|
- Yet we do not dare say as much in our report.
- Yine de raporumuzda bu kadarını söylemeye cesaret edemiyoruz.
- Low-tar cigarettes cause just as much damage as normal cigarettes.
- Düşük katranlı sigaralar da en az normal sigaralar kadar zarar verir.
- The Catalan Autonomous Communities, meanwhile, do not have as much.
- Katalan Özerk Toplulukları ise bu kadarına sahip değildir.
- Without the EU's efforts, I do not think the Summit would have made as much progress.
- AB'nin çabaları olmasaydı Zirve'de bu kadar ilerleme kaydedileceğini sanmıyorum.
- The Union's economic and social policy is just as much to blame for that as its regional policy.
- Bunda Birliğin ekonomik ve sosyal politikası kadar bölgesel politikası da suçludur.
- People with physical and sensory disabilities are just as much a part of our society as able-bodied people.
- Fiziksel ve duyusal engelli insanlar da engelsiz insanlar kadar toplumumuzun bir parçasıdır.
- I would like to stress that this is as much a question of city and urban areas as of other areas.
- Bunun diğer alanlar kadar şehir ve kentsel alanlarla ilgili bir mesele olduğunu vurgulamak isterim.
- The Cypriot Turks have as much right to self-determination as the Cypriot Greeks.
- Kıbrıslı Rumlar kadar Kıbrıslı Türklerin de kendi kaderlerini tayin etme hakkı vardır.
- Their language deserves as much attention and support as do spoken minority languages.
- İşaret dilleri, konuşulan azınlık dilleri kadar ilgi ve desteği hak etmektedir.
- This is as much a disappointment to me as it is to you.
- Bu sizin için olduğu kadar benim için de bir hayal kırıklığıdır.
- Thirdly, for the first time, as much importance was attached to implementation as to the new subjects introduced.
- Üçüncü olarak, ilk kez uygulamaya, ortaya konan yeni konular kadar önem verildi.
- This sort of mindless gobbledegook means as much to the ordinary citizen of Europe as a text in ancient Sanskrit.
- Bu tür akılsızca bir laf kalabalığı, sıradan bir Avrupa vatandaşı için eski Sanskritçe bir metin kadar anlam ifade eder.
- We need just as much information on SMEs as we do on large companies.
- KOBİ'ler hakkında da en az büyük şirketler hakkında olduğu kadar bilgiye ihtiyacımız var.
- For this reason consumer protection matters at least as much.
- Bu nedenle tüketicinin korunması da en az o kadar önemlidir.
- This is as much our fault as it is Africa's.
- Bu Afrika'nın olduğu kadar bizim de hatamız.
- It is as much an American plan as a European one.
- Bu bir Avrupa planı olduğu kadar bir Amerikan planıdır.
- We must offer as much cooperation as we can manage in the foreseeable future.
- Öngörülebilir gelecekte yapabileceğimiz kadar işbirliği teklif etmeliyiz.
- Never before have governments and industry regulations had as much impact on the way companies do business.
- Hükümetler ve sektörel düzenlemelerin şirketlerin iş yapma şekilleri üzerinde daha önce hiç bu kadar etkisi olmamıştı.
- Eating behaviors can have as much effect on health as our diet.
- Yeme davranışlarının sağlık üzerinde beslenmemiz kadar etkisi olabilir.
- A cause must have at least as much reality as an effect.
- Bir neden en az bir sonuç kadar gerçekliğe sahip olmalıdır.
- A cause must have at least as much reality as an effect.
- Nedenin de en az sonuç kadar gerçekliği olmalıdır.
- A cause must have at least as much reality as an effect.
- Bir nedenin en az sonuç kadar gerçekliğe sahip olması gerekir.
- Never before have governments and industry regulations had as much impact on the way companies do business.
- Hükümetler ve sektör düzenlemeleri, şirketlerin iş yapma biçimleri üzerinde daha önce hiç bu kadar etkili olmamıştı.
- Eating behaviors can have as much effect on health as our diet.
- Yeme davranışları, sağlığımız üzerinde en az beslenmemiz kadar etkili olabilir.
- Never before have governments and industry regulations had as much impact on the way companies do business.
- Hükümetlerin ve sektör düzenlemelerinin şirketlerin iş yapma biçimi üzerinde daha önce hiç bu kadar etkisi olmamıştı.
- Eating behaviors can have as much effect on health as our diet.
- Beslenme davranışları da sağlık üzerinde beslenmemiz kadar etkili olabilir.
- They don't eat as much rice in Japan as they used to.
- Japonya'da eskisi kadar pirinç yemiyorlar.
- Trang's party was as much fun as a funeral wake.
- Trang'ın partisi bir cenaze töreni kadar eğlenceliydi.
- I don't charge children as much for piano lessons as I charge adults.
- Piyano dersleri için çocuklardan yetişkinlerden aldığım kadar ücret almıyorum.
- I want to get as much information as possible.
- Mümkün olduğu kadar fazla bilgi almak istiyorum.
- They don't eat as much rice in Japan as they used to.
- Japonya'da eskiden yedikleri kadar çok pirinç yemiyorlar.
- I have three times as much money as you.
- Senin üç katın kadar param var.
- I've never met anyone who knows as much about Australian history as Tom does.
- Avustralyalı tarihi hakkında Tom'un bildiği kadar çok bilen biriyle asla tanışmadım.
- Mary doesn't wear as much makeup as Alice does.
- Mary, Alice kadar makyaj yapmıyor.
- We have to get as much information as possible.
- Mümkün olduğu kadar çok bilgi almalıyız.
- Do you still drink as much beer as you used to?
- Hâlâ eskisi kadar çok bira içiyor musun?
- The doctor told Tom to stay in bed and get as much rest as he could.
- Doktor Tom'a yatakta kalmasını ve mümkün olduğu kadar çok dinlenmesini söyledi.
- I don't watch as much TV as you do.
- Ben senin kadar televizyon izlemiyorum.
- I don't have as much money as you think I do.
- Sandığınız kadar çok param yok.
- Last year, I couldn't spend as much time with my children as I wanted to.
- Geçen yıl çocuklarımla istediğim kadar vakit geçiremedim.
- I have as much time as you do.
- Benim de senin kadar zamanım var.
- Tom only earns half as much money as Mary does.
- Tom sadece Mary'nin kazandığının yarısı kadar çok para kazanır.
- I don't think Tom has as much free time as I do.
- Tom'un benim kadar boş zamanı olduğunu sanmıyorum.
- I'll give Tom as much time as he needs.
- Tom'a istediği kadar zaman vereceğim.
- Tom has as much right to be here as Mary does.
- Tom'un da Mary kadar burada olmaya hakkı var.
- I don't have as much experience as you.
- Senin kadar tecrübem yok.
- Take as much or as little as you'd like.
- Ne kadar istersen alabilirsin.
- I don't have as much free time as I used to.
- Eskisi kadar boş zamanım yok.
- Tom couldn't borrow as much money as he needed.
- Tom ihtiyacı olduğu kadar borç para alamadı.
- I don't have as much money as I used to have.
- Eskisi kadar param yok.
- She doesn't have as much patience as you do.
- Senin sahip olduğun kadar çok sabra sahip değil.
- Mary doesn't wear as much makeup as Alice.
- Mary, Alice kadar makyaj yapmıyor.
- I don't think Tom has as much money as Mary does.
- Tom'un Mary'ninki kadar çok parası olduğunu sanmıyorum.
- Lend him as much money as he needs.
- Ona ihtiyacı olduğu kadar borç ver.
- Tom said he didn't have as much free time as Mary.
- Tom, Mary kadar boş vakti olmadığını söyledi.
- I'm not as much of a loner as I used to be.
- Eskisi kadar yalnız biri değilim.
- Tom doesn't make as much money as he says he does.
- Tom söylediği kadar çok para kazanmıyor.
- Tom doesn't make as much money as he says he does.
- Tom kazandığını söylediği kadar çok para kazanmıyor.
- Tom didn't have to spend as much money as he did.
- Tom'un bu kadar çok para harcamasına gerek yoktu.
- Tom doesn't have as much energy as he used to.
- Tom'un eskisi kadar enerjisi yok.
- I wonder if Tom is having as much fun as Mary.
- Tom'un Mary kadar çok eğlenip eğlenmediğini merak ediyorum.
- Few things give us as much pleasure as music.
- Çok az şey bize müzik kadar zevk verir.
- Tom couldn't borrow as much money as he needed.
- Tom, ihtiyacı olduğu kadar çok parayı ödünç alamadı.
- I don't have as much free time as I used to.
- Benim eskisi kadar çok boş zamanım yok.
- Last year, I couldn't spend as much time with my children as I wanted to.
- Geçen yıl, çocuklarımla istediğim kadar çok zaman geçiremedim.
- Not everyone has as much money as you.
- Herkesin senin kadar parası yok.
- I wish I had as much money as you.
- Keşke seninki kadar çok param olsaydı.
- I don't have as much money as I used to have.
- Benim eskisi kadar çok param yok.
- I'll give you as much time as you need.
- Sana istediğin kadar zaman vereceğim.
- Tom doesn't drink as much coffee nowadays as he used to.
- Tom bugünlerde eskiden olduğu kadar kahve içmiyor.
- I don't make as much money as I'd like to.
- İstediğim kadar para kazanamıyorum.
- You can have as much time as you need.
- İstediğiniz kadar zaman ayırabilirsiniz.
- Tom didn't want to spend as much money as he did.
- Tom onun kadar çok para harcamak istemedi.
- She ate just as much meat as her father.
- Babası kadar fazla et yiyordu.
- I wish I had as much energy as Tom.
- Keşke Tom kadar enerjim olsaydı.
- It's as much an art as it is a science.
- Bu bir bilim olduğu kadar bir sanattır da.
- She earns half as much money as her husband.
- Kocasının yarısı kadar para kazanıyor.
- Tom doesn't have as much free time as I do.
- Tom'un benim kadar boş zamanı yok.
- She doesn't have as much patience as you do.
- Senin kadar sabırlı değil.
- I don't charge children as much for piano lessons as I charge adults.
- Çocuklara verdiğim piyano derslerinden yetişkinlerden aldığım kadar para almıyorum.
- I haven't lost as much weight as you think I have.
- Düşündüğün kadar kilo vermedim.
- I gave him as much food as he wanted.
- Ona istediği kadar yemek verdim.
- Bungee jumping isn't as much fun as it looks.
- Bungee jumping göründüğü kadar eğlenceli değil.
- Hunting wasn't as much fun as I thought it would be.
- Avlanmak düşündüğüm kadar eğlenceli değildi.
- Tom didn't want to spend as much money as he did.
- Tom eskisi kadar çok para harcamak istemiyordu.
- I don't know as much about this as you do.
- Bunun hakkında senin kadar çok bilmiyorum.
- I don't think Tom has as much money as Mary does.
- Tom'un Mary kadar parası olduğunu sanmıyorum.
- School isn't going to be as much fun without Tom.
- Tom olmadan okul o kadar eğlenceli olmayacak.
- I want to get as much information as I can.
- Elimden geldiği kadar çok bilgi almak istiyorum.
- Hunting wasn't as much fun as I thought it would be.
- Avcılık olacağını düşündüğüm kadar çok eğlenceli değildi.
- Tom wasn't able to eat as much he wanted to.
- Tom istediği kadar çok yemek yiyemedi.
- Lend me as much money you can.
- Bana verebildiğin kadar çok para ödünç ver.
- Old Mr Smith is saving as much money as he can.
- Yaşlı Bay Smith yapabildiği kadar çok para tasarrufu yapıyor.
- She spends as much money as she earns.
- Kazandığı kadar para harcıyor.
- Doing that wasn't as much fun as I thought it would be.
- Bunu yapmak düşündüğüm kadar eğlenceli değildi.
- Tom doesn't have as much free time as he used to.
- Tom'un eskisi kadar boş zamanı yok.
- I don't have as much free time as you do.
- Senin kadar boş zamanım yok.
- When I was younger I thought that ice cream vendors could eat as much ice cream as they wanted for free.
- Ben gençken dondurma satıcılarının istedikleri kadar dondurmayı bedava yiyebileceklerini düşünürdüm.
- All you had to do was ask and I would have lent you as much money as you needed.
- Tek yapman gereken istemekti, ben de sana ihtiyacın kadar borç verirdim.
- I don't eat as much meat as I used to.
- Eskisi kadar et yemiyorum.
- I don't make as much money as I'd like to.
- İstediğim kadar çok para kazanmıyorum.
- I don't have as much money as you think.
- Düşündüğün kadar çok param yok.
- I'm not as much of a loner as I used to be.
- Ben eskiden olduğum kadar çok yalnız değilim.
- I don't drink as much coffee as I used to.
- Eskiden içtiğim kadar kahve içmiyorum.
- Lend me as much money you can.
- Bana verebileceğin kadar borç ver.
- Tom currently doesn't make as much money as he used to.
- Tom şu anda eskisi kadar çok para kazanmıyor.
- You probably don't have as much money as I do.
- Muhtemelen benim kadar paran da yoktur.
- Tom said he didn't have as much free time as Mary.
- Tom Mar'ninki kadar çok boş zamanı olmadığını söyledi.
- Not everyone has as much money as you do.
- Herkesin senin kadar parası yok.
- I don't have as much money as Tom does.
- Tom'un sahip olduğu kadar param yok.
- I will lend you as much money as you want.
- Sana istediğin kadar borç verebilirim.
- I don't watch as much TV as I used to.
- Eskiden olduğu kadar televizyon izlemiyorum.
- I'll give you as much time as you want.
- Sana istediğin kadar zaman vereceğim.
- When I was younger I thought that ice cream vendors could eat as much ice cream as they wanted for free.
- Gençken dondurma satıcılarının istedikleri kadar dondurma yiyebileceklerini düşünüyordum.
- Tom doesn't have as much free time as he used to.
- Tom'un eskisi kadar çok boş zamanı yok.
- Few things give us as much pleasure as music.
- Birkaç şey bize müzik kadar çok zevk verir.
- We don't have as much money as we thought.
- Düşündüğümüz kadar paramız yok.
- I'll give you as much money as you want.
- Sana istediğin kadar para vereceğim.
- I wish I had as much money as you.
- Keşke senin kadar param olsaydı.
- I don't get as much exercise as I should.
- Yapmam gerektiği kadar egzersiz yapmıyorum.
- I'll give Tom as much time as he wants.
- Tom'a istediği kadar zaman vereceğim.
- I'm sure Tom will loan you as much money as you need.
- Eminim Tom sana istediğin kadar borç para verecektir.
- I didn't do that as much last week as I usually do.
- Geçen hafta bunu genelde yaptığım kadar çok yapmadım.
- You probably don't have as much money as I do.
- Muhtemelen benim kadar paran yok.
- You probably don't have as much time as I do.
- Muhtemelen benim kadar zamanın yok.
- You probably don't have as much time as I do.
- Muhtemelen benim sahip olduğum kadar zamanın yok.
- I'll give Tom as much time as he needs.
- Tom'a ihtiyacı olduğu kadar çok zaman vereceğim.
- We don't have as much money as we thought.
- Düşündüğümüz kadar çok paramız yok.
- I can't lift as much weight as I used to.
- Eskisi kadar ağırlık kaldıramıyorum.
- I wonder if Tom is having as much fun as Mary.
- Acaba Tom da Mary kadar eğleniyor mu?
- Do you still drink as much beer as you used to?
- Hâlâ eskisi kadar çok bira içiyor musun ?
- I may not have as much time as I thought.
- Düşündüğüm kadar zamanım olmayabilir.
- I spent three times as much money as you spent.
- Ben senin harcadığının üç katı kadar çok para harcadım.
- I don't drink as much coffee as I used to.
- Eskiden olduğu kadar çok kahve içmiyorum.
- I don't watch as much TV as I used to.
- Eskisi kadar televizyon izlemiyorum.
- Tom doesn't drink as much coffee nowadays as he used to.
- Tom bugünlerde eskisi kadar kahve içmiyor.
- I don't make as much money as you think I do.
- Kazandığımı düşündüğün kadar çok para kazanmıyorum.
- Tom wasn't able to eat as much he wanted to.
- Tom istediği kadar yiyemiyordu.
- Tom doesn't get as much sleep as he should.
- Tom gerektiği kadar uyuyamıyor.
- I wish I had as much money as Tom.
- Keşke Tom kadar param olsaydı.
- I don't have as much money as Tom does.
- Tom'unki kadar param yok.
- I'll lend you as much money as you need.
- Sana istediğin kadar borç veririm.
- I don't watch as much TV as Tom does.
- Tom kadar televizyon izlemiyorum.
- I've never met anyone who knows as much about Australian history as Tom does.
- Avustralya tarihini Tom kadar bilen birine hiç rastlamadım.
- I'll give you as much money as you need.
- Sana istediğin kadar para veririm.
- I don't make as much money as you think I do.
- Sandığınız kadar çok para kazanmıyorum.
- Tom didn't need to spend as much money as he did.
- Tom'un o kadar çok para harcamasına gerek yoktu.
- Tom doesn't know as much about this as I do.
- Tom bu konuda benim kadar bilgili değil.
- Bungee jumping isn't as much fun as it looks.
- Bungee jumping göründüğü kadar çok eğlenceli değil.
- Tom only earns half as much money as Mary does.
- Tom, Mary'nin sadece yarısı kadar para kazanıyor.
Show More (147)
|