|
- I believe we should set the seal on this point at tomorrow's vote.
- Yarınki oylamada mührü bu noktaya vurmamız gerektiğine inanıyorum.
- I think that this mature attitude will also find expression in tomorrow's vote.
- Bu olgun tavrın yarınki oylamada da ifadesini bulacağını düşünüyorum.
- I hope that this will be sorted out before tomorrow's vote.
- Umarım yarınki oylamadan önce bu sorun çözülür.
- What results we achieve are a matter for democracy and for tomorrow's vote.
- Elde ettiğimiz sonuçlar demokrasi ve yarınki oylama için bir meseledir.
- This is why it is crucial, in tomorrow's voting time, to remedy these aspects.
- Bu nedenle yarınki oylama sırasında bu hususların düzeltilmesi büyük önem taşımaktadır.
- I hope that the same thing will happen in tomorrow's vote.
- Umarım yarınki oylamada da aynı şey olur.
- I hope that tomorrow's plenary will adopt the same stance.
- Yarınki genel kurulun da aynı tutumu benimseyeceğini umuyorum.
- I therefore hope that tomorrow's vote will achieve this.
- Bu nedenle yarınki oylamanın bunu başaracağını umuyorum.
- I warmly recommend the acceptance of this outcome of conciliation in tomorrow's vote.
- Yarınki oylamada bu uzlaşma sonucunun kabul edilmesini içtenlikle tavsiye ediyorum.
- I too appeal to all Members of Parliament to show their unanimous support for the report in tomorrow's vote.
- Ben de tüm Parlamento üyelerine yarınki oylamada rapora oybirliğiyle destek vermeleri çağrısında bulunuyorum.
- Tomorrow’s agenda includes a vote on a resolution on the liberal professions.
- Yarınki gündemde serbest mesleklere ilişkin bir karar tasarısının oylanması da yer alıyor.
- Failing that, we can go into tomorrow's debate trying not to be overly schizophrenic.
- Bunu başaramazsak yarınki tartışmaya aşırı şizofrenik olmamaya çalışarak girebiliriz.
- I warmly recommend the acceptance of this outcome of conciliation in tomorrow's vote.
- Yarınki oylamada bu uzlaşma sonucunun kabul edilmesini hararetle tavsiye ediyorum.
- We have therefore requested this postponement which, furthermore, will help to make tomorrow's voting time shorter.
- Bu nedenle, yarınki oylama süresini kısaltmaya yardımcı olacak bu ertelemeyi talep ettik.
- I have tabled an amendment for tomorrow's vote.
- Yarınki oylama için bir değişiklik önergesi verdim.
- I hope my proposal will be taken into consideration in tomorrow's vote.
- Yarınki oylamada teklifimin dikkate alınacağını umuyorum.
- We need to sort that out in tomorrow's vote.
- Bunu yarınki oylamada çözmemiz gerekiyor.
- This is an interesting point for the European Union and Vietnam to reflect on for tomorrow’s meeting.
- Bu, Avrupa Birliği ve Vietnam'ın yarınki toplantı için üzerinde düşünmesi gereken ilginç bir noktadır.
- Of course, the Minutes for tomorrow's sitting will take into account any additional explanations.
- Elbette yarınki oturumun tutanakları, ek açıklamaları da dikkate alacaktır.
- Tomorrow's vote is an historic one, though we call many votes historic in this Parliament.
- Yarınki oylama tarihi bir oylama, gerçi biz bu Parlamentodaki pek çok oylamayı tarihi olarak nitelendiriyoruz.
- At tomorrow's vote, think about what you will say to any of your fellow citizens who asks you what you have done.
- Yarınki oylamada, size ne yaptığınızı soran herhangi bir vatandaşınıza ne söyleyeceğinizi düşünün.
- I am rapporteur for the subject of Macedonia which is on tomorrow's agenda.
- Yarınki gündemde yer alan Makedonya konusunun raportörüyüm.
- We must thank the Commission for their efforts over the last two long years to try to make tomorrow's vote unnecessary.
- Komisyona, yarınki oylamayı gereksiz kılmak için son iki yıl boyunca gösterdikleri çabalar için teşekkür etmeliyiz.
- He can certainly count on my vote in tomorrow's plenary.
- Yarınki genel kurulda benim oyuma kesinlikle güvenebilir.
- I think we have succeeded in securing a broad majority in tomorrow's plenary for this most important report.
- Bu çok önemli rapor için yarınki genel kurulda geniş bir çoğunluk sağlamayı başardığımızı düşünüyorum.
- I hope that we can remain in agreement in tomorrow's vote.
- Umarım yarınki oylamada da aynı fikirde kalabiliriz.
- I am consciously disassociating myself from tomorrow's debate on security issues that is much broader still.
- Bilinçli olarak kendimi yarınki çok daha geniş kapsamlı güvenlik meseleleri tartışmasından ayrı tutuyorum.
- This is why it is crucial, in tomorrow's voting time, to remedy these aspects.
- Bu nedenle yarınki oylamada bu hususların düzeltilmesi büyük önem taşımaktadır.
- This report and tomorrow's vote are about a decision with far-reaching implications.
- Bu rapor ve yarınki oylama, geniş kapsamlı sonuçları olan bir kararla ilgilidir.
- This report and tomorrow's vote are about a decision with far-reaching implications.
- Bu rapor ve yarınki oylama, geniş kapsamlı etkileri olan bir kararla ilgilidir.
- May tomorrow's vote be just as successful!
- Yarınki oylama da aynı şekilde başarılı olsun!
- I have to study for tomorrow's French exam.
- Yarınki Fransızca sınavına çalışmam gerekiyor.
- I'd like to cancel tomorrow's meeting.
- Yarınki toplantıyı iptal etmek istiyorum.
- Could you come to tomorrow's meeting?
- Yarınki toplantıya gelebilir misin?
- Tom told me that he would be at tomorrow's meeting.
- Tom bana yarınki toplantıda olacağını söyledi.
- I'm sure Tom won't pass tomorrow's test.
- Tom'un yarınki testi geçmeyeceğinden eminim.
- Ugh, I have to study for tomorrow's test.
- Yarınki sınava çalışmam lazım.
- Tom won't play in tomorrow's game.
- Tom yarınki oyunda oynamayacak.
- Unless Tom tells you otherwise, you should be at tomorrow's meeting.
- Tom sana bunun dışında bir şey söylemedikçe, yarınki toplantıda olmalısın.
- Tom seems to be preparing for tomorrow's lessons.
- Tom yarınki derslere hazırlanıyor gibi görünüyor.
- We're planning to discuss that problem at tomorrow's meeting.
- Yarınki toplantıda bu sorunu tartışmayı planlıyoruz.
- Almost everyone I know wants to go to tomorrow's concert.
- Tanıdığım hemen herkes yarınki konsere gitmek istiyor.
- He seems to be preparing for tomorrow's lessons.
- Yarınki derslere hazırlanıyor galiba.
- I almost forgot to tell Tom about tomorrow's meeting.
- Tom’a yarınki toplantıdan bahsetmeyi neredeyse unutuyordum.
- Do you know where tomorrow's meeting is going to be?
- Yarınki toplantının nerede olacağını biliyor musun?
- I should be studying for tomorrow's exam.
- Yarınki sınava çalışmalıyım.
- I have to study for tomorrow's French test.
- Yarınki Fransızca sınavı için çalışmak zorundayım.
- Tom would like to talk with you about tomorrow's schedule.
- Tom seninle yarınki program hakkında konuşmak istiyor.
- I have to study for tomorrow's French test.
- Yarınki Fransızca sınavına çalışmalıyım.
- I wanted to know if you'd heard anything about what's going to be discussed at tomorrow's meeting.
- Yarınki toplantıda ne tartışılacağı hakkında bir şey duyup duymadığını bilmek istiyordum.
- I'd like to do well on tomorrow's test.
- Yarınki sınavda başarılı olmak istiyorum.
- Do you think tomorrow's weather will be good?
- Yarınki havanın iyi olacağını düşünüyor musun?
- Tom said he's going to attend tomorrow's meeting.
- Tom yarınki toplantıya katılacağını söyledi.
- Let's talk about tomorrow's schedule.
- Yarınki program hakkında konuşalım.
- Tom won't play in tomorrow's game.
- Tom yarınki maçta oynamayacak.
- Tom doesn't want to admit it, but he's excited about tomorrow's dance.
- Tom kabul etmek istemiyor ama yarınki dans için heyecanlı.
- Almost everyone I know wants to go to tomorrow's concert.
- Neredeyse tanıdığım herkes yarınki konsere gitmek istiyor.
- Tomorrow's total eclipse of the sun will be visible from the southern hemisphere.
- Yarınki tam güneş tutulması güney yarımküreden görülebilecek.
- I'm sure Tom won't pass tomorrow's test.
- Eminim Tom yarınki sınavı geçemeyecek.
- Unless we tell Tom otherwise, he plans to be at tomorrow's meeting.
- Biz Tom'a başka bir şey söylemedikçe, o yarınki toplantıda olmayı planlıyor.
- I don't know whether I'll be able to attend tomorrow's meeting.
- Yarınki toplantıya katılıp katılamayacağımı bilmiyorum.
- He seems to be preparing for tomorrow's lessons.
- Yarınki derslere hazırlanıyor gibi görünüyor.
- I wanted to know if you'd heard anything about what's going to be discussed at tomorrow's meeting.
- Yarınki toplantıda ne konuşulacağı hakkında bir şey duyup duymadığını bilmek istedim.
- Tomorrow's dress rehearsal starts at one o'clock.
- Yarınki kostümlü prova saat 1'de başlıyor.
- We're planning to discuss that problem at tomorrow's meeting.
- Biz yarınki toplantıda o sorunu tartışmayı planlıyoruz.
- I don't think you need to be at tomorrow's meeting.
- Yarınki toplantıda bulunman gerektiğini sanmıyorum.
- I don't think you need to be at tomorrow's meeting.
- Yarınki toplantıda olmana gerek olduğunu sanmıyorum.
- I should be studying for tomorrow's exam.
- Yarınki sınav için çalışıyor olmalıyım.
- Unless Tom tells you otherwise, you should be at tomorrow's meeting.
- Tom aksini söylemediği sürece yarınki toplantıda olmalısınız.
- Will tomorrow's breakfast be bread, or rice?
- Yarınki kahvaltı ekmek mi yoksa pilav mı olacak?
- Could you come to tomorrow's meeting?
- Yarınki toplantıya gelir misin?
- Tom seems to be preparing for tomorrow's lessons.
- Tom, yarınki dersler için hazırlanıyor gibi görünüyor.
- Ugh, I have to study for tomorrow's test.
- Öf, yarınki test için çalışmak zorundayım.
- I almost forgot to tell Tom about tomorrow's meeting.
- Neredeyse Tom'a yarınki toplantıyı söylemeyi unutuyordum.
- It's unlikely that tomorrow's meeting will last over an hour.
- Yarınki toplantının bir saatten fazla sürmesi pek olası değil.
- Unless we tell Tom otherwise, he plans to be at tomorrow's meeting.
- Tom'a aksini söylemediğimiz sürece, yarınki toplantıda olmayı planlıyor.
Show More (73)
|