Türkisch | Englisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | yaygınlaştırmak | popularize v. | ||
The documentary aimed to popularize the benefits of sustainable living. Belgeselin amacı, sürdürülebilir yaşamın faydalarını yaygınlaştırmak. More Sentences |
||||
General | yaygınlaştırmak | generalise v. | ||
If China and India switch over to generalised car traffic, the environmental burden will become untenable. Eğer Çin ve Hindistan araç trafiğini yaygınlaştırırsa, çevresel yük savunulamaz hale gelecektir. More Sentences |
||||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | yaygınlaştırmak | extend v. | ||
This lowering of subsidy thresholds is also important for extending sustainable transport services. Sübvansiyon eşiklerinin düşürülmesi, sürdürülebilir ulaşım hizmetlerinin yaygınlaştırılması açısından da önemlidir. More Sentences |
||||
General | ||||
General | yaygınlaştırmak | generalize v. | ||
General | yaygınlaştırmak | popularise v. | ||
General | yaygınlaştırmak | vulgarize v. | ||
General | yaygınlaştırmak | vulgarise v. |
Türkisch | Englisch | |
---|---|---|
General | ||
General | (bir olanağı, imkanı, fırsatı) umuma yaygınlaştırmak | democratize, democratise v. |