağışlı, yazları sıcak ve kurak geçen bölge ile ilişkili mediterranean adj.
kışları ılıman ve yağışlı, yazları sıcak ve kurak geçen (bölge) mediterranean adj.
Meteorology
gök gürültülü hafif yağışlı light rain with thunder n.
gökgürültülü sağanak yağışlı thundery showers n.
gök gürültülü sağnak yağışlı thundershower n.
hafif sağnak yağışlı light rain shower n.
yağışlı dönem pluvial n.
yüksek yağışlı bölge high rainfall zone n.
yüksek yağışlı bölge high precipitation area n.
rüzgarlı ve hafif sağanak yağışlı light rain shower and windy n.
Geology
kil yönünden çok zengin olan ve yağışlı dönemlerde bünyesine su alarak şişen kurak dönemlerde ise suyunun buharlaşması ile derin yarıklar şeklinde çatlayan toprak vertisol soil n.
kil yönünden çok zengin olan ve yağışlı dönemlerde bünyesine su alarak şişen kurak dönemlerde ise suyunun buharlaşması ile derin yarıklar şeklinde çatlayan toprak vertisol n.
Military
yağışlı havalarda ateşli silahı ıslanmaktan korumak için alınan bir pozisyon secure arms n.