Tureng - duck - Inglés Turco Frases

Historia

	Inglés	Turco
1	duck	ördek	n.
	Ducks live in freshwater and sea, too. Ördekler hem tatlı suda hem de denizde yaşarlar. They concern specifically the protection of ducks and geese kept for the production of foie gras. Bunlar özellikle kaz ciğeri üretimi için tutulan ördek ve kazların korunmasıyla ilgilidir. The next morning the White Duck wandered round the pond, looking for her little ones; she called and she searched, but could find no trace of them. Ertesi sabah Beyaz Ördek göletin etrafında dolaşarak küçük yavrularını aradı; seslendi, aradı ama onlardan hiçbir iz bulamadı. It's similar to a duck. O bir ördeğe benziyor. This image can be seen either as a duck or as a rabbit. Bu görüntü ördek ya da tavşan olarak görülebilir. Duck! Ördek! I aim at ducks, but I don't shoot them. Ben ördeklere nişan alıyorum ama onlara ateş etmiyorum. Sami shot a duck. Sami bir ördeği vurdu. Stop making that duck face! O ördek suratını yapmayı bırak! Tom went duck hunting last month. Tom geçen ay ördek avlamaya gitti. My grandfather raises ducks. Dedem ördek yetiştirir. Baby ducks are cute. Bebek ördekler sevimliler. The ducks quacked. Ördekler vakladı. She used to sit by the river every day, talking to ducks. Her gün nehrin kenarında oturup ördeklerle konuşurdu. These children threw the bread crumbs to the ducks, I saw them. Bu çocuklar ekmek kırıntılarını ördeklere attılar, onları gördüm. These children threw the bread crumbs to the ducks, I saw them. Bu çocuklar ördeklere ekmek kırıntıları attılar, onları gördüm. It looks like a duck. Ördeğe benziyor. Sami shot a duck. Sami bir ördeğe ateş etti. The handle is shaped like a duck's head. Sapına ördek kafası şekli verilmiştir. He made a cranberry sauce to accompany duck. O ördeğe eşlik edecek bir kızılcık sosu yaptı. She would sit by the river every day, talking to ducks. Her gün nehrin kenarında oturup ördeklerle konuşurdu. He made a cranberry sauce to accompany duck. Ördeğe eşlik etmesi için kızılcık sosu yaptı. I killed a duck once. Bir keresinde bir ördek öldürdüm. This image can be seen either as a duck or as a rabbit. Bu görüntü ya bir ördek gibi ya da bir tavşan gibi görülebilir. She used to sit by the river every day, talking to ducks. Her gün nehir kenarında oturur, ördeklerle konuşurdu. I'm going to go feed the ducks. Gidip ördekleri besleyeceğim. There's a duck on his shirt. Onun gömleğinde bir ördek var. I aim at ducks, but I don't shoot them. Ördeklere nişan alırım ama onları vurmam. We could see some ducks on the lake. Gölde bazı ördekler görebiliyorduk. Do you want to buy a duck? Bir ördek satın almak istiyor musun? The next morning the White Duck wandered round the pond, looking for her little ones; she called and she searched, but could find no trace of them. Ertesi sabah Beyaz Ördek, yavrularını arayarak göletin etrafında dolandı durdu; isimleriyle seslendi, aradı taradı ama onlara dair hiçbir ize rastlayamadı. There's a duck on her shirt. Gömleğinde bir ördek var. Do not feed the ducks. Ördekleri beslemeyin. Stop making that duck face! Şu ördek suratını yapmayı kes! There's a duck on her shirt. Onun gömleğinde bir ördek var. Sami went duck hunting last weekend. Sami geçen hafta sonu ördek avlamaya gitti. The duck was still alive on the fifth day. Ördek beşinci günde hâlâ yaşıyordu. I am aiming at that duck. Şu ördeğe nişan alıyorum. The handle is shaped like a duck's head. Kolu bir ördeğin kafası gibi şekillendirilmiş. I have not yet seen a Northern Shoveler duck. Henüz bir Kuzey Kürekçisi ördeği görmedim. Have you ever walked like a duck? Hiç ördek gibi yürüdün mü? Don't feed the ducks. Ördekleri beslemeyin. The duck was still alive on the fifth day. Ördek, beşinci gününde hala hayatta idi. My grandfather raises ducks. Büyükbabam ördek yetiştirir. Do you want to buy a duck? Bir ördek almak ister misin? It's similar to a duck. Ördeğe benziyor. There's a duck on his shirt. Gömleğinde ördek var. She would sit by the river every day, talking to ducks. Her gün nehir kenarında oturur, ördeklerle konuşurdu. We could see some ducks on the lake. Gölde birkaç ördek görebiliyorduk. Baby ducks are cute. Yavru ördekler çok şirin. It looks like a duck. O bir ördek gibi görünüyor. The duck quacks. Ördek vaklıyor. Show More (49)
2	duck	eğilmek	v.
	Tom threw something at me and I ducked. Tom bana bir şey attı ve ben eğildim. Tom ducked under the low-hanging branches. Tom alçak dalların altına eğildi. Tom threw something at me and I ducked. Tom bana bir şey fırlattı ve ben de eğildim. I tried to hit Tom, but he ducked. Tom'a vurmaya çalıştım ama eğildi. I suggest you duck. Eğilmeni öneririm. I tried to hit Tom, but he ducked. Tom'a vurmaya çalıştım ama o eğildi. Tom ducked for cover. Tom saklanmak için eğildi. Tom ducked down. Tom eğildi. I told everyone to duck. Herkese eğilmelerini söyledim. Tom ducked out the door. Tom kapıdan dışarı eğildi. I told everyone to duck. Herkese eğilmesini söyledim. Duck! Eğil! Tom ducked under the low-hanging branches. Tom yere sarkan dallardan kaçınmak için eğildi. Show More (10)
3	duck	kaçmak	v.
	It was useless to duck out of the rules. Kurallardan kaçmak faydasızdı. I hate it when people try to duck their responsibilities. Sorumluluklarından kaçmaya çalışan insanlardan nefret ederim. Show More (-1)
4	duck	saklanmak	v.
	The thief saw a policeman coming, and ducked behind a car. Hırsız bir polisin geldiğini gördü ve eğilip bir arabanın arkasına saklandı. Show More (-2)
5	duck	suya batırmak	v.
	Ducking someone underwater is a dangerous game. Birini suya batırmak tehlikeli bir oyundur. Show More (-2)
6	duck	ördek eti	n.
	The honey roast duck was delicious last night. Dün geceki ballı ördek eti kızarması çok lezzetliydi. Show More (-2)
7	duck	kanka	n.
	Hey ducks, how is everything? Hey kankalar, ne var ne yok? Show More (-2)
8	duck	oyun dışı kalma	n.
	Unfortunately, the team lost the game because of the golden duck. Maalesef ilk atışta oyun dışı kalan oyuncuları yüzünden takım maçı kaybetti. Show More (-2)
9	duck	dişi ördek	n.
	Ducks make a loud quack. Dişi ördekler yüksek sesle vaklarlar. Show More (-2)
10	duck	geçiştirmek	v.
	The rapporteur has managed to duck the issue in 31 convoluted paragraphs. Raportör konuyu 31 dolambaçlı paragrafla geçiştirmeyi başarmıştır. Show More (-2)