your money - Turkish English Dictionary
History

your money



Meanings of "your money" with other terms in English Turkish Dictionary : 76 result(s)

English Turkish
Phrases
save your energy save your money expr. enerjini boşa harcama paran cebinde kalsın
Proverb
you pays your money and you takes your chance (parayı verdin ama) artık ne çıkarsa bahtına
you pays your money and you takes your chances (parayı verdin ama) artık ne çıkarsa bahtına
you pays your money and takes your choice parayı veren düdüğü çalar
you pays your money and takes your choice parayı verenin borusu öter
you pays your money, and you takes your choice parayı veren düdüğü çalar
you pays your money, and you takes your choice parayı verenin borusu öter
you pays your money and you takes your choice parayı veren düdüğü çalar
you pays your money and you takes your choice parayı verenin borusu öter
Colloquial
put your money where your mouth is! expr. lafı bırak icraata bak!
put your money where your mouth is expr. söylediklerini uygula lafta bırakma
(you) pay your money and take your choice expr. parayı veren düdüğü çalar
(you) pay your money and take your choice expr. parayı verenin borusu öter
let's see the color of your money expr. paranın ucunu görelim
let's see the color of your money expr. önce parayı görelim
let's see the color of your money expr. önce parayı göster
your money or your life [obsolete] expr. ya paran ya canın
your money or your life [obsolete] expr. ya paranı ya canını
Idioms
a run for your money n. semeresini alma
a run for your money n. meyvesini yeme
a run for your money n. kar etme
a run for your money n. kök söktürme
a run for your money n. zorluk çıkarma
a run for your money n. burnundan getirme
a run for your money n. kafa tutma
a (good) run for your money n. meyvesini yeme
a (good) run for your money n. semeresini alma/görme
a (good) run for your money n. güçlü bir karşılaşma, mücadele
a (good) run for your money n. tatmin edici bir rekabet, mücadele
have a run for your money v. emeğinin/parasının karşılığını almak
have a run for your money v. harcadıklarının karşılığını almak
have a (good) run for your money v. emeğinin/paranın karşılığını almak
have a (good) run for your money v. harcadıklarının karşılığını almak
money burns a hole in your pocket v. cebi delik olmak
money burns a hole in your pocket v. eline geçen parayı hemen harcamak
money burns a hole in your pocket v. para cebinde durmamak
money burns a hole in your pocket v. para geldiği gibi gitmek
money burns a hole in your pocket v. parasının suyunu çektirmek
money burns a hole in your pocket v. eline geçen tüm parayı harcamadan duramamak
pay your money and take your choice v. parayı veren düdüğü çalar
pay your money and take your choice v. parayı verenin borusu öter
put (your) money on somebody/something v. birinin bir şey yapacağına/bir şeyin olacağına bahse girmek
put (your) money on somebody/something v. birinin bir şey yapacağına/bir şeyin olacağına kalıbını basmak
put (your) money on somebody/something v. birinin bir şey yapacağından/bir şeyin olacağından emin olmak
put (your) money on something v. parasını bir şeye basmak
put (your) money on something v. bir şey üzerine para koymak/bahis oynamak
throw your money about v. parasını saçmak
throw your money about v. parasını sokağa atmak
throw your money about v. parasını çarçur etmek
throw your money about v. para yağdırmak
throw your money about v. parayı sağa sola savurmak
throw your money about v. kesenin ağzını açmak
throw your money around v. parasını saçmak
throw your money around v. parasını sokağa atmak
throw your money around v. parasını çarçur etmek
throw your money around v. para yağdırmak
throw your money around v. parayı sağa sola savurmak
throw your money around v. kesenin ağzını açmak
lend your money and lose your friend expr. dostunu kaybetmek istiyorsan borç ver
put your money where your mouth is expr. halep oradaysa arşın burada
lend your money and lose your friend expr. kendine düşman yaratmak istiyorsan borç ver
Speaking
he gives you good value for your money expr. ödediğin para karşılığında sana iyi mal verir
you get good value for your money there expr. orada ödediğin para karşılığında iyi mal alırsın
I don't want your money expr. senin paranı istemiyorum
she's only with you for your money expr. sadece paran için seninle birlikte oluyor
it's not your money expr. para senin değil
you'll get your money expr. paranı alacaksın
we don't want your money expr. senin paranı istemiyoruz
money arrived in your bank account today expr. para bugün hesabınıza geçmiş
money arrived in your bank account today expr. para bugün hesabınıza geçti
money arrived in your bank account today expr. para bugün hesabınıza ulaştı
give me your money or give me your life expr. ya paranı ya canını
Trade/Economic
tyme (take your money everywhere) n. paranı her yere götür anlamına gelen abd menşeeli bir atm hizmeti
Computer
managing your money n. para yönetimi
Slang
don't get your honey where you get your money n. iş yerinden sevgili edinme
don't get your honey where you get your money n. iş yerinden kimseyle çıkma