|
- This abhorrent fact marks out the sinister context of Mugabe's ruthless campaign to stay in power.
- Bu iğrenç gerçek, Mugabe'nin iktidarda kalmak için yürüttüğü acımasız kampanyanın uğursuz bağlamına işaret etmektedir.
- To counter this shortage, sadly an abhorrent phenomenon has developed – the illicit trade in human organs.
- Bu eksikliği gidermek için, ne yazık ki, insan organlarının yasadışı ticareti gibi iğrenç bir olgu ortaya çıkmıştır.
- Such an idea is abhorrent to her.
- Böyle bir fikir ona iğrenç geliyor.
- I find your work abhorrent.
- İşinizi iğrenç buluyorum.
- I find your work abhorrent.
- İşini iğrenç buluyorum.
Show More (2)
|