|
- There are also a dozen in Israel.
- İsrail'de de bir düzine var.
- Eventually, standards were drawn up for only a dozen or so substances.
- Sonunda, sadece bir düzine kadar madde için standartlar hazırlandı.
- In the past year alone, a dozen petitions from victims of violent crime within the EU have been passed on to us.
- Sadece geçtiğimiz yıl, AB içinde şiddet suçu mağdurlarından gelen bir düzine dilekçe bize iletildi.
- Tom said he needed a dozen eggs.
- Tom bir düzine yumurtaya ihtiyacı olduğunu söyledi.
- He bought a dozen eggs.
- O bir düzine yumurta aldı.
- Tom boiled a dozen eggs.
- Tom bir düzine yumurta haşladı.
- Sami dated more than a dozen women in Cairo.
- Sami Kahire'de bir düzineden fazla kadınla çıktı.
- Tom sent a dozen roses to Mary on Valentine's Day.
- Tom Sevgililer Günü'nde Mary'ye bir düzine gül gönderdi.
- About a dozen people attended.
- Yaklaşık bir düzine kişi katıldı.
- A dozen people gathered opposite the station.
- İstasyonun karşısında bir düzine insan toplandı.
- Tom ate a dozen doughnuts all by himself.
- Tom tek başına bir düzine çörek yedi.
- I want to buy a dozen of those bananas.
- O muzlardan bir düzine almak istiyorum.
- I bought a dozen pencils today.
- Bugün bir düzine kalem aldım.
- The old man died while trying to digest a dozen large pancakes.
- Yaşlı adam bir düzine büyük krepi sindirmeye çalışırken öldü.
- Tom bought a dozen donuts.
- Tom bir düzine çörek aldı.
- I want to buy a dozen eggs.
- Bir düzine yumurta almak istiyorum.
- Tom also bought a dozen eggs.
- Tom ayrıca bir düzine yumurta aldı.
- There were a dozen suspects in the case.
- Davada bir düzine şüpheli vardı.
- I want to buy a dozen eggs.
- Bir düzine yumurta satın almak istiyorum.
- About a dozen people attended.
- Yaklaşık bir düzine insan katıldı.
- Tom also bought a dozen eggs.
- Tom ayrıca bir düzine yumurta satın aldı.
- About a dozen trees had soon been planted.
- Yaklaşık bir düzine ağaç kısa sürede dikilmişti.
- She bought a dozen eggs.
- Bir düzine yumurta aldı.
- A liter of milk and a dozen eggs, please.
- Bir litre süt ve bir düzine yumurta lütfen.
- I finished buying a dozen eggs.
- Bir düzine yumurta almayı bitirdim.
- A dozen people gathered opposite the station.
- Bir düzine insan, istasyonun karşısında toplandı.
- Tom left Mary in the car while he ran into the store to buy a dozen eggs.
- Tom, bir düzine yumurta almak için dükkana koşarken Mary'yi arabada bıraktı.
- Tom bought a dozen eggs.
- Tom bir düzine yumurta aldı.
- I want a dozen eggs.
- Bir düzine yumurta istiyorum.
- They're a dime a dozen.
- Onlar bir düzine.
- Mary needs a dozen eggs.
- Mary'nin bir düzine yumurtaya ihtiyacı var.
- I want to buy a dozen doughnuts.
- Bir düzine çörek almak istiyorum.
- About a dozen trees had soon been planted.
- Kısa süre içinde yaklaşık bir düzine ağaç dikilmişti.
- Mary wants a dozen eggs.
- Mary bir düzine yumurta istiyor.
- I want a dozen cream puffs.
- Bir düzine kremalı pasta istiyorum.
- Buy a liter of milk, and if there are eggs, buy a dozen eggs.
- Bir litre süt alın ve yumurta varsa bir düzine yumurta.
- He bought a dozen eggs.
- Bir düzine yumurta aldı.
- Buy a liter of milk, and if there are eggs, buy a dozen eggs.
- Bir litre süt al, yumurta varsa bir düzine yumurta al.
- Tom made about a dozen phone calls last night.
- Tom dün gece yaklaşık bir düzine telefon görüşmesi yaptı.
- I need a dozen eggs.
- Bir düzine yumurtaya ihtiyacım var.
- I want to buy a dozen bananas.
- Bir düzine muz satın almak istiyorum.
- I bought a dozen apples.
- Bir düzine elma aldım.
- A liter of milk and a dozen eggs, please.
- Bir litre süt ve bir düzine yumurta, lütfen.
- I want to buy a dozen of those bananas.
- O muzlardan bir düzine satın almak istiyorum.
- I have a dozen reports to read.
- Okumam gereken bir düzine rapor var.
- She bought a dozen eggs.
- O, bir düzine yumurta satın aldı.
- Fadil made about a dozen phone calls that night.
- Fadıl o gece yaklaşık bir düzine telefon görüşmesi yaptı.
- Tom has been to this park with Mary at least a dozen times.
- Tom, Mary ile bu parka en az bir düzine kez gitmiştir.
- Tom boiled a dozen eggs.
- Tom bir düzine yumurta kaynattı.
- Each chapter in the textbook is followed by about a dozen comprehension questions.
- Ders kitabındaki her bölümü yaklaşık bir düzine anlama sorusu takip etmektedir.
- Tom sent Mary a dozen roses on Valentine's Day.
- Tom, Sevgililer Günü'nde Mary'ye bir düzine gül gönderdi.
- I want to buy a dozen bananas.
- Bir düzine muz almak istiyorum.
- Tom bought a dozen eggs.
- Tom bir düzine yumurta satın aldı.
- Tom asked me to buy a dozen eggs on my way home from work.
- Tom işten eve giderken bir düzine yumurta almamı rica etti.
- Tom gave me a dozen cookies in a plastic bag.
- Tom bana plastik bir torba içinde bir düzine kurabiye verdi.
- I needed a dozen eggs.
- Bir düzine yumurtaya ihtiyacım vardı.
- I bought a dozen pencils today.
- Bugün bir düzine kurşun kalem aldım.
- I want to buy a dozen donuts.
- Bir düzine çörek almak istiyorum.
- I am going to buy a dozen white cotton handkerchiefs.
- Bir düzine beyaz pamuklu mendil alacağım.
- I am going to buy a dozen white cotton handkerchiefs.
- Bir düzine pamuklu beyaz mendil alacağım.
- I also bought a dozen eggs.
- Bir düzine yumurta da aldım.
- Give me a dozen oranges.
- Bana bir düzine portakal ver.
- I bought a dozen eggs and a loaf of bread.
- Bir düzine yumurta ve bir somun ekmek aldım.
- Please give me a dozen cream puffs.
- Lütfen bana bir düzine kremalı pasta verin.
- I literally ate a dozen eggs on Easter Sunday.
- Paskalya Pazarında bir düzine yumurta yedim.
- Tom asked me to buy a dozen eggs on my way home from work.
- Tom işten eve dönerken bir düzine yumurta almamı istedi.
- I also bought a dozen eggs.
- Ben de bir düzine yumurta satın aldım.
- Tom ate a dozen doughnuts all by himself.
- Tom tek başına bir düzine çöreğin hepsini yedi.
- Tom sent a dozen roses to Mary on Valentine's Day.
- Tom, Sevgililer Günü'nde Mary'ye bir düzine gül gönderdi.
- Mary needs a dozen eggs.
- Mary'nin bir düzine yumurtaya ihtiyacı vardır.
- Tom made about a dozen phone calls last night.
- Tom dün gece bir düzine telefon görüşmesi yaptı.
Show More (68)
|