| 1 |
patrol |
devriye |
n. |
|
- I couldn't call you because I was on patrol.
- Seni arayamadım çünkü devriyedeydim.
- Hitherto impromptu experiments with mixed patrols have yielded excellent results.
- Şimdiye kadar karma devriyelerle yapılan doğaçlama deneyler mükemmel sonuçlar vermiştir.
- Soldiers go on patrol in a military vehicle.
- Askerler askeri bir araçta devriye giderler.
- We're about to go out on patrol.
- Biz devriyeye çıkmak üzereyiz.
- I am the patrol leader.
- Ben devriye lideriyim.
- Who is the patrol leader?
- Devriye lideri kim?
- We're about to go out on patrol.
- Devriyeye çıkmak üzereyiz.
- I'm the patrol leader.
- Ben devriye lideriyim.
- The police have increased their shoreline patrols.
- Polis kıyı şeridindeki devriyelerini arttırdı.
- I was on patrol.
- Devriyedeydim.
- The police have increased their shoreline patrols.
- Polis kıyı boyu devriyesini artırdı.
Show More (8)
|
| 2 |
patrol |
devriye gezmek |
v. |
|
- The police units were patrolling around the parliament building.
- Polis birimleri parlamento binasının etrafında devriye geziyordu.
- The police are patrolling the area, rail capacity has been increased, where possible, from 1,200 to 1,600 tonnes.
- Polis bölgede devriye geziyor, demiryolu kapasitesi mümkün olan yerlerde 1,200 tondan 1,600 tona çıkarıldı.
- The police were patrolling the street.
- Polisler caddede devriye geziyorlardı.
- The police were patrolling the street.
- Polis sokakta devriye geziyordu.
Show More (1)
|
| 3 |
patrol |
izci grubu |
n. |
|
- The patrols generally have six to eight people.
- İzci grupları genellikle altı ila sekiz kişiden oluşur.
Show More (-2)
|
| 4 |
patrol |
kol gezmek |
v. |
|
- The protesters were patrolling the square.
- Protestocular meydanda kol geziyordu.
Show More (-2)
|
| 5 |
patrol |
karakol |
n. |
|
- The border patrol was attacked by the terrorists.
- Sınır karakolu teröristlerin saldırısına uğradı.
Show More (-2)
|
