already - Inglés Turco Frases
Inglés Turco
already zaten adv.
  • Do you need a pen?' 'No, I already have one.'
  • "Kalem lazım mı sana?" "Hayır, bende zaten bir tane var."
  • Generally speaking, public aid to companies is already subject to those kinds of conditions.
  • Genel olarak konuşursak, şirketlere verilen kamu yardımları zaten bu tür koşullara tabidir.
  • Everything that can be said has already been said about that.
  • Bu konuda söylenebilecek her şey zaten söylendi.
Show More (1006)
already çoktan adv.
  • The project was already completed when we talked to them.
  • Onlarla konuştuğumuzda proje çoktan tamamlanmıştı.
  • Wow, is it Friday already?
  • Vay canına, Cuma oldu mu çoktan?
  • The federal government has already reacted and will shortly be providing EUR 10 billion for reconstruction.
  • Federal hükümet çoktan harekete geçti ve kısa süre içinde yeniden yapılanma için 10 milyar Avro sağlayacak.
Show More (319)
already halihazırda adv.
  • The Loïzidou case has already given rise to two judgements against Turkey.
  • Loïzidou davası halihazırda Türkiye aleyhine iki karara yol açmıştır.
  • In addition, there is the summit with Japan which has already taken place.
  • Ayrıca Japonya ile halihazırda gerçekleştirilmiş olan bir zirve var.
  • I am aware that Denmark has already introduced legislation on this.
  • Danimarka'nın bu konuda halihazırda bir mevzuat çıkardığını biliyorum.
Show More (257)
already daha önce adv.
  • I can only repeat what I have already said.
  • Ben sadece daha önce söylediklerimi tekrar edebilirim.
  • Reference has already been made to the fact that it is no longer a live issue.
  • Bunun artık gündemdeki bir konu olmadığına daha önce değinilmişti.
  • As Baroness Nicholson already mentioned, there is what I see as a setback where the role of women is concerned.
  • Barones Nicholson'ın daha önce de belirttiği gibi, kadınların rolü konusunda bir gerileme olduğunu düşünüyorum.
Show More (197)
already şimdiden adv.
  • His wrist had already started to swell.
  • Bileği şimdiden şişmeye başlamıştı.
  • The fisheries sector, as a matter of fact, has already begun to be affected.
  • Nitekim balıkçılık sektörü şimdiden etkilenmeye başlamıştır.
  • The Commission has already started work to prepare for the implementation of the understanding reached at the Summit.
  • Komisyon, Zirve'de varılan mutabakatın uygulanması için hazırlık çalışmalarına şimdiden başlamıştır.
Show More (110)
already bile adv.
  • The first drafts are already under discussion in the context of the Advisory Committee for Fisheries and Aquaculture.
  • İlk taslaklar Balıkçılık ve Su Ürünleri Yetiştiriciliği Danışma Komitesi bağlamında tartışılmaya başlandı bile.
  • However, US intellectual 'fast food' chains are already buying a university in Madrid.
  • Bununla birlikte, ABD'li entelektüel 'fast food' zincirleri Madrid'de bir üniversite satın almaya başladı bile.
  • The network has, in fact, already started to work along these lines.
  • Şebeke aslında bu doğrultuda çalışmaya başladı bile.
Show More (54)
already önceden adv.
  • One might say that she has thus already pre-empted the discussions on the White Paper on integrated product policy.
  • Böylece entegre ürün politikasına ilişkin Beyaz Kitap tartışmalarını önceden haber verdiği söylenebilir.
  • I've already told Tom what I can't eat.
  • Tom'a ne yiyemediğimi önceden söyledim.
  • We already know each other.
  • Birbirimizi önceden tanıyoruz.
Show More (17)
already artık adv.
  • ISO 9000 is already taken for granted in firms.
  • ISO 9000 firmalarda artık kanıksanmış durumda.
  • Do the statistics already show that European products are now being sold much more successfully on the American market?
  • İstatistikler, Avrupa ürünlerinin artık Amerikan pazarında çok daha başarılı bir şekilde satıldığını gösteriyor mu?
  • Johnny, would you just come down already?
  • Johnny, artık aşağı iner misin?
Show More (7)
already daha şimdiden adv.
  • The European Commission has already dispatched a needs-assessment mission to Iraq.
  • Avrupa Komisyonu daha şimdiden Irak'a bir ihtiyaç değerlendirme misyonu göndermiştir.
  • The Council, though, has already demonstrated that it is acting against Parliament.
  • Ancak Konsey daha şimdiden Parlamento'ya karşı hareket ettiğini göstermiştir.
  • We have had representations already, for example, from the Jordanian Government.
  • Örneğin Ürdün Hükümeti'nden daha şimdiden temsilcilikler aldık.
Show More (5)
already halen adv.
  • Is Tom there already?
  • Tom halen orada mı?
Show More (-2)