a raise - Turkish English Dictionary
History

a raise

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "a raise" with other terms in English Turkish Dictionary : 92 result(s)

English Turkish
Common Usage
raise a child v. çocuk yetiştirmek
raise a claim v. bir iddiada bulunmak
raise a claim v. bir iddia öne sürmek
General
a good news of increase/raise of salary n. (memura/işçiye vb) zam müjdesi
raise a hand v. el kaldırmak
raise a blockade v. ablukayı kaldırmak
raise a flag v. bayrak çekmek
raise a hue and cry v. protesto etmek
not to raise a finger v. parmağını bile kıpırdatmamak
raise a loan v. ödünç almak
raise a stink v. kıyameti koparmak
raise a laugh v. kahkaha atmak
raise a hell of a row v. kızılca kıyameti koparmak
raise one's glass in a toast v. kadeh kaldırmak
raise a kid v. çocuk büyütmek
raise a child v. çocuk büyütmek
raise the money for (a research) v. (bir araştırma için) para toplamak
raise a leader v. lider yetiştirmek
raise to the level of a deity v. ilahlaştırmak
raise to the level of a deity v. idolleştirmek
raise a question mark in minds v. kafalarda soru işareti yaratmak
raise a baby v. bebek büyütmek
get a raise v. zam almak
raise a smile v. gülümsetmek
ask for a raise v. zam istemek
ask for a raise v. zam talep etmek
raise a laugh v. (dinleyicileri) güldürmek
raise a question v. bir soru sormak
raise a siege v. kuşatmayı kaldırmak
Proverb
it takes a village to raise a child bir çocuk yetiştirmek için bir köy gerekir
it takes a village to raise a child bir çocuğun yetiştirilmesi pek çok kişini yardımını ve desteğini gerektirir
Idioms
land so poor it wouldn't even raise a fuss n. çorak arazi
land too poor to raise a racket on n. çorak arazi
land so poor it wouldn't even raise a fuss n. çorak toprak/arazi
land too poor to raise a racket on n. çorak toprak/arazi
land so poor it wouldn't even raise a fuss n. verimsiz toprak
land too poor to raise a racket on n. verimsiz toprak
land so poor you couldn't raise a fuss on it [old-fashioned] [us] n. çorak arazi/toprak
land so poor you couldn't raise a fuss on it [old-fashioned] [us] n. aşırı verimsiz toprak
land so poor you couldn't raise a fuss on it [old-fashioned] [us] n. üzerinde bir şey yetiştirmeye elverişsiz arazi/toprak
raise a hand against someone v. birine elini kaldırmak
make/raise a stink v. hır çıkarmak
raise a few eyebrows v. endişeye neden olmak
raise a hue and cry v. etekleri tutuşmak
raise a stink v. hır çıkarmak
raise a stink v. olay çıkarmak
make/raise a stink v. olay çıkarmak
raise a big stink v. kıyameti koparmak
raise a big stink v. olay çıkarmak
make/raise a stink (u.s) v. olay çıkarmak
raise a stink v. kıyameti koparmak
raise a few eyebrows v. şaşırtmak
raise a hue and cry v. protesto etmek
raise a stink v. sorun yaratmak
make/raise a stink v. sorun yaratmak
raise up a dust v. toz koparmak
raise a stink (about something) v. (bir şey hakkında) olay çıkarmak/yaratmak
raise a stink (about something) v. (bir şeyi) büyütmek
raise a stink (about something) v. (bir şeyle ilgili) hır çıkarmak
raise a stink (about something) v. (bir şeyle ilgili) sorun yaratmak
raise a stink (about something) v. (bir şeyden dolayı) kıyameti koparmak
raise a stink (about something) v. (bir şeyle ilgili) ortalığı ayağa kaldırmak
raise a stink v. hadise çıkarmak
raise a stink v. mevzu çıkartmak
raise a stink v. mevzu yapmak
raise a hand against v. -e el kaldırmak
raise a hand against (one) v. (birine) el kaldırmak
raise a hue and (a) cry v. protestoya neden olmak
raise a hue and (a) cry v. kazan kaldırmaya neden olmak
raise a hue and (a) cry v. yaygara çıkarmak
raise a red flag v. tehlike işareti vermek
raise a red flag v. olumsuz işaret vermek
raise a stink (about someone/something) v. (biri/bir şey hakkında) olay çıkarmak/yaratmak
raise a stink (about someone/something) v. (biriyle/bir şeyle ilgili) hır çıkarmak
raise a stink (about someone/something) v. (biriyle/bir şeyle ilgili) sorun yaratmak
raise a stink (about someone/something) v. (birinden/bir şeyden dolayı) kıyameti koparmak
raise a stink (about someone/something) v. (biriyle/bir şeyle ilgili) ortalığı ayağa kaldırmak
raise a glass (to someone) v. (birine) kadeh kaldırmak
raise a voice against (someone or something) v. (birine/bir şeye) karşı ses/sesini çıkarmak
raise a voice against (someone or something) v. (birine/bir şeye) karşı koymak/çıkmak
raise a voice against (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) karşısında durmak
raise a voice against (someone or something) v. (birini/bir şeyi) kınamak
raise a voice against (someone or something) v. (birine/bir şeye) itiraz etmek
Speaking
there is a point I'd like to raise here expr. burada değinmek istediğim bir nokta var
I will give you a raise expr. sana zam yapacağım
Trade/Economic
ask for a raise v. zam istemek
give a raise v. zam yapmak
Law
raise a check v. sahtecilik yaparak bir çekin değerini artırmak
Politics
raise a question v. konuyu gündeme getirmek
Construction
raise a building n. inşa etmek
raise a building v. bina yapmak
raise a building v. bina dikmek