to be at - Turkish English Dictionary
History

to be at



Meanings of "to be at" with other terms in English Turkish Dictionary : 45 result(s)

English Turkish
General
be at home to guests v. gün yapmak
be at a loss as to whom to believe v. iki arada kalmak
be forced to disembark at the port v. limanda zorla gemiden indirilmek
be great at anything he/she sets one's mind to v. aklına koyduğu her şeyde çok iyi olmak
be barely able to stand at the funeral v. cenazede güçlükle ayakta durabilmek
Colloquial
(traffic) to be at a snail's pace v. trafik adım adım ilerlemek
be on at somebody (to do something) v. (bir şey yapması için) birinin üstüne varmak/gitmek
be on at somebody (to do something) v. (bir şey yapması için) birinin başının etini yemek
Idioms
be at pains to do something v. bir şeyi yapmak için çok çaba harcamak
be at pains to do something v. bir şeyi yapmak için helak olmak
not be much to look at v. çekici/hoş görünümlü olmamak
be nothing to sniff at v. hafife alınacak/küçümsenecek bir konu olmamak
be nothing to sneeze at v. hafife alınacak/küçümsenecek bir konu olmamak
not to be sneezed at v. hafife alınacak/küçümsenecek bir konu olmamak
not to be sniffed at v. hafife alınacak/küçümsenecek bir konu olmamak
not be much to look at v. yüzüne bakılacak gibi olmamak
not to be sneezed at v. yabana atılmamak
be at (great) pains to do something v. bir şeyi yapmak için (büyük) çaba harcamak
be at (great) pains to do something v. bir şeyi yapmak için göbeği çatlamak
be at (great) pains to do something v. bir şeyi yapmak için helak olmak
be at (great) pains to do something v. bir şeyi yapmak için paralanmak
be not much to look at v. çekici/hoş görünümlü olmamak
be not much to look at v. yüzüne bakılacak gibi olmamak
be not much to look at v. çirkin olmak
be not much to look at v. itici olmak
be not much to look at v. tipsiz olmak
be not much to look at v. cazibesiz olmak
be on at somebody (to do something) v. (bir şey yapması için) birinin üstüne gitmek/varmak
be on at somebody (to do something) v. (bir şey yapması için) birini eleştirmek
be on at somebody (to do something) v. (bir şey yapması için) birini üstelemek
be on at somebody (to do something) v. (bir şey yapması için) birinin ensesinde boza pişirmek
be on at somebody (to do something) v. (bir şey yapması için) birini sıkboğaz etmek
be on at somebody (to do something) v. (bir şey yapması için) birinin başının etini yemek
nothing to be sneezed at expr. hafife alınacak/küçümsenecek bir şey/konu değil
nothing to be sneezed at expr. yabana atılacak bir şey/konu değil
nothing to be sniffed at expr. hafife alınacak/küçümsenecek bir şey/konu değil
nothing to be sniffed at expr. yabana atılacak bir şey/konu değil
Speaking
she has every right to be angry at me expr. bana kızgın olmakta çok haklı
it's supposed to be with you at all times expr. her zaman yanında olmalı
at that point we started to think there may be something in this expr. o noktada bunda bir şeyler olduğunu düşünmeye başladık
you were supposed to be here at eight in the morning expr. sabah 8'de burada olmalıydınız
you were supposed to be here at eight in the morning expr. sabah 8'de burada olacaktınız
Insurance
held covered at rate to be agreed adj. kararlaştırılacak fiyatla teminat altında
attaching at date to be advised expr. bildirilecek tarihte başlayacak
History
in the future, too, there may be malevolent people at home and abroad who will wish to deprive you of this treasure expr. istikbalde dahi, seni, bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahili ve harici, bedhahların olacaktır