1 |
liberate |
özgürleştirmek |
v. |
|
- For example, we continue to explain that we are going to liberate the people of Iraq.
- Örneğin, Irak halkını özgürleştireceğimizi anlatmaya devam ediyoruz.
- Once again we see Europe hamstringing business rather than liberating it.
- Bir kez daha Avrupa'nın iş dünyasını özgürleştirmek yerine kösteklediğini görüyoruz.
- We need to focus on job creation, which means liberating enterprise.
- İstihdam yaratmaya odaklanmalıyız ki bu da girişimciliği özgürleştirmek anlamına gelmektedir.
- Once again, we see Europe hamstringing business rather than liberating it.
- Bir kez daha Avrupa'nın iş dünyasını özgürleştirmek yerine kösteklediğini görüyoruz.
- Once again we see Europe hamstringing business rather than liberating it.
- Bizler bir kez daha, Avrupa'nın iş dünyasını özgürleştirmek yerine ona sekte vurduğunu görmekteyiz.
- We must liberate them.
- Onları özgürleştirmeliyiz.
Show More (3)
|
2 |
liberate |
kurtarmak |
v. |
|
- The non-profit organisation aims at liberating children from forced labour.
- Kâr amacı gütmeyen kuruluş, çocukları zorla çalıştırılmaktan kurtarmayı amaçlamaktadır.
- It is our responsibility to liberate them from the need to spend every day in search of food.
- Onları her gün yiyecek aramak zorunda kalmaktan kurtarmak bizim sorumluluğumuzdur.
Show More (-1)
|
3 |
liberate |
özgürlüğüne kavuşturmak |
v. |
|
- The small village was finally liberated after the long clash with the militants.
- Küçük köy, militanlarla yaşanan uzun süreli çatışmanın ardından sonunda özgürlüğüne kavuşturuldu.
Show More (-2)
|
4 |
liberate |
serbest bırakmak |
v. |
|
- Combustion liberates heat.
- Yanma ısıyı serbest bırakır.
Show More (-2)
|