|
- He is, so to speak, a walking dictionary.
- O, tabiri caizse, yürüyen bir sözlük.
- He is, as they say, a walking encyclopedia.
- Dedikleri gibi, o yürüyen bir ansiklopedi.
- Piet really is a walking dictionary.
- Piet gerçekten yürüyen bir sözlük.
- Mr Johnson is, as it were, a walking dictionary.
- Bay Johnson, deyim yerindeyse, yürüyen bir sözlük.
- He is, so to speak, a walking dictionary.
- Tabiri caizse, o yürüyen bir sözlüktür.
- He is a man of great knowledge, that is to say, a walking dictionary.
- Çok bilgili bir adam, yani yürüyen bir sözlük.
- My father is, so to speak, a walking dictionary.
- Babam, deyim yerindeyse, yürüyen bir sözlüktür.
- Sami's medications made him feel like a walking zombie.
- Sami'nin ilaçları onu yürüyen zombi gibi hissettirdi.
- Are you a walking dictionary?
- Sen yürüyen bir sözlük müsün?
- Mr Johnson is, as it were, a walking dictionary.
- Bay Johnson, adeta, yürüyen bir sözlüktür.
- Sami's medications made him feel like a walking zombie.
- Sami'nin ilaçları onu yürüyen bir zombi gibi hissettiriyordu.
Show More (8)
|