| 1 |
announcement |
duyuru |
n. |
|
- The president's announcement shocked everyone in congress.
- Başkanın duyurusu kongredeki herkesi şok etti.
- In this Parliament we shall be returning in detail to the announcement that the Commission is making today.
- Bu Parlamentoda Komisyonun bugün yapacağı duyuruya ayrıntılı olarak geri döneceğiz.
- In this Parliament we shall be returning in detail to the announcement that the Commission is making today.
- Bu Parlamento'da, Komisyon'un bugün yapacağı duyuruya ayrıntılı olarak geri döneceğiz.
- We take note of that announcement.
- Bu duyuruyu dikkate alıyoruz.
- I spoke in terms of announcements giving way to the implementation of what has been resolved upon.
- Ben, üzerinde mutabık kalınan hususların uygulanmasına yol açan duyurular açısından konuştum.
- I just want to make a technical announcement before we start voting.
- Oylamaya başlamadan önce teknik bir duyuru yapmak istiyorum.
- Please do not let these announcements be the end of the matter.
- Lütfen meselenin bu duyurularla kapanmasına izin vermeyin.
- I have a number of announcements which I would like to make to the House.
- Meclise yapmak istediğim bazı duyurular var.
- I hope we will hear the announcement of that in 2003.
- Umarım 2003 yılında bunun duyurusunu duyarız.
- I think this is a remarkable announcement to plenary by so big a group.
- Bu kadar büyük bir grup tarafından genel kurula yapılan bu duyurunun dikkate değer olduğunu düşünüyorum.
- There has been an announcement about withdrawal from the space weapons treaty.
- Uzay silahları anlaşmasından çekilme konusunda bir duyuru yapıldı.
- The announcement last week was bad enough.
- Geçen hafta yapılan duyuru yeterince kötüydü.
- The amendments proposed reflect the announcement by Eurostat on 15 October.
- Önerilen değişiklikler Eurostat tarafından 15 Ekim'de yapılan duyuruyu yansıtmaktadır.
- I would like to speak on behalf of the Socialist Group on the announcement you have just made.
- Sosyalist Grup adına az önce yapmış olduğunuz duyuru hakkında konuşmak istiyorum.
- We've got a little announcement to make.
- Yapmamız gereken küçük bir duyuru var.
- I have an important announcement to make.
- Yapmam gereken önemli bir duyuru var.
- We will post the announcement in all the staff lounges.
- Duyuruyu tüm personel salonlarına asacağız.
- I have a little announcement to make.
- Yapacak küçük bir duyurum var.
- I've got a couple of announcements to make.
- Yapmam gereken birkaç duyuru var.
- I have an important announcement.
- Önemli bir duyurum var.
- Tom was disconcerted by the announcement.
- Tom duyurudan rahatsız oldu.
- We've got a little announcement to make.
- Yapacak küçük bir duyurumuz var.
- I have a very sad announcement to make.
- Yapmam gereken çok üzücü bir duyuru var.
- What was the big announcement?
- Büyük duyuru neydi?
- What did the announcement just say?
- Duyuruda ne deniyordu?
- An announcement is expected soon.
- Yakında bir duyuru bekleniyor.
- The announcement is very deceiving.
- Duyuru çok aldatıcı.
- Who's going to make the announcement?
- Duyuruyu kim yapacak?
- Tom listened to the announcement.
- Tom duyuruyu dinledi.
- I have an announcement to make.
- Yapmam gereken bir duyuru var.
- I have a big announcement to make.
- Yapmam gereken büyük bir duyuru var.
- We'll make our announcement on Thursday.
- Perşembe günü duyurumuzu yapacağız.
- I have an announcement.
- Duyurum var.
- I have an exciting announcement.
- Heyecan verici bir duyurum var.
- We'll make our announcement on Thursday.
- Biz perşembe günü duyurumuzu yapacağız.
- I have a little announcement to make.
- Küçük bir duyuru yapacağım.
- I couldn't understand the announcement that was just made.
- Az önce yapılan duyuruyu anlayamadım.
- Here's an important announcement.
- İşte önemli bir duyuru.
- The announcement was made Monday.
- Duyuru pazartesi günü yapıldı.
- I have an exciting announcement.
- Benim heyecan verici bir duyurum var.
- No major announcements are expected.
- Büyük bir duyuru beklenmiyor.
- Tom was disconcerted by the announcement.
- Tom duyurudan telaşlandı.
- Tom made the announcement Monday.
- Tom duyuruyu pazartesi yaptı.
- Tom said he wasn't going to make any announcements.
- Tom herhangi bir duyuru yapmayacağını söyledi.
- We should have paid attention to the announcement.
- Duyuruya kulak vermeliydik.
- I have an announcement.
- Bir duyurum var.
Show More (43)
|
| 2 |
announcement |
anons |
n. |
|
- Usually before a concert there is an announcement asking the audience to either turn off their phones or switch them to manner mode.
- Genellikle bir konserden önce dinleyicilerden telefonlarını kapatmalarını ya da sessiz moduna almalarını isteyen bir anons yapılır.
- Did you hear the announcement?
- Anonsu duydun mu?
- Tom listened to the announcement.
- Tom anonsu dinledi.
- We should have paid attention to the announcement.
- Anonsa dikkat etmeliydik.
- Did you hear the announcement?
- Anonsu duydunuz mu?
Show More (2)
|
| 3 |
announcement |
ilan etme |
n. |
|
- The press was waiting for the announcement of the budget.
- Basın bütçenin ilan edilmesini bekliyordu.
- May I point out that the announcement of partial operational readiness in Laeken is not simply of theoretical value.
- Laeken'de kısmi operasyonel hazırlığın ilan edilmesinin sadece teorik bir değer taşımadığını belirtmek isterim.
Show More (-1)
|
| 4 |
announcement |
reklam |
n. |
|
- The store gave an announcement in the Sunday paper.
- Mağaza Pazar gazetesinde bir reklam yaptı.
Show More (-2)
|
| 5 |
announcement |
ilan |
n. |
|
- He put an announcement in the newspaper.
- Gazeteye bir ilan verdi.
Show More (-2)
|
