History

have a lot

Meanings of "have a lot" with other terms in English Turkish Dictionary : 104 result(s)

	Category	English	Turkish
General
1	General	have a lot on one's plate v.	çok fazla işi olmak
2	General	have a lot on one's plate v.	bitirilmeyi bekleyen çok sayıda görevi olmak
3	General	have a lot of fun v.	çok eğlenmek
4	General	have a discussion on/about something with someone a lot v.	çok tartışmak
5	General	have a lot to do v.	yapacak çok şeyi olmak
6	General	have a lot to do v.	yapacak çok işi olmak
7	General	have a lot to do v.	yapılacak çok şey/şeyi olmak
8	General	have a lot of money v.	çok parası olmak
9	General	have a lot of time v.	çok fazla vakti olmak
10	General	have a lot in common v.	birçok ortak özelliği olmak
Colloquial
11	Colloquial	have (a lot) of bottle v.	yürekli olmak
12	Colloquial	have (a lot) of bottle v.	cüretkar davranmak
13	Colloquial	have (a lot) of bottle v.	kendine güvenmek
14	Colloquial	have (a lot) of bottle v.	cesur
15	Colloquial	have (a lot) of bottle v.	soğukkanlı olmak
16	Colloquial	have a lot on v.	çok meşgul olmak
17	Colloquial	have a lot on v.	yapacak/yapması gereken çok işi olmak
18	Colloquial	not have a lot on v.	müsait olmak
19	Colloquial	not have a lot on v.	meşgul olmamak
20	Colloquial	not have a lot on v.	yapacak/yapması gereken pek bir işi olmamak
21	Colloquial	not have a lot on v.	pek planı olmamak
22	Colloquial	not have a lot on v.	pek işi olmamak
23	Colloquial	have a lot on v.	meşgul olmak
24	Colloquial	have a lot on v.	çok işi olmak
25	Colloquial	have a lot on v.	çok işi olmak
26	Colloquial	not have a lot on v.	çok az işi olmak
27	Colloquial	not have a lot on v.	planlanmış hiç bir işi olmamak
28	Colloquial	not have a lot on v.	belli bir zaman diliminde pek işi olmamak
29	Colloquial	have a lot on v.	çok meşgul olmak
30	Colloquial	have a lot on v.	yapacak/yapması gereken çok işi olmak
31	Colloquial	have a lot on v.	meşgul olmak
32	Colloquial	have a lot on v.	çok işi olmak
33	Colloquial	have a lot going for it v.	yapacak çok şeyi olmak
Idioms
34	Idioms	have a lot in common with somebody v.	birisiyle birçok ortak özelliğe sahip olmak
35	Idioms	have a lot going on v.	çok meşgul olmak
36	Idioms	have a lot of nerve v.	çok küstah/arsız olmak
37	Idioms	have a lot on one's plate v.	çok meşgul olmak
38	Idioms	have a lot on one's plate v.	çok yoğun olmak
39	Idioms	have a lot of promise v.	gelecek vadetmek
40	Idioms	have a lot on one's plate v.	işten başını kaldıramamak
41	Idioms	have a lot on one's plate v.	işi başından aşkın olmak
42	Idioms	have a lot on one's mind v.	kafası çok dolu/meşgul olmak
43	Idioms	have a lot irons in the fire v.	kırk tarakta bezi olmak
44	Idioms	have a lot on one's mind v.	kafasında bir sürü sorun olmak
45	Idioms	have a lot to answer for v.	sorunun kaynağı olmak
46	Idioms	have a lot of time for somebody v.	(değer verdiği/hoşlandığı) birisine ayıracak çok zamanı olmak
47	Idioms	have a lot/enough on one's plate v.	zaten yeterince derdi/işi olmak
48	Idioms	have a lot of nerve v.	yüzsüz olmak
49	Idioms	have a lot going for one v.	(bir görev için) biçilmiş kaftan olmak
50	Idioms	have a lot going for one v.	(bir iş için) gerekli meziyetleri olmak
51	Idioms	have a lot on one's plate v.	yapacak çok işi olmak
52	Idioms	have a lot to answer for v.	verecek hesabı olmak
53	Idioms	have (a lot) of bottle v.	özgüveni çok yüksek olmak
54	Idioms	have a lot of bottle [uk] v.	cesaretli olmak
55	Idioms	have a lot of bottle [uk] v.	özgüveni yüksek olmak
56	Idioms	have a lot of bottle [uk] v.	çok girişken olmak
57	Idioms	have a lot of bottle [uk] v.	büyük cesaret göstermek
58	Idioms	have a lot of bottle [uk] v.	yüksek özgüven sergilemek
59	Idioms	have a lot on the ball [us] v.	dikkatli olmak
60	Idioms	have a lot on the ball [us] v.	bilgili olmak
61	Idioms	have a lot on the ball [us] v.	hızlı harekete geçmek
62	Idioms	have a lot on the ball [us] v.	akıllı olmak
63	Idioms	have a lot on the ball [us] v.	hızlı hareket etmek
64	Idioms	have a lot on the ball [us] v.	bir çok meziyeti olmak
65	Idioms	have a lot on the ball [us] v.	bir çok yeteneği olmak
66	Idioms	have a lot on the ball v.	işe yaramak
67	Idioms	have a lot on the ball v.	işe yarar biri olmak
68	Idioms	have a lot of irons in the fire v.	kırk tarakta bezi olmak
69	Idioms	have a lot of irons in the fire v.	birçok yedek/farklı planı/fırsatı olmak
70	Idioms	have a lot of time for somebody/something [uk] v.	birini/bir şeyi çok sevmek
71	Idioms	have a lot of time for somebody/something [uk] v.	birine/bir şeye çok saygı duymak
72	Idioms	have a lot of time for somebody/something [uk] v.	birine/bir şeye hayran olmak
73	Idioms	have a lot of time for somebody/something [uk] v.	birine/bir şeye gıpta etmek
74	Idioms	have a lot on mind v.	kafası çok dolu/meşgul olmak
75	Idioms	have a lot on mind v.	kafasında bir sürü sorun olmak
76	Idioms	have a lot on your plate v.	zaten yeterince derdi/işi olmak
77	Idioms	have a lot on your plate v.	işi/derdi başından aşkın olmak
78	Idioms	have something/a lot on the ball [us] v.	dikkatli/uyanık/açıkgöz/canlı olmak
79	Idioms	have something/a lot on the ball [us] v.	kafası basar/çalışır olmak
80	Idioms	have something/a lot on the ball [us] v.	yeterli/belirli düzeyde akla/zekaya sahip olmak
81	Idioms	have something/a lot on the ball [us] v.	bir işi iyi yapabilmek
82	Idioms	have something/a lot on the ball [us] v.	zeki/akıllı olmak
83	Idioms	have a lot of bottle v.	yürekli olmak
84	Idioms	have a lot of bottle v.	cüretkar davranmak
85	Idioms	have a lot of bottle v.	kendine güvenmek
86	Idioms	have a lot of bottle v.	çok cesur olmak
87	Idioms	have a lot of bottle v.	soğukkanlı olmak
88	Idioms	have a lot of bottle v.	özgüveni çok yüksek olmak
89	Idioms	have a lot of bottle v.	büyük cesaret göstermek
90	Idioms	have a lot/enough on one's plate expr.	onun derdi ona yeter
Speaking
91	Speaking	I have a lot on my plate expr.	benim derdim bana yeter
92	Speaking	I have a lot on my plate expr.	benim sorunum bana yeter
93	Speaking	I know I have a lot to learn as a teacher expr.	bir öğretmen olarak öğrenmem gereken çok şey olduğunu biliyorum
94	Speaking	I don't have a lot of time expr.	çok vaktim yok
95	Speaking	have you travelled a lot? expr.	çok seyahat ettin mi?
96	Speaking	you don't have a lot of time expr.	çok fazla zamanın yok
97	Speaking	I don't have a lot of time expr.	çok zamanım yok
98	Speaking	we don't have a lot of time expr.	çok fazla zamanımız yok
99	Speaking	we don’t have a lot of options expr.	fazla seçeneğimiz yok
100	Speaking	I have a lot of friends at school expr.	okulda bir sürü arkadaşım var
101	Speaking	we have a lot in common expr.	senin ile birçok ortak noktamız var
102	Speaking	you have a lot of free time expr.	çok boş vaktin var
103	Speaking	I have a lot of free time expr.	çok boş vaktim var
104	Speaking	they have a lot of fun expr.	çok eğleniyorlar