1 |
scrap |
hurdaya çıkarmak |
v. |
|
- Particularly in the field of external operations many lines could be scrapped.
- Özellikle dış operasyonlar alanında birçok hat hurdaya çıkarılabilir.
- No wonder more than 230 UK fishermen have applied to scrap their vessels.
- Birleşik Krallık'ta 230'dan fazla balıkçının gemilerini hurdaya çıkarmak için başvuruda bulunmasına şaşmamalı.
- As far as additional funds for scrapping are concerned, we have drawn up calculations based on empirical values.
- Hurdaya çıkarma için ek fonlar söz konusu olduğunda, ampirik değerlere dayalı hesaplamalar yaptık.
- Whenever a fisherman has his ship scrapped using public funds, the upper limit is reduced by the tonnage in question.
- Bir balıkçı gemisini kamu fonlarını kullanarak hurdaya çıkardığında, üst sınır söz konusu tonaj kadar azaltılır.
- Any overcapacity must be scrapped or redistributed.
- Her türlü kapasite fazlası hurdaya çıkarılmalı ya da yeniden dağıtılmalıdır.
- Then there is the question of people getting the impression that we are introducing a sort of scrapping reform.
- Bir de insanların bizim bir tür hurdaya çıkarma reformu yaptığımız izlenimine kapılmaları sorunu var.
- This brings me to the final proposal, namely the emergency measures for scrapping.
- Bu da beni son öneriye, yani hurdaya çıkarma konusundaki acil önlemlere getiriyor.
- It persists in its Malthusianism tactics by scrapping boats and even by refusing to fund modernisation.
- Tekneleri hurdaya çıkararak ve hatta modernizasyonu finanse etmeyi reddederek Malthusçuluk taktiklerinde ısrar ediyor.
- We propose setting up a scrapping fund.
- Bir hurdaya çıkarma fonu kurulmasını öneriyoruz.
- For example, we deleted the precious point on Tendenzschutz, which we would have liked to have seen scrapped.
- Örneğin Tendenzschutz'a ilişkin değerli noktayı sildik ki bunun hurdaya çıkarıldığını görmek isterdik.
- With every boat we scrap, we are destroying jobs, and this must be taken into account.
- Hurdaya çıkardığımız her tekne ile istihdamı yok ediyoruz ve bu dikkate alınmalıdır.
- This brings me to the final proposal, namely the emergency measures for scrapping.
- Bu da beni son öneriye, yani hurdaya çıkarma için acil önlemlere getiriyor.
- The decision, though, as to whether or not to scrap a vessel, is one that every fisherman will have to take for himself.
- Bununla birlikte, bir tekneyi hurdaya çıkarıp çıkarmama kararı, her balıkçının kendi vermesi gereken bir karardır.
- Nor do I totally agree that we should call the voluntary scrapping measures proposed by the Commission into question.
- Komisyon tarafından önerilen gönüllü hurdaya çıkarma tedbirlerini sorgulamamız gerektiğine de tamamen katılmıyorum.
- Now the MAGPs themselves are being scrapped.
- Şimdi MAGP'lerin kendileri hurdaya çıkarılıyor.
- Surely that country has sufficient capacity and expertise at its disposal to scrap these ships itself.
- Şüphesiz bu ülkenin bu gemileri kendi başına hurdaya çıkarabilecek yeterli kapasitesi ve uzmanlığı vardır.
- I consider that addressing the shortage of fish stocks is not just a question of scrapping vessels.
- Balık rezevlerindeki sıkıntının giderilmesinin sadece gemilerin hurdaya çıkarılmasından ibaret olmadığını düşünüyorum.
- I am given to understand that warships can be scrapped only in the United States.
- Savaş gemilerinin sadece Amerika Birleşik Devletleri'nde hurdaya çıkarılabildiğini biliyorum.
- Such vessels should be scrapped rather than upgraded to contribute to continued overfishing.
- Bu tür gemiler, aşırı avlanmanın devam etmesine katkıda bulunacak şekilde yenilenmek yerine hurdaya çıkarılmalıdır.
Show More (16)
|
2 |
scrap |
hurda |
n. |
|
- Although we are going to make the scrap merchants richer, I suppose!
- Yine de hurda tüccarlarını daha da zengin edeceğiz sanırım!
- They were not particularly ambitious about the electronic scrap regulation.
- Elektronik hurda yönetmeliği konusunda özellikle iddialı değillerdi.
- Although we are going to make the scrap merchants richer, I suppose.
- Yine de hurda tüccarlarını daha da zengin edeceğiz sanırım.
Show More (0)
|
3 |
scrap |
rafa kaldırmak |
v. |
|
- I refute that we are scrapping the human rights issue.
- İnsan hakları konusunu rafa kaldırdığımız iddiasını reddediyorum.
- Why is Sweden scrapping sustainable development even before the Summit has started?
- İsveç neden daha Zirve başlamadan sürdürülebilir kalkınmayı rafa kaldırıyor?
Show More (-1)
|
4 |
scrap |
(bir anlaşma, kanun, plan yahut politikayı) iptal etmek |
v. |
|
- Well, first of all, a great many flights from the capitals to Strasbourg have been scrapped.
- Öncelikle, başkentlerden Strazburg'a yapılan pek çok uçuş iptal edilmiştir.
- Well, first of all, a great many flights from the capitals to Strasbourg have been scrapped.
- Öncelikle, başkentlerden Strazburg'a yapılan pek çok uçuş iptal edildi.
Show More (-1)
|
5 |
scrap |
parça |
n. |
|
- Please get me a scrap of paper.
- Lütfen bana bir parça kağıt getirin.
Show More (-2)
|
6 |
scrap |
atmak |
v. |
|
- I think we should scrap this plan.
- Bence bu planı çöpe atmalıyız.
Show More (-2)
|
7 |
scrap |
hurdaya ayırmak |
v. |
|
- We should scrap the whole thing.
- Her şeyi hurdaya ayırmamız gerekir.
Show More (-2)
|