| English | Turkish | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| General | correspond to v. | uyumlu olmak | ||
|
The overall fishing effort must be controlled as well as fleet size so as to correspond to the resources available. Genel balıkçılık çabasının yanı sıra filo büyüklüğü de mevcut kaynaklarla uyumlu olacak şekilde kontrol edilmelidir. More Sentences |
||||
| General | correspond to v. | örtüşmek | ||
|
I believe that this also corresponds to the times we are living in. Bunun aynı zamanda içinde yaşadığımız dönemle de örtüştüğüne inanıyorum. More Sentences |
||||
| General | correspond to v. | benzeri olmak (başka birinin/başka bir şeyin) | ||
|
This enlargement, on an unparalleled scale, corresponds to an historic duty to reunite our continent. Benzeri olmayan ölçekteki bu genişleme, kıtamızı yeniden birleştirmek için tarihi bir göreve karşılık gelmektedir. More Sentences |
||||
| General | correspond to v. | tekabül etmek | ||
|
This is an EUR 80 million increase which would correspond to the amount already in the existing programmes. Bu, halihazırda mevcut programlarda yer alan miktara tekabül edecek 80 milyon Avroluk bir artış anlamına gelmektedir. More Sentences |
||||
| General | correspond to v. | denk gelmek | ||
|
Sometimes, it even corresponds to the temperature in a freezer. Hatta bazen dondurucudaki sıcaklığa bile denk gelebiliyor. More Sentences |
||||
| General | correspond to v. | denk düşmek | ||
|
The French origin word corresponds to a rule in the aviation industry. Fransızca kökene sahip bu kelime, havacılık sektöründe bir kurala denk düşmektedir. More Sentences |
||||
| General | correspond to v. | karşılık gelmek | ||
|
That is the way that corresponds to the three-stage plan you mentioned. Bahsettiğiniz üç aşamalı plana karşılık gelen yol budur. More Sentences |
||||
| Phrasals | ||||
| Phrasals | correspond to v. | karşılık gelmek | ||
|
This corresponds to reality at this moment. Bu, şu anda gerçekliğe karşılık gelmektedir. More Sentences |
||||
| Phrasals | correspond to v. | tekabül etmek | ||
|
Meanwhile, in terms of models of consumption, 86 % of global consumption corresponds to 20 % of the population. Bu arada, tüketim modelleri açısından bakıldığında, küresel tüketimin %86'sı nüfusun %20'sine tekabül etmektedir. More Sentences |
||||
| Idioms | ||||
| Idioms | correspond to v. | uyumlu olmak | ||
|
We will ensure that the language versions are corrected and correspond to one another. Dil sürümlerinin düzeltilmesini ve birbiriyle uyumlu olmasını sağlayacağız. More Sentences |
||||
| General | ||||
| General | correspond to v. | uymak | ||
| Phrasals | ||||
| Phrasals | correspond to (something) v. | (bir şeye) uymak | ||
| Phrasals | correspond to (something) v. | (bir şeyle) uyumlu olmak | ||
| Phrasals | correspond to (something) v. | (bir şeyle) örtüşmek | ||
| Phrasals | correspond to (something) v. | (bir şeyle) aynı olmak | ||
| Phrasals | correspond to (something) v. | (bir şeye) benzemek | ||
| Idioms | ||||
| Idioms | correspond to v. | aynı olmak | ||
| Idioms | correspond to v. | benzemek | ||
| Idioms | correspond to v. | eş olmak | ||
| Idioms | correspond to v. | uymak | ||
| Idioms | correspond to v. | uygun gelmek | ||
