The sample sentences have been compiled from various sources and although they have been proofread, there may be some omissions. The sentences do not necessarily reflect the ideology and opinions of Tureng.com. Please let us know about sentences with political, social and sensitive content that offend you.
|
Inglés |
Turco |
|
| 1 |
be interested in |
ilgilenmek |
v. |
|
- Sami is interested in Layla.
- Sami Layla'yla ilgileniyor.
- She is interested in jazz.
- Cazla ilgileniyor.
- I thought Tom was interested in golf.
- Tom'un golfle ilgilendiğini sanıyordum.
- Tom didn't know that Mary was interested in classical music.
- Tom, Mary'nin klasik müzikle ilgilendiğini bilmiyordu.
- Tom didn't know that Mary was interested in classical music.
- Tom Mary'nin klasik müzikle ilgilendiğini bilmiyordu.
- Tom is the only other guy who said he was interested in doing that.
- Tom bunu yapmakla ilgilendiğini söyleyen tek kişi.
- Tom is the only other guy who said he was interested in doing that.
- Bunu yapmakla ilgilendiğini söyleyen tek kişi Tom'du.
- She is interested in learning new ideas.
- Yeni fikirler öğrenmekle ilgileniyor.
- She is interested in Mathematics.
- O, matematikle ilgileniyor.
- Tom said he was interested in sports.
- Tom sporla ilgilendiğini söyledi.
- Tom is one of the guys that Mary is interested in.
- Tom Mary'nin ilgilendiği adamlardan biridir.
- Tom said that he was interested in doing that.
- Tom, bunu yapmakla ilgilendiğini söyledi.
- Tom is one of the guys that Mary is interested in.
- Tom, Mary'nin ilgilendiği adamlardan biri.
- Tom said that Mary was interested in doing that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmakla ilgilendiğini söyledi.
- Tom told Mary he was interested in art.
- Tom Mary'ye sanatla ilgilendiğini söyledi.
- Tom is probably going to be interested in doing that.
- Tom muhtemelen bunu yapmakla ilgilenecektir.
- Tom will probably still be interested in doing that.
- Tom muhtemelen hala bunu yapmakla ilgilenecektir.
- Tom said he was interested in sports.
- Tom sporla ilgilendiğini söylemişti.
- She is interested in Mathematics.
- Matematikle ilgileniyor.
- Tom is the guy that Mary is interested in.
- Tom Mary'nin ilgilendiği adamdır.
- Tom is the guy that Mary is interested in.
- Tom, Mary'nin ilgilendiği adam.
- Why should I be interested in what you're doing?
- Yaptığın şeyle neden ilgileneyim ki?
- Tom said that he was interested in doing that.
- Tom bunu yapmakla ilgilendiğini söyledi.
- I would be interested in that.
- Bununla ilgilenirdim.
- I think you'd be interested in this.
- Bence bununla ilgilenirsin.
- Tom seemed to be interested in doing that.
- Tom bunu yapmakla ilgileniyor gibi görünüyordu.
- Tom seemed to be interested in doing that.
- Tom bunu yapmakla ilgileniyor gibiydi.
- Tom seemed to be interested in you.
- Tom seninle ilgileniyor gibi görünüyordu.
- Tom seemed to be interested in you.
- Tom seninle ilgileniyor gibiydi.
- Tom found it hard to pretend to be interested in doing that.
- Tom bunu yapmakla ilgileniyormuş gibi davranmakta zorlandı.
- She is interested in music.
- O, müzikle ilgileniyor.
- She is interested in music.
- Müzikle ilgileniyor.
- The novelist is interested in human beings.
- Romancı insanlarla ilgileniyor.
- The press is interested in his private life.
- Basın onun özel hayatıyla ilgileniyor.
- Tom is interested in a lot of things.
- Tom bir çok şeyle ilgileniyor.
- Tom is interested in a lot of things.
- Tom pek çok şeyle ilgileniyor.
- Tom is interested in ancient Egyptian history.
- Tom eski Mısır tarihiyle ilgileniyor.
- Tom is interested in animals.
- Tom hayvanlarla ilgileniyor.
- Tom is interested in art.
- Tom sanatla ilgileniyor.
- How do I know if a girl is interested in me?
- Bir kızın benimle ilgilendiğini nasıl anlarım?
- How do I know if a guy is interested in me?
- Bir erkeğin benimle ilgilendiğini nasıl anlarım?
- Tom is interested in Australian history.
- Tom Avustralya tarihiyle ilgileniyor.
- Tom is interested in buying one of your paintings.
- Tom resimlerinden birini almakla ilgileniyor.
- Tom is interested in buying one of your paintings.
- Tom resimlerinizden birini satın almakla ilgileniyor.
- I think it's highly unlikely that Tom would be interested in buying your old MP3 player.
- Bence Tom'un eski MP3 çalarınızı almakla ilgilenmesi pek olası değil.
- It's unlikely that anyone other than Tom would be interested in buying this.
- Tom'dan başka birinin bunu satın almakla ilgilenmesi olası değil.
- Tom knew that Mary was likely to not be interested in doing that.
- Tom Mary'nin onu yapmakla ilgilenmeyeceğini biliyordu.
- Tom told Mary he was interested in buying one of her paintings.
- Tom Mary'ye onun tablolarından birini almakla ilgilendiğini söyledi.
- Tom told Mary he was interested in her.
- Tom Mary'ye onunla ilgilendiğini söyledi.
- Tom told Mary he was interested in her.
- Tom, Mary'ye onunla ilgilendiğini söyledi.
- Tom is interested in chemistry.
- Tom kimyayla ilgileniyor.
- Tom is interested in computers.
- Tom bilgisayarlarla ilgileniyor.
- Tom told me he was interested in doing that.
- Tom bana bunu yapmakla ilgilendiğini söyledi.
- Tom told me he was interested in visiting Australia.
- Tom bana Avustralya'yı ziyaret etmekle ilgilendiğini söyledi.
- Everybody was interested in the story.
- Herkes hikâyeyle ilgileniyordu.
- Fadil was interested in horses.
- Fadıl atlarla ilgileniyordu.
- Tom is interested in basketball.
- Tom basketbolla ilgileniyor.
- Tom knew that Mary was likely to not be interested in doing that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmakla ilgilenmeyeceğini biliyordu.
- In reality, all they are interested in is power.
- Aslında, onların bütün ilgilendiği güçtür.
- Sami was interested in horses.
- Sami atlarla ilgileniyordu.
- Tom said Mary is interested in doing that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmakla ilgilendiğini söyledi.
- Sami was interested in Islam.
- Sami İslam'la ilgileniyordu.
- He was interested in me.
- Benimle ilgileniyordu.
- I don't know if he is interested in me.
- Onun benimle ilgilenip ilgilenmediğini bilmiyorum.
- Tom thinks Mary is interested in John.
- Tom Mary'nin John'la ilgilendiğini düşünüyor.
- Sami was interested in writing a book about Layla's story.
- Sami, Layla'nın hikâyesi hakkında bir kitap yazmakla ilgileniyordu.
- We are interested in others, when they are interested in us.
- Başkaları bizimle ilgilendiğinde biz de onlarla ilgileniriz.
- In reality, all they are interested in is power.
- Gerçekte, ilgilendikleri tek şey güç.
- Your site appeals to people who are interested in cats.
- Siteniz kedilerle ilgilenen insanlara hitap ediyor.
- Tom knew that Mary wasn't likely to be interested in doing that.
- Tom Mary'nin onu yapmakla ilgilenmeyeceğini biliyordu.
- Lots of people are interested in cars, but they're really nothing to me.
- Birçok kişi arabalarla ilgilenir fakat arabalar benim için bir şey ifade etmiyor.
- Many Americans are interested in jazz.
- Birçok Amerikalı cazla ilgilenir.
- A lot of people are interested in camping.
- Pek çok insan kamp yapmakla ilgileniyor.
- Tom knew that Mary wasn't likely to be interested in doing that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmakla ilgilenmeyeceğini biliyordu.
- Tom said he wouldn't be interested in doing that.
- Tom onu yapmakla ilgilenmeyeceğini söyledi.
- Tom said he wouldn't be interested in doing that.
- Tom bunu yapmakla ilgilenmeyeceğini söyledi.
- I think Tom won't be interested in doing that.
- Bence Tom bunu yapmakla ilgilenmeyecek.
- I think Tom won't be interested in doing that.
- Bence Tom bunu yapmakla ilgilenmeyecektir.
- Tom wouldn't be interested in this job.
- Tom bu işle ilgilenmezdi.
- Most of the students are interested in finance more than industry.
- Öğrencilerin çoğu sanayiden çok finansla ilgileniyor.
- Tom didn't seem to be interested in doing that and neither did Mary.
- Tom bunu yapmakla ilgilenmiyor gibiydi, Mary de öyle.
- Sami was interested in the Quran.
- Sami Kuran'la ilgileniyordu.
- Tom was interested in doing that.
- Tom bunu yapmakla ilgileniyordu.
- Tom was interested in music.
- Tom müzikle ilgileniyordu.
- Tom didn't seem to be interested in what I was saying.
- Tom söylediklerimle ilgilenmiyor gibiydi.
- Tom didn't seem to be interested in what was going on.
- Tom neler olup bittiğiyle ilgilenmiyor gibiydi.
- You never seem to be interested in doing that.
- Bunu yapmakla hiç ilgilenmiyor gibisin.
- I am interested in sports.
- Sporla ilgilenirim.
- I suggest we first find out if Tom is interested in the job.
- Önce Tom'un işle ilgilenip ilgilenmediğini öğrenmemizi öneririm.
- I thought you might be interested in this.
- Bununla ilgilenebileceğini düşündüm.
- I am interested in American literature.
- Amerikan edebiyatıyla ilgileniyorum.
- I am interested in Asian history.
- Asya tarihiyle ilgileniyorum.
- I am interested in books.
- Kitaplarla ilgileniyorum.
- I am interested in books.
- Ben kitaplarla ilgileniyorum.
- I am interested in chess these days.
- Bugünlerde satrançla ilgileniyorum.
- I am interested in Chinese religion.
- Çin diniyle ilgileniyorum.
- We are interested in mathematics.
- Matematikle ilgileniyoruz.
- Many Finns are interested in culture.
- Birçok Finli kültürle ilgilenmektedir.
- Tom was interested in that.
- Tom onunla ilgileniyordu.
- Not all children are interested in sci-fi.
- Bütün çocuklar bilim kurguyla ilgilenmez.
- Tom was interested in that.
- Tom bununla ilgileniyordu.
- I tried to sell my old car, but no one was interested in buying it.
- Eski arabamı satmaya çalıştım ama kimse onu satın almakla ilgilenmedi.
- I tried to sell my old car, but nobody was interested in buying it.
- Eski arabamı satmaya çalıştım ama kimse onu satın almakla ilgilenmedi.
- Tom never was interested in sports.
- Tom sporla hiç ilgilenmedi.
- I never was interested in sports.
- Ben hiç sporla ilgilenmedim.
- I never was interested in sports.
- Sporla hiç ilgilenmedim.
- I know someone who may be interested in your project.
- Senin projenle ilgilenebilecek birini tanıyorum.
- Tom is interested in French history.
- Tom Fransız tarihiyle ilgilenir.
- Tom is interested in French literature.
- Tom Fransız edebiyatıyla ilgilenir.
- Tom is interested in French music.
- Tom Fransız müziğiyle ilgilenir.
- Tom is interested in many things.
- Tom birçok şeyle ilgilenir.
- I don't know if he is interested in me.
- Benimle ilgileniyor mu bilmiyorum.
- Tom is interested in doing that.
- Tom bunu yapmakla ilgileniyor.
- You are interested in computers.
- Bilgisayarlarla ilgileniyorsun.
- Tom is interested in fossils.
- Tom fosillerle ilgileniyor.
- Tom is interested in golf.
- Tom golfle ilgileniyor.
- Tom is interested in horses.
- Tom atlarla ilgileniyor.
- Tom is interested in jazz.
- Tom cazla ilgileniyor.
- Tom is interested in knowing what's going to happen.
- Tom ne olacağını bilmekle ilgileniyor.
- I know someone who may be interested in your project.
- Projenizle ilgilenebilecek birini tanıyorum.
- I've always been interested in botany.
- Ben her zaman botanikle ilgilendim.
- Tom might be interested in that.
- Tom onunla ilgilenebilir.
- He is interested in mathematics.
- Matematikle ilgileniyor.
- I've always been interested in science.
- Her zaman bilimle ilgilendim.
- I've been interested in art ever since I was just a kid.
- Çocukluğumdan beri ben sanatla ilgileniyorum.
- I've been interested in art ever since I was just a kid.
- Çocukluğumdan beri sanatla ilgileniyorum.
- Tom is interested in learning French.
- Tom Fransızca öğrenmekle ilgileniyor.
- I've always been interested in botany.
- Her zaman botanikle ilgilenmişimdir.
- No one was interested in what I had to say.
- Kimse söyleyeceklerimle ilgilenmiyordu.
- I am interested in computers.
- Bilgisayarlarla ilgileniyorum.
- I am interested in getting a hat like this.
- Ben, böyle bir şapka almakla ilgileniyorum.
- You never seem to be interested in helping us.
- Bize yardım etmekle hiç ilgilenmiyor gibisin.
- He is interested in music.
- O müzikle ilgileniyor.
- You never seem to be interested in talking about sports.
- Spor hakkında konuşmakla hiç ilgilenmiyor gibisin.
- Nobody was interested in my country then.
- O zamanlar kimse ülkemle ilgilenmiyordu.
- I am interested in listening to music.
- Müzik dinlemekle ilgileniyorum.
- He is interested in music.
- Müzikle ilgileniyor.
- Ania is interested in computers.
- Ania bilgisayarlarla ilgileniyor.
- I am interested in movies.
- Ben filmlerle ilgileniyorum.
- I am interested in palm reading.
- El falıyla ilgileniyorum.
- I told Tom that I was interested in buying one of his paintings.
- Tom'a onun resimlerinden birini almakla ilgilendiğimi söyledim.
- Tom knew that I was interested in doing that.
- Tom, bunu yapmakla ilgilendiğimi biliyordu.
- Tom knew that I was interested in doing that.
- Tom bunu yapmakla ilgilendiğimi biliyordu.
- Tom is interested in many different things.
- Tom birçok farklı şeyle ilgileniyor.
- Tom is interested in many things.
- Tom birçok şeyle ilgileniyor.
- Tom is interested in math.
- Tom matematikle ilgileniyor.
- I didn't think you were interested in doing that.
- Bunu yapmakla ilgilendiğini düşünmemiştim.
- Tom is interested in mathematics.
- Tom matematikle ilgileniyor.
- Jack is interested in painting.
- Jack resimle ilgileniyor.
- I am interested in getting a hat like this.
- Böyle bir şapka almakla ilgileniyorum.
- I am interested in mountain climbing.
- Dağcılıkla ilgileniyorum.
- Tom might be interested in that.
- Tom bununla ilgilenebilir.
- You might be interested in this.
- Bununla ilgilenebilirsin.
- Is there any particular color that you are interested in?
- İlgilendiğiniz belirli bir renk var mı?
- He is interested in mountaineering.
- Dağcılıkla ilgileniyor.
- You might be interested in this.
- Bununla ilgilenebilirsiniz.
- I don't think I'd be interested in buying any of Tom's paintings.
- Tom'un resimlerinden herhangi birini satın almakla ilgileneceğimi sanmıyorum.
- I am interested in running the marathon in Bildersee next year.
- Gelecek yıl Bildersee'deki maratonu koşmakla ilgileniyorum.
- I am interested in sports.
- Sporla ilgileniyorum.
- I am interested in taking pictures.
- Fotoğraf çekmekle ilgileniyorum.
- I am interested in this book.
- Bu kitapla ilgileniyorum.
- I am interested in your past.
- Geçmişinle ilgileniyorum.
- I thought that Tom was interested in doing that.
- Tom'un bunu yapmakla ilgilendiğini sanıyordum.
- I didn't know you were interested in antiques.
- Antikalarla ilgilendiğini bilmiyordum.
- Tom is interested in mountaineering.
- Tom dağcılıkla ilgileniyor.
- Tom is interested in music.
- Tom müzikle ilgileniyor.
- I never realized that you were interested in Japanese art.
- Japon sanatıyla ilgilendiğini hiç fark etmemiştim.
- I know that Tom is interested in doing that.
- Tom'un bunu yapmakla ilgilendiğini biliyorum.
- I never realized you were interested in Japanese art.
- Japon sanatıyla ilgilendiğini hiç fark etmemiştim.
- I didn't think Tom would be interested in doing that.
- Tom'un bunu yapmakla ilgileneceğini sanmıyordum.
- I think you'd be interested in this.
- Bununla ilgileneceğini düşünüyorum.
- I thought Tom would be interested in this.
- Ben Tom'un bununla ilgileneceğini düşündüm.
- I thought Tom would be interested in this.
- Tom'un bununla ilgileneceğini düşünmüştüm.
- I thought you'd be interested in this.
- Bununla ilgileneceğini düşündüm.
- Jack is interested in painting.
- Jack, resimle ilgileniyor.
- Jane is interested in flower arrangement.
- Jane çiçek düzenlemeyle ilgileniyor.
- John is interested in golf.
- John golfle ilgileniyor.
- I thought you'd be interested in this.
- Bununla ilgileneceğini düşünmüştüm.
- Tom is probably going to be interested in doing that.
- Tom muhtemelen bunu yapmakla ilgilenecek.
- I didn't know that Tom was interested in jazz.
- Tom'un cazla ilgilendiğini bilmiyordum.
- Lech is interested in history.
- Lech tarihle ilgileniyor.
- Mary is interested in politics.
- Mary ,politikayla ilgileniyor.
- My brother is interested in English and music.
- Kardeşim İngilizce ve müzikle ilgileniyor.
- My father is interested in ancient history.
- Babam antik tarihle ilgileniyor.
- Piotr is interested in soccer.
- Piotr futbolla ilgileniyor.
- Tom will be interested in doing that.
- Tom bunu yapmakla ilgilenecek.
- I thought that Tom was interested in sports.
- Tom'un sporla ilgilendiğini düşündüm.
- I thought that Tom was interested in sports.
- Tom'un sporla ilgilendiğini sanıyordum.
- Tom is interested in painting.
- Tom resimle ilgileniyor.
- Tom is interested in you.
- Tom seninle ilgileniyor.
- Yoko is interested in collecting stamps.
- Yoko, pul koleksiyonu yapmakla ilgileniyor.
- Nobody is interested in my country.
- Kimse benim ülkemle ilgilenmiyor.
- Nobody is interested in my country.
- Hiç kimse benim ülkemle ilgilenmiyor.
- The student is interested in nothing.
- Öğrenci hiçbir şeyle ilgilenmiyor.
- Mary was the only girl Tom was interested in.
- Mary Tom'un ilgilendiği tek kızdı.
- Mary was the only girl Tom was interested in.
- Mary, Tom'un ilgilendiği tek kızdı.
Show More (193)
|
| 2 |
be interested in |
ile ilgilenmek |
v. |
|
- Tom is interested in French music.
- Tom Fransız müziği ile ilgileniyor.
- Tom is interested in Mary.
- Tom Mary ile ilgileniyor.
- He was interested in the mysteries of the Orient.
- O, Doğunun gizemleri ile ilgileniyordu.
- Tom was interested in Mary.
- Tom Mary ile ilgileniyordu.
- I am interested in Asian history.
- Asya tarihi ile ilgileniyorum.
- Every great writer seems to have been interested in English.
- Her büyük yazar İngilizce ile ilgileniyor gibi görünüyor.
- I am interested in Chinese religion.
- Çin dini ile ilgileniyorum.
- I am interested in Japanese history.
- Japon tarihi ile ilgileniyorum.
- I am interested in the cello and the piano.
- Viyolonsel ve piyano ile ilgileniyorum.
- I am interested in the cello and the piano.
- Çello ve piyano ile ilgileniyorum.
- I am interested in this story.
- Bu hikaye ile ilgileniyorum.
- He seems to be interested in astronomy.
- Astronomi ile ilgileniyor gibi görünüyor.
- Tom definitely seems to be interested in Mary.
- Tom kesinlikle Mary ile ilgileniyor gibi görünüyor.
- Tom seems to be interested in Mary.
- Tom Mary ile ilgileniyor gibi görünüyor.
- Tom wouldn't be interested in Mary.
- Tom, Mary ile ilgilenmezdi.
- I never realized Tom was interested in French.
- Tom'un Fransızca ile ilgilendiğini hiç fark etmemiştim.
- Every great writer seems to have been interested in English.
- Her büyük yazar İngilizce ile ilgilenmiş gibi görünüyor.
- Tom was interested in Mary.
- Tom, Mary ile ilgileniyordu.
- I never realized that you were interested in Japanese art.
- Japon sanatı ile ilgilendiğini hiç fark etmemiştim.
- Tom is interested in ancient Egyptian history.
- Tom eski Mısır tarihi ile ilgileniyor.
- Tom is interested in French history.
- Tom Fransız tarihi ile ilgileniyor.
- Mary is interested in politics.
- Mary, politika ile ilgilenir.
- It seems that he is interested in astronomy.
- Görünüşe göre astronomi ile ilgileniyor.
- Jane is interested in flower arrangement.
- Jane, çiçek aranjmanı ile ilgileniyor.
- John is interested in golf.
- John, golf ile ilgileniyor.
- Magdalena is interested in geography.
- Magdalena coğrafya ile ilgileniyor.
- Sami is interested in Layla.
- Sami, Leyla ile ilgileniyor.
- Tom is interested in Australian history.
- Tom Avustralya tarihi ile ilgileniyor.
- Tom is interested in biology.
- Tom biyoloji ile ilgileniyor.
- Tom is interested in chemistry.
- Tom kimya ile ilgileniyor.
Show More (27)
|
| 3 |
be interested in |
istemek |
v. |
|
- I told Tom that I was interested in buying one of his paintings.
- Tom'a resimlerinden birini satın almak istediğimi söyledim.
- Would you be interested in coming with us?
- Bizimle gelmek ister misin?
- If you are interested in studying English with a native speaker, please contact me.
- Eğer ana dili İngilizce olan biriyle çalışmak istiyorsanız, lütfen benimle iletişime geçin.
- If you are interested in studying English with a native speaker, please contact me.
- Ana dili İngilizce olan biriyle İngilizce öğrenmek istiyorsanız, lütfen benimle iletişime geçin.
- Tom told Mary he was interested in buying one of her paintings.
- Tom Mary'ye onun resimlerinden birini satın almak istediğini söyledi.
- I'm calling to see if you'd be interested in going to Boston with me next week.
- Gelecek hafta benimle Boston'a gelmek ister misin diye sormak için aradım.
- Would you be interested in going to Boston with us?
- Bizimle Boston'a gitmek ister misin?
- I am interested in running the marathon in Bildersee next year.
- Gelecek yıl Bildersee'de maraton koşmak istiyorum.
- Would you be interested in receiving Narcan for free upon discharge?
- Taburcu olduktan sonra ücretsiz Narcan almak ister misiniz?
- Would you be interested in working for me?
- Benim için çalışmak ister misin?
- I think I've found something that you might be interested in seeing.
- Sanırım görmek isteyebileceğin bir şey buldum.
- I figured Tom might be interested in helping.
- Tom'un yardım etmek isteyebileceğini düşündüm.
- I thought you might be interested in knowing.
- Bilmek isteyebileceğinizi düşündüm.
- I thought you might be interested in trying a Japanese meal.
- Bir Japon yemeği denemek isteyebileceğinizi düşündüm.
- There were many boys who were interested in dating Mary.
- Mary ile çıkmak isteyen birçok oğlan vardı.
- Would you be interested in going to Boston with us?
- Bizimle Boston'a gitmek istiyor musun?
- There were many boys who were interested in dating Mary.
- Mary ile çıkmak isteyen birçok erkek vardı.
- Tom told me he was interested in visiting Australia.
- Tom bana Avustralya'yı ziyaret etmek istediğini söyledi.
- I tried to sell my old car, but no one was interested in buying it.
- Eski arabamı satmaya çalıştım ama kimse almak istemedi.
- I tried to sell my old car, but nobody was interested in buying it.
- Eski arabamı satmaya çalıştım ama kimse almak istemedi.
- I was interested in seeing the city.
- Şehri görmek istiyordum.
Show More (18)
|
| 4 |
be interested in |
ilgi duymak |
v. |
|
- My brother is interested in English and music.
- Kardeşim İngilizce ve müziğe ilgi duyuyor.
- She is interested in Korean because of Korean drama.
- Kore dizileri yüzünden Korece'ye ilgi duyuyor.
- Tom is interested in French literature.
- Tom Fransız edebiyatına ilgi duyuyor.
- Your site appeals to people who are interested in cats.
- Siteniz kedilere ilgi duyan insanlara hitap ediyor.
- Many Americans are interested in jazz.
- Pek çok Amerikalı caza ilgi duyuyor.
- I am interested in all religions.
- Tüm dinlere ilgi duyuyorum.
- I am interested in American literature.
- Amerikan edebiyatına ilgi duyuyorum.
- I am interested in computers.
- Bilgisayarlara ilgi duyuyorum.
- I didn't know that Tom was interested in jazz.
- Tom'un caza ilgi duyduğunu bilmiyordum.
- He was interested in her.
- Adam ona ilgi duyuyordu.
- He was interested in the mysteries of the Orient.
- Doğu'nun gizemlerine ilgi duyuyordu.
- Sami was interested in Islam.
- Sami İslam'a ilgi duyuyordu.
- Sami was interested in the Quran.
- Sami Kuran'a ilgi duyuyordu.
- Though only a child, he was interested in reading books on philosophy.
- Henüz bir çocuk olmasına rağmen felsefe kitapları okumaya ilgi duyuyordu.
- Tom thinks Mary is interested in John.
- Tom, Mary'nin John'a ilgi duyduğunu düşünüyor.
- He is interested in mountaineering.
- Dağcılığa ilgi duyuyor.
Show More (13)
|
| 5 |
be interested in |
ilgili olmak |
v. |
|
- He is interested in anything that has to do with religion.
- Din ile ilgili olan her şeyle ilgilenir.
Show More (-2)
|
