|
- If we were at school, ladies and gentlemen, Germany, Italy and France would be kept down a year.
- Eğer okulda olsaydık, bayanlar ve baylar, Almanya, İtalya ve Fransa bir yıl boyunca aşağıda tutulacaktı.
- Many of these children who are not in school are working.
- Okula gitmeyen bu çocukların çoğu çalışıyor.
- I will just mention the story of the school in Oene, where performance at primary level declined.
- İlkokul düzeyinde performansın düştüğü Oene'deki okulun hikayesinden bahsedeceğim.
- One of the school initiatives was that there should be one computer for every 15 pupils.
- Okul girişimlerinden biri, her 15 öğrenciye bir bilgisayar düşmesi gerektiği yönündeydi.
- You specifically raised the issue of school drop-outs.
- Özellikle okulu bırakanlar konusunu gündeme getirdiniz.
- It concerns students and school pupils who would enter the Union in order to study.
- Bu konu, öğrenim görmek üzere Birliğe girecek öğrenciler ve okul öğrencileri ile ilgilidir.
- To which school did they go to learn the basics of democracy?
- Demokrasinin temellerini öğrenmek için hangi okula gittiler?
- There was also the bombing of the Palestinian school and so the violence increased again.
- Ayrıca Filistin okulunun bombalanması da şiddet olaylarının yeniden artmasına neden oldu.
- The school milk scheme, for example, has proved itself to be highly effective and must be continued and expanded.
- Örneğin okul sütü programı son derece etkili olduğunu kanıtlamıştır ve devam ettirilmeli ve genişletilmelidir.
- I meant diversity in sport; women's sport must be encouraged at school and at competition level.
- Sporda çeşitliliği kastediyorum; kadın sporu okulda ve müsabaka düzeyinde teşvik edilmelidir.
- It concerns students and school pupils who would enter the Union in order to study.
- Birliğe eğitim amacıyla girecek öğrenciler ve okul öğrencileri ile ilgilidir.
- That saying really does not hold true any more, as it implies that learning is limited to school.
- Bu söz, öğrenmenin okulla sınırlı olduğunu ima ettiği için artık gerçekten doğru değil.
- The school books are nothing to write home about.
- Okul kitapları hakkında yazılacak bir şey yok.
- Let these little children go to school unhindered.
- Bırakın bu küçük çocuklar okula engelsiz gitsinler.
- To begin with the school market programme; we propose earmarking an additional 10.3 million for this.
- Okul pazarı programı ile başlamak gerekirse; bunun için ek 10.3 milyon ayırmayı öneriyoruz.
- Turkey has over 12 million primary and secondary school pupils and some 500 000 teachers.
- Türkiye'de 12 milyondan fazla ilk ve orta okul öğrencisi ve 500 000 kadar öğretmen vardır.
- Girls are back at school, music and film are allowed again and football is replacing public hangings.
- Kızlar okula geri döndü, müzik ve film yeniden serbest oldu ve halka açık idamların yerini futbol aldı.
- Girls have a low status and therefore there is no priority for getting them into school.
- Kız çocuklarının statüsü düşüktür ve bu nedenle onları okula kazandırmak için bir öncelik yoktur.
- We need to send out a message today that adults should be given work and children should be sent to school.
- Bugün yetişkinlere iş verilmesi ve çocukların okula gönderilmesi gerektiği mesajını vermeliyiz.
- Many children still cannot attend school because they are working, whether voluntarily or against their will.
- Halen pek çok çocuk, kendi istekleri dışında ya da gönüllü olarak çalıştıkları için okula devam edememektedir.
- School books still use terms such as 'unbelievers' to describe both Jews and Christians.
- Okul kitaplarında hem Yahudileri hem de Hıristiyanları tanımlamak için hâlâ 'kâfirler' gibi terimler kullanılıyor.
- Integration starts early on, as you can see; indeed, it has to start at school.
- Gördüğünüz gibi entegrasyon erken yaşlarda başlıyor; aslında okulda başlaması gerekiyor.
- Only between 10% and 20% of children, depending on the region, attend school.
- Bölgelere göre değişmekle birlikte çocukların yalnızca %10 ila %20'si okula devam etmektedir.
- During school holidays or an unforeseen strike at school we see many children running around in this House.
- Okul tatillerinde veya okulda öngörülemeyen bir grev olduğunda bu Mecliste koşuşturan birçok çocuk görüyoruz.
- That saying really does not hold true any more, as it implies that learning is limited to school.
- Bu söz, öğrenmenin okulla sınırlı olduğunu ima ettiği için artık gerçekten doğru değildir.
- We must bear in mind that, if adults are to learn about a subject, going back to school is not an option.
- Şunu unutmamalıyız ki, eğer yetişkinler bir konuyu öğrenmek istiyorlarsa, okula geri dönmek bir seçenek değildir.
- School books still use terms such as 'unbelievers' to describe both Jews and Christians.
- Okul kitaplarında hem Yahudileri hem de Hristiyanları tanımlamak için hâlâ 'kâfirler' gibi terimler kullanılıyor.
- However, the school milk scheme is one of the better schemes.
- Bununla birlikte, okul sütü programı en iyi programlardan biridir.
- We must have more PCs at school per student.
- Okullarda öğrenci başına daha fazla bilgisayar düşmelidir.
- I meant diversity in sport; women's sport must be encouraged at school and at competition level.
- Sporda çeşitliliği kastetmiştim; kadın sporu okullarda ve yarışma düzeyinde teşvik edilmelidir.
- We need dialogue at school unit level.
- Okul birimleri düzeyinde diyaloğa ihtiyacımız var.
- We try to discuss issues like school milk.
- Okul sütü gibi konuları tartışmaya çalışıyoruz.
- Gentlemen, not a word to anybody about your school.
- Beyler, okulunuz hakkında kimseye tek kelime etmeyin.
- Being the new kid at school can be tough.
- Okula yeni gelen çocuk olmak zor olabilir.
- Take them to school, check their homework, nothing.
- Onları okula götürdüm, ödevlerini kontrol ettim, hiçbir şey işte.
- No, I'm sleeping in a school tonight.
- Hayır, bu gece okulun birinde uyuyorum.
- We eat breakfast together and take the kids to school.
- Kahvaltıyı birlikte yapıyoruz ve çocukları okula götürüyoruz.
- Treat other families to celebrate Ye-seo becoming school president?
- Ye-seo'nun okul başkanı olmasını kutlamak için diğer ailelere ikramda bulundunuz mu?
- Within 24 hours, you managed to tick off the entire school.
- 24 saat içinde tüm okulu kızdırmayı başardın.
- Children are in close contact with one another at school.
- Çocuklar okulda birbirleriyle yakın temas halindedir.
- Treat other families to celebrate Ye-seo becoming school president?
- Ye-seo'nun okulda müdür oluşunu kutlamak için diğer ailelere ikramda bulundunuz mu?
- Treat other families to celebrate Ye-seo becoming school president?
- Diğer ailelere Ye-seo'nun okul başkanı olmasını kutlamak için mi davranacaksınız?
- Another opportunity we have is our school campus.
- Bir diğer olanağımız da okul kampüsümüz.
- Being the new kid at school can be tough.
- Okulda yeni çocuk olmak zor olabilir.
- Look, since we're here, let's check the school.
- Bak, madem buradayız, okula da bir göz atalım.
- Take them to school, check their homework, nothing.
- Onları okula götürün, ödevlerini kontrol edin, başka şey yok.
- We eat breakfast together and take the kids to school.
- Birlikte kahvaltı yapıyoruz ve çocukları okula götürüyoruz.
- After finishing school everyone has to go into the army for ten years.
- Okulu bittikten sonra herkes 10 yıl boyunca askerlik yapmak zorundadır.
- We eat breakfast together and take the kids to school.
- Sonra hep beraber kahvaltı ediyoruz ve çocukları okula bırakıyoruz.
- The iron railings in front of the school can cause accidents.
- Okulun önündeki demir korkuluklar kazalara neden olabiliyor.
- Another opportunity we have is our school campus.
- Sahip olduğumuz bir başka imkan ise okul kampüsümüz.
- Look, since we're here, let's check the school.
- Madem buradayız, okula bir bakalım.
- I haven't been to a place like this since school.
- Okuldan beri böyle bir yere gitmemiştim.
- Look, since we're here, let's check the school.
- Bakın madem buraya geldik, okulu kontrol edelim.
- No, I'm sleeping in a school tonight.
- Hayır, bu geceyi bir okulda geçireceğim.
- Another opportunity we have is our school campus.
- Elimizdeki bir diğer imkan da okul kampüsümüz.
- Well, I met a new kid at school that wants to play.
- Okulda oyunu oynamak isteyen yeni bir çocukla tanıştım.
- The iron railings in front of the school can cause accidents.
- Okulun önündeki demir korkuluklar kazalara sebebiyet verebilir.
- Well, I met a new kid at school that wants to play.
- Okulda oyun oynamak isteyen bir çocukla tanıştım.
- The iron railings in front of the school can cause accidents.
- Okulun önündeki demir korkuluklar kazalara neden olabilir.
- Well, I met a new kid at school that wants to play.
- Okulda bunu oynamak isteyen yeni bir çocukla tanıştım.
- Take them to school, check their homework, nothing.
- Onları okula götür, ödevlerini kontrol et, hiç işte öyle.
- No, I'm sleeping in a school tonight.
- Hayır, bu gece bir okulda kalacağım.
- I haven't been to a place like this since school.
- Okuldan beridir, böyle bir yerde bulunmamıştım.
- This school sets high moral standards for pupils.
- Bu okul öğrenciler için yüksek ahlaki standartları belirler.
- Tom doesn't know anyone at our school.
- Tom bizim okuldan kimseyi tanımıyor.
- We reached school at eight-thirty.
- Okula sekiz buçukta vardık.
- Tom said that Mary was at school.
- Tom Mary'nin okulda olduğunu söyledi.
- He is often late for school.
- Okula sık sık geç kalıyor.
- Our school has a gym but not a swimming pool.
- Okulumuzun spor salonu var, ama yüzme havuzu yok.
- Who do you think is the most interesting teacher at this school?
- Sizce bu okuldaki en ilginç öğretmen kim?
- Tom has decided to go back to school.
- Tom okula geri dönmeye karar verdi.
- Do you study French at school?
- Okulda Fransızca mı okuyorsunuz?
- They set up a school.
- Onlar bir okul kurdular.
- The students don't like school.
- Öğrenciler okulu sevmiyor.
- Don't be late for school so often.
- Okula bu kadar sık geç kalma.
- If school wasn't obligatory, I would stop going there.
- Okul zorunlu olmasa, oraya gitmekten vazgeçerim.
- The school rules require students to wear school uniforms.
- Okul kuralları öğrencilerin okul üniformaları giymelerini gerektiriyor.
- Tom goes to school by bus.
- Tom okula otobüsle gider.
- Tom and I go to the same school.
- Tom ve ben aynı okula gideriz.
- The house is nearly one kilometer from school.
- Ev okula nerdeyse bir kilometre uzaklıktadır.
- The school banned fidget spinners.
- Okul, stres çarklarını yasakladı.
- Tom goes to school early on Mondays.
- Tom pazartesileri okula erken gider.
- The school supplies the students with books.
- Okul, öğrencilere kitap sağlıyor.
- There is a big park near my school.
- Okulumun yanında büyük bir park vardır.
- Maria usually goes to school on bike.
- Maria okula genellikle bisikletle gider.
- Tom says he doesn't want to talk about school.
- Tom okul hakkında konuşmak istemediğini söyledi.
- Tatoeba is the best Esperanto school in the world.
- Tatoeba, dünyadaki en iyi Esperanto okuludur.
- As far as I know, he is the shortest student in this school.
- Bildiğim kadarıyla, bu okuldaki en kısa boylu öğrenci odur.
- The school is only a five-minute walk.
- Okul sadece beş dakikalık yürüme mesafesindedir.
- Tom doesn't know how Mary will get to school tomorrow.
- Tom, Mary'nin yarın okula nasıl gideceğini bilmiyor.
- Tom left school early.
- Tom okuldan erken ayrıldı.
- I got straight A's in school.
- Okulda hep A alırdım.
- Tom comes to school by bus and train.
- Tom okula otobüs ve trenle geliyor.
- I have to go to the dentist after school today.
- Bugün okuldan sonra dişçiye gitmem gerekiyor.
- Tom left for school at the break of dawn.
- Tom şafak sökerken okula gitmek için ayrıldı.
- I hope that Tom and Mary stay in school.
- Umarım Tom ve Mary okulda kalır.
- Tom didn't like school.
- Tom okulu sevmezdi.
Show More (95)
|
