|
- They need to be seen as a whole and I believe in fact that this House has always seen things in that light.
- Bir bütün olarak görülmeleri gerekir ve aslında bu Meclisin her zaman olayları bu ışık altında gördüğüne inanıyorum.
- I believe, in those circumstances, we have struck the correct balance.
- Bu koşullar altında doğru dengeyi tutturduğumuza inanıyorum.
- President Bush believes in absolute good and absolute evil.
- Başkan Bush mutlak iyiliğe ve mutlak kötülüğe inanmaktadır.
- Above all, we must believe in Europe's vocation in the Mediterranean.
- Her şeyden önce, Avrupa'nın Akdeniz'deki görevine inanmalıyız.
- This demands a common response and, I believe, in many respects a stronger Community response.
- Bu ortak bir yanıt gerektiriyor ve inanıyorum ki birçok açıdan daha güçlü bir Topluluk yanıtı gerektiriyor.
- We believe in the clear right of refugees to find sanctuary from persecution and other oppression by entering the EU.
- Mültecilerin zulüm ve diğer baskılardan kaçarak AB'ye sığınma hakkına sahip olduklarına inanıyoruz.
- He obviously does not believe in parliamentary democracy.
- Belli ki parlamenter demokrasiye inanmıyor.
- I believe it is extremely important that we who believe in the technology are also honest.
- Teknolojiye inanan bizlerin aynı zamanda dürüst olmamızın son derece önemli olduğuna inanıyorum.
- This is the type of agreement I believe in.
- Bu benim inandığım türden bir anlaşma.
- We actually both believe in a competitive Europe.
- Aslında ikimiz de rekabetçi bir Avrupa'ya inanıyoruz.
- We do not believe in the establishment of a European judicial area.
- Bir Avrupa yargı alanının oluşturulmasına inanmıyoruz.
- If we believe in partnership in development then we should respect their wishes.
- Eğer kalkınmada ortaklığa inanıyorsak, o zaman onların isteklerine saygı göstermeliyiz.
- I, ladies and gentlemen, believe in an integrated and diverse Europe.
- Ben, bayanlar ve baylar, bütünleşmiş ve çeşitlilik içeren bir Avrupa'ya inanıyorum.
- As the rapporteur knows, I believe in information and consultation.
- Raportörün de bildiği gibi bilgilendirme ve istişareye inanıyorum.
- If we believe in the United Nations, we must support it and we must strengthen it.
- Eğer Birleşmiş Milletler'e inanıyorsak, onu desteklemeli ve güçlendirmeliyiz.
- The Commission continues to believe in affordable language and translation regimes.
- Komisyon, uygun fiyatlı dil ve çeviri rejimlerine inanmaya devam etmektedir.
- If we believe in partnership in development then we should respect their wishes.
- Eğer kalkınmada ortaklığa inanıyorsak, onların isteklerine saygı göstermeliyiz.
- This is absolutely out of the question, and anyone who thinks differently believes in fairy tales, in my view.
- Bu kesinlikle söz konusu değildir ve bana göre farklı düşünen herkes peri masallarına inanmaktadır.
- Yes, I certainly believe in the rigorous application of state aid.
- Evet, devlet yardımlarının titizlikle uygulanması gerektiğine kesinlikle inanıyorum.
- We strongly believe in social inclusion.
- Sosyal kapsayıcılığa yürekten inanıyoruz.
- We believe in particular that industry must prove that a substance is non-allergenic.
- Özellikle endüstrinin bir maddenin alerjen olmadığını kanıtlaması gerektiğine inanıyoruz.
- I believe in a level playing field for the various actors and institutions.
- Çeşitli aktörler ve kurumlar için eşit bir oyun alanına inanıyorum.
- I can tell you that we, too, believe in the global approach.
- Bizim de küresel yaklaşıma inandığımızı söyleyebilirim.
- We do not believe in such a system.
- Biz böyle bir sisteme inanmıyoruz.
- But I hope you will understand if we say that we do not believe in giving blank cheques.
- Ancak açık çek verilmesine inanmadığımızı söylediğimizde bizi anlayışla karşılayacağınızı umuyorum.
- Because we do not believe in the need for European harmonisation, perhaps?
- Avrupa uyumunun gerekliliğine inanmadığımız için olabilir mi?
- We must believe in our own ability to bring peace and respect for the law.
- Barış ve hukuka saygı getirebileceğimize inanmalıyız.
- I believe, in fact, that we need more tolerance and more openness, quite simply more liberalism.
- Aslında, daha fazla hoşgörüye ve daha fazla açıklığa, kısaca daha fazla liberalizme ihtiyacımız olduğuna inanıyorum.
- President Bush believes in absolute good and absolute evil.
- Başkan Bush mutlak iyiliğe ve mutlak kötülüğe inanıyor.
- UK Conservatives believe in the principle of works councils.
- UK Muhafazakârları çalışma konseyleri ilkesine inanmaktadır.
- The Commission continues to believe in affordable language and translation regimes.
- Komisyon, uygun fiyatlı dil ve çeviri sistemlerine inanmaya devam etmektedir.
- The freedom to believe in a religion, or not to do so, is guaranteed.
- Bir dine inanma ya da inanmama özgürlüğü garanti altındadır.
- Thirdly, because I believe in the opportunities that temporary work offers workers with specific wishes or problems.
- Üçüncüsü, geçici çalışmanın belirli istekleri veya sorunları olan işçilere sunduğu fırsatlara inandığım için.
- I am sure that everyone in this House believes in equal treatment for all Member States.
- Bu Meclisteki herkesin tüm Üye Devletlere eşit muamele yapılması gerektiğine inandığından eminim.
- I believe, in those circumstances, we have struck the correct balance.
- Bu koşullar altında doğru dengeyi kurduğumuza inanıyorum.
- Yes, I certainly believe in the rigorous application of state aid.
- Evet, ben kesinlikle devlet yardımlarının titizlikle uygulanması gerektiğine inanıyorum.
- Most people say they believe in an open and transparent government.
- Çoğu insan açık ve şeffaf bir hükûmete inandığını söylüyor.
- We believe in the important role of the European Parliament and in transparent, informative relations.
- Avrupa Parlamentosunun önemli rolüne ve şeffaf, bilgilendirici ilişkilere inanıyoruz.
- I believe it is extremely important that we who believe in the technology are also honest.
- Teknolojiye inanan bizlerin aynı zamanda dürüst olmamızın da son derece önemli olduğuna inanıyorum.
- It is believed in the European Union that the need for energy grows at a rate of 1% a year.
- Avrupa Birliği'nde enerji ihtiyacının yılda %1 oranında arttığına inanılmaktadır.
- As liberals, we believe in globalisation, free trade and international solidarity.
- Liberaller olarak küreselleşmeye, serbest ticarete ve uluslararası dayanışmaya inanıyoruz.
- That is the Europe I believe in.
- Benim inandığım Avrupa budur.
- They are doing so because they believe in our common values.
- Bunu yapıyorlar çünkü ortak değerlerimize inanıyorlar.
- We believe in the need for liberalisation, competition and value for money.
- Serbestleşme, rekabet ve paranın karşılığının alınması gerektiğine inanıyoruz.
- I am sure that everyone in this House believes in equal treatment for all Member States.
- Eminim ki bu Meclis'teki herkes tüm Üye Devletlere eşit muamele yapılması gerektiğine inanıyordur.
- I also believe in the benefits of the call for the Commission to create databases.
- Komisyon'un veri tabanları oluşturması çağrısının faydalarına da inanıyorum.
- We have to sit examinations every day and prove that we believe in it.
- Her gün sınavlara girmek ve buna inandığımızı kanıtlamak zorundayız.
- I can tell you that we too believe in the global approach.
- Bizim de küresel yaklaşıma inandığımızı söyleyebilirim.
- Reality doesn't go away because you stop believing in it.
- Gerçeklik, sırf sen ona inanmayı bıraktığın için ortadan kalkmaz.
- Reality doesn't go away because you stop believing in it.
- Gerçeklik, siz ona inanmayı bıraktığınız için ortadan kaybolmaz.
- All you needed was to discover that your true power lies in believing in one another.
- İhtiyacınız olan tek şey gerçek gücünüzün birbirinize inanmakta yattığını keşfetmekti.
- Reality doesn't go away just because you stop believing in it.
- Gerçeklik, sırf ona inanmayı bıraktığın için ortadan kalkmaz.
- Reality doesn't go away just because you stop believing in it.
- Gerçeklik, sırf sen ona inanmayı bıraktığın için ortadan kalkmaz.
- Thanks, kid, but I don't believe in ghosts.
- Teşekkürler evlat ama ben hayaletlere inanmıyorum.
- Reality doesn't go away because you stop believing in it.
- Gerçeklik, ona inanmayı bıraktığın için ortadan kalkmaz.
- Thanks, kid, but I don't believe in ghosts.
- Teşekkürler, delikanlı, fakat ben hayaletlere inanmam.
- Thanks, kid, but I don't believe in ghosts.
- Sağ ol evlat, ama ben hayaletlere inanmam.
- Reality doesn't go away just because you stop believing in it.
- Gerçeklik, sırf siz ona inanmayı bıraktığınız için ortadan kaybolmaz.
- Tom doesn't believe in life after death.
- Tom ölümden sonra yaşama inanmıyor.
- I do not believe in socialism.
- Ben sosyalizme inanmıyorum.
- I don't believe in aliens.
- Uzaylılara inanmıyorum.
- Do you believe in the spirit world?
- Ruhlar alemine inanır mısın?
- I believe in Muhammad.
- Muhammed'e inanıyorum.
- Nobody can believe in you more than yourself.
- Kimse sana kendinden daha fazla inanamaz.
- He believed in protecting the United States' wilderness areas.
- O Amerika Birleşik Devletleri'nin vahşi alanlarını korumaya inanıyordu.
- I believe in guardian angels.
- Ben koruyucu meleklere inanıyorum.
- I believe in the Quran.
- Kur'an'a inanıyorum.
- I believe in guardian angels.
- Koruyucu meleklere inanıyorum.
- I don't believe in fate.
- Kadere inanmam.
- Tom doesn't believe in Feng Shui.
- Tom Feng Shui'ye inanmıyor.
- Winston doesn't want to believe in any religion.
- Winston hiçbir dine inanmak istemiyor.
- Do you believe in spirits?
- Ruhlara inanıyor musun?
- People who go to church apparently believe in existence of god.
- Kiliseye giden insanlar görünüşe göre Tanrı'nın varlığına inanıyor.
- And why should I believe in the existence of this study?
- Ve bu çalışmanın varlığına neden inanmalıyım?
- I do not believe in libertarianism.
- Ben özgürlükçülüğe inanmıyorum.
- This is something I believe in.
- Bu inandığım bir şey.
- You don't seem to understand how difficult it is for young people today to believe in something.
- Günümüz gençleri için bir şeye inanmanın ne kadar zor olduğunu anlamıyor gibisiniz.
- I don't believe in coincidence.
- Tesadüfe inanmıyorum.
- Believe in justice!
- Adalete inanın!
- When I was little, I believed in Santa.
- Küçükken Noel Baba'ya inanıyordum.
- Tom doesn't believe in doctors.
- Tom doktorlara inanmıyor.
- You have to believe in something.
- Bir şeye inanmalısın.
- Muslims believe in Abraham, Moses, Jesus, and Muhammad.
- Müslümanlar İbrahim, Musa, İsa ve Muhammed'e inanır.
- Socrates was accused of atheism because he did not believe in Zeus.
- Sokrates, Zeus'a inanmadığı için ateist olmakla suçlandı.
- He doesn't believe in global warming.
- Küresel ısınmaya inanmaz.
- He does not believe in evolution.
- O, evrime inanmaz.
- Sami believed in the values of Islam.
- Sami İslam'ın değerlerine inanıyordu.
- I do not believe in liberalism.
- Ben liberalizme inanmıyorum.
- Do you believe in fairies?
- Perilere inanıyor musunuz?
- Do you believe in reincarnation?
- Reenkarnasyona inanıyor musun?
- Believe in your power and duty!
- Kendi gücüne ve görevine inan!
- Believing in your heart is more important than understanding with your mind.
- Kalbinizle inanmak, aklınızla anlamaktan daha önemlidir.
- I believe in magic.
- Sihre inanıyorum.
- He believed in protecting the United States' wilderness areas.
- Birleşik Devletler'in vahşi doğasını korumaya inanıyordu.
- Do you believe in aliens?
- Uzaylılara inanır mısın?
- Who believes in God?
- Tanrı'ya kim inanır?
- I've always believed in and insisted on this.
- Her zaman buna inandım ve bunda ısrar ettim.
- They believe in themselves.
- Kendilerine inanıyorlar.
- He believed in getting up early in the morning.
- Sabahları erken kalkmak gerektiğine inanırdı.
- There are times when you need to fight for what you believe in.
- İnandığınız şey için savaşmanız gereken zamanlar vardır.
- Feminists believe in the political, social, and economic equality of all genders.
- Feministler bütün cinsiyetlerin siyasi, sosyal ve ekonomik açıdan eşitliğine inanırlar.
- Tom doesn't believe in astrology.
- Tom astrolojiye inanmaz.
- The villagers believed in a life after death.
- Köylüler ölümden sonraki bir hayata inanıyorlar.
- Do you believe in the one holy, catholic, and apostolic Church?
- Tek kutsal, katolik ve apostolik kiliseye inanıyor musunuz?
- I believe in having a good heart and being kind to others.
- İyi bir kalbe sahip olmaya ve diğerlerine karşı nazik olmaya inanıyorum.
- I believe in that.
- Buna inanıyorum.
- I need someone to believe in me.
- Bana inanacak birilerine ihtiyacım var.
- Do you believe in prophecy?
- Kehanete inanır mısınız?
- I do not believe in socialism.
- Sosyalizme inanmıyorum.
- Tom believes in strange things.
- Tom tuhaf şeylere inanır.
- Fadil believes in the God of Islam.
- Fadıl İslam'ın Tanrısına inanıyor.
- I believe in Jesus Christ.
- Ben İsa Mesih'e inanırım.
- We believe in transparency.
- Şeffaflığa inanıyoruz.
- Muslims believe in Abraham, Moses, Jesus, and Muhammad.
- Müslümanlar İbrahim'e, Musa'ya, İsa'ya ve Muhammed'e inanırlar.
- Tom believes in strange things.
- Tom garip şeylere inanır.
- I believe in the God of Islam.
- İslam'ın tanrısına inanıyorum.
- I do not believe in liberalism.
- Liberalizme inanmıyorum.
- I believe in magic.
- Sihre inanırım.
- Tom believes in reincarnation.
- Tom reenkarnasyona inanır.
- I believe in Allah.
- Allah'a inanıyorum.
- He believed in my skills.
- Yeteneklerime inanıyordu.
- I believe in peace.
- Ben barışa inanırım.
- Tom's wife Maria still believes in the Easter bunny.
- Tom'un karısı Maria hâlâ Paskalya tavşanına inanıyor.
- I believe in the power of dreams.
- Hayallerin gücüne inanıyorum.
- I don't believe in curses.
- Lanetlere inanmıyorum.
- It was stupid of you to believe in him.
- Ona inanmakla aptallık ettin.
- I believe in love at first sight.
- İlk görüşte aşka inanırım.
- I believe in Ken.
- Ben, Ken'e inanıyorum.
- Tom believes in Feng Shui.
- Tom Feng Shui'ye inanıyor.
- The lawyer believed in his client's innocence.
- Avukat müvekkilinin masumiyetine inanmaktaydı.
- Tom believes in fairies.
- Tom perilere inanır.
- I believe in that.
- Ben buna inanıyorum.
- I believe in you.
- Size inaniyorum.
- I do not believe in pacifism.
- Pasifizme inanmıyorum.
- I don't believe in group therapy.
- Ben grup terapisine inanmıyorum.
- And today, I still believe in you.
- Ve bugün, hâlâ sana inanıyorum.
- Tom is not religious, nor does he believe in God.
- Tom dindar değil, Tanrı'ya da inanmıyor.
- I believe in Buddha.
- Buda'ya inanıyorum.
- Here, people believe in the Good Book.
- Burada insanlar Kutsal Kitap'a inanır.
- I believe in ghosts.
- Hayaletlere inanırım.
- I believe in my teammates.
- Takım arkadaşlarıma inanıyorum.
- Some people believe in the trio of science, religion, and magic.
- Bazı insanlar bilim, din ve büyü üçlüsüne inanır.
- Tom believes in QAnon.
- Tom, QAnon'a inanıyor.
- Sometimes I believe in fairytales.
- Bazen peri masallarına inanırım.
- The girl still believes in Santa Claus.
- Kız hala Noel Baba'ya inanıyor.
- I don't believe in true love.
- Gerçek aşka inanmıyorum.
- Do you believe in true love?
- Gerçek aşka inanır mısın?
- I believe in this.
- Buna inanıyorum.
- Tom believes in life after birth.
- Tom doğumdan sonra yaşama inanıyor.
- I don't believe in karma.
- Ben karmaya inanmam.
- Tom still believes in Santa Claus.
- Tom hâlâ Noel Baba'ya inanıyor.
- What religion do you believe in?
- Hangi dine inanıyorsun?
- We only believe in those who believe in themselves.
- Biz sadece kendine inananlara inanırız.
- I believed in Tom.
- Ben Tom'a inandım.
- I believe in getting up early.
- Erken kalkmak gerektiğine inanıyorum.
- I don't believe in love.
- Ben aşka inanmam.
- Now, I believe in lunar colonization.
- Ben Ay'da kolonileşmeye inanıyorum.
- I believe in Muhammad.
- Ben Muhammed'e inanıyorum.
- I believe in democracy.
- Demokrasiye inanıyorum.
- Do you believe in vampires?
- Vampirlere inanıyor musun?
- Muslims believe in Jesus as a prophet.
- Müslümanlar İsa'nın peygamber olduğuna inanır.
- Do you believe in ghosts?
- Hayaletlere inanır mısın?
- Do you believe in life after death?
- Ölümden sonra hayata inanıyor musun?
- Some people don't believe in any religion.
- Bazı insanlar hiçbir dine inanmaz.
- I believe in soulmates.
- Ben ruh eşlerine inanırım.
- I don't believe in fairies.
- Perilere inanmıyorum.
- I doubt that Tom has the courage to stand up for what he believes in.
- Tom'un inandığı şeyi savunacak cesareti olduğundan şüpheliyim.
- The lawyer believed in his client's innocence.
- Avukat, müvekkilinin masum olduğuna inanıyordu.
- Communists don't believe in the stock exchange, which is really a big casino.
- Komünistler, aslında büyük bir kumarhane olan borsaya inanmazlar.
- No one believed in his innocence.
- Kimse onun masumiyetine inanmadı.
- I am Muslim and I believe in God and Muhammad, peace be upon him.
- Ben Müslümanım ve Allah'a ve Muhammed'e inanıyorum, selam onun üzerine olsun.
- Tom told Mary that he didn't believe in astrology.
- Tom Mary'ye astrolojiye inanmadığını söyledi.
- We believe in democracy.
- Demokrasiye inanıyoruz.
- I don't believe in luck.
- Şansa inanmam.
- Do you believe in guiding stars?
- Yol gösteren yıldızlara inanır mısın?
- Do you believe in ghosts?
- Hayaletlere inanıyor musunuz?
- Thanks for believing in me.
- Bana inandığın için teşekkürler.
- I don't believe in fate.
- Ben kadere inanmıyorum.
- I do not believe in conservatism.
- Muhafazakarlığa inanmıyorum.
- I believe in you.
- Sana inanıyorum.
- They believe in a life after death.
- Ölümden sonraki yaşama inanıyorlar.
- They believe in a life after death.
- Ölümden sonra hayat olduğuna inanıyorlar.
- Tom believes in the supernatural.
- Tom doğaüstü şeylere inanıyor.
- Do you believe in reincarnation?
- Reenkarnasyona inanır mısın?
- Tom believes in traditional gender roles.
- Tom geleneksel cinsiyet rollerine inanıyor.
- It's hard to know exactly what to believe in.
- Tam olarak neye inanacağını bilmek zor.
- He believes in the supernatural.
- Doğaüstü şeylere inanıyor.
- I don't understand why people believe in ghosts.
- insanların neden hayaletlere inandıklarını anlamıyorum.
- Do you believe in Santa Claus?
- Noel Baba'ya inanıyor musun?
- I don't believe in karma.
- Karmaya inanmam.
- My mother believes in Christianity.
- Annem Hıristiyanlığa inanıyor.
- I don't believe in astrology.
- Astrolojiye inanmıyorum.
- Marie believes in life before death.
- Marie ölümden önceki hayata inanmaktadır.
- Different people believe in different things, but there is only one truth.
- Farklı insanlar farklı şeylere inanır ama tek bir gerçek vardır.
- Do you believe in eternal life?
- Sonsuz hayata inanıyor musun?
- She always believes in me.
- Bana her daim inanır.
- Do you believe in guardian angels?
- Koruyucu meleklere inanıyor musun?
- Do you believe in the Kinsey scale?
- Kinsey ölçeğine inanıyor musunuz?
- Dan believed in Linda's innocence.
- Dan, Linda'nın masumiyetine inanıyordu.
- I believe in fate.
- Ben kadere inanırım.
- Everyone believed in me.
- Herkes bana inandı.
- I don't believe in group therapy.
- Grup terapisine inanmıyorum.
- I believe in Buddha.
- Ben Buda'ya inanıyorum.
- That is why I believe in the Press.
- Bu yüzden basına inanıyorum.
- Do you believe in UFOs?
- UFO'lara inanıyor musun?
- Do you really believe in magic?
- Gerçekten sihre inanıyor musun?
- I don't believe in astrology, but that doesn't mean that I don't read my horoscope.
- Astrolojiye inanmıyorum ama bu burcumu okumadığım anlamına gelmiyor.
- I believe in this.
- Ben buna inanıyorum.
- They must believe in something.
- Bir şeye inanmalılar.
- Tom said he didn't believe in ghosts.
- Tom hayaletlere inanmadığını söyledi.
- I believe in the resurrection.
- Kıyamete inanırım.
- He doesn't believe in global warming.
- Küresel ısınmaya inanmıyor.
- Although astrology has no scientific basis, it's very popular and it seems that many people believe in it.
- Astrolojinin bilimsel bir temeli olmamasına rağmen, çok popüler ve görünen o ki birçok insan buna inanıyor.
- I believe in many different spooky things.
- Birçok farklı ürkütücü şeye inanıyorum.
- I believe in Santa Claus.
- Ben Noel Baba'ya inanırım.
- When I was a child, I believed in Santa Claus.
- Çocukken Noel Baba'ya inanırdım.
- Fadil believed in what the Bible said.
- Fadıl İncil'in söylediklerine inanıyordu.
- Tom doesn't believe in evolution.
- Tom evrime inanmıyor.
- Tom and Mary believed in each other.
- Tom ve Mary birbirlerine inandı.
- Fadil believed in what the Bible said.
- Fadıl, İncil'in söylediğine inandı.
- Do you believe in vampires?
- Vampirlere inanır mısın?
- I don't believe in your religion.
- Senin dinine inanmıyorum.
- Sami started to believe in karma.
- Sami karmaya inanmaya başladı.
- I believe in the power of positive thinking.
- Pozitif düşünmenin gücüne inanıyorum.
- He believes in the supernatural.
- O, doğaüstüne inanır.
- Do you believe in the spirit world?
- Ruhlar dünyasına inanır mısın?
- I believe in the life beyond.
- Ben öteki hayata inanıyorum.
- Nobody believed in my country.
- Kimse ülkeme inanmadı.
- Tom believes in paranormal phenomena.
- Tom paranormal olaylara inanıyor.
- I believe in early rising.
- Erken kalkmaya inanıyorum.
- I believe in this method of teaching.
- Ben bu öğretim yöntemine inanıyorum.
- I thought you didn't believe in ghosts.
- Hayaletlere inanmadığını sanıyordum.
- I need you to believe in me.
- Bana inanmanı istiyorum.
- I strongly believe in respawn after death.
- Öldükten sonra yeniden doğmaya kesinlikle inanıyorum.
- I believe in myself.
- Ben kendime inanıyorum.
- I believe in my husband.
- Kocama inanıyorum.
- Muslims believe in Jesus as a prophet.
- Müslümanlar İsa'nın peygamber olduğuna inanırlar.
- Do you believe in the Evil Eye?
- Nazara inanıyor musunuz?
- I don't believe in ghosts and goblins.
- Ben hayaletlere ve cinlere inanmıyorum.
- He believes in life after death.
- Ölümden sonraki yaşama inanıyor.
- I think that at that time none of us quite believed in the Time Machine.
- Sanırım o zamanlar hiçbirimiz Zaman Makinesi'ne tam olarak inanmıyorduk.
- I don't believe in love.
- Aşka inanmıyorum.
- I believe in Jesus Christ.
- İsa Mesih'e inanıyorum.
- Nobody believes in my country.
- Kimse ülkeme inanmıyor.
- Feminists believe in the political, social, and economic equality of all genders.
- Feministler tüm cinsiyetlerin siyasal, sosyal ve ekonomik eşitliğine inanırlar.
- You worship money because you believe in capitalism.
- Paraya tapıyorsunuz çünkü kapitalizme inanıyorsunuz.
- Sami believed in second chances.
- Sami ikinci şansa inanıyordu.
- Tom believes in reincarnation.
- Tom reenkarnasyona inanıyor.
- Do you believe in the sixth sense?
- Altıncı hisse inanıyor musun?
- Now, I believe in lunar colonization.
- Ay'da kolonileşmeye inanıyorum artık.
- I don't believe in ghosts.
- Hayaletlere inanmam.
- Do you believe in true love?
- Gerçek aşka inanıyor musun?
- Do you believe in such things?
- Böyle şeylere inanır mısın?
- I believe in values, and respect.
- Ben değerlere ve saygıya inanırım.
- Tom's wife Maria still believes in the Easter bunny.
- Tom'un karısı Maria hala Paskalya tavşanına inanıyor.
- I don't believe in demons.
- Şeytanlara inanmam.
- Tom believes in life after birth.
- Tom doğumdan sonraki hayata inanıyor.
- We believe in Buddhism.
- Budizm'e inanıyoruz.
- I don't believe in that.
- Buna inanmıyorum.
- The blind don't believe in love at first sight.
- Körler ilk görüşte aşka inanmazlar.
- That is why I believe in the Press.
- Basına inanmamın nedeni budur.
- Do you believe in such things?
- Böyle şeylere inanır mısınız?
- Some people believe in eternal life after death.
- Bazı insanlar ölümden sonra sonsuz yaşama inanır.
- I believe in your power.
- Ben senin gücüne inanıyorum.
- I believe in Ken.
- Ken'e inanıyorum.
- I believe in you.
- Ben size inanıyorum.
- I believe in the resurrection.
- Ben dirilişe inanıyorum.
- I don't believe in coincidences.
- Tesadüflere inanmam.
- She doesn't believe in an afterlife.
- O ölümden sonraki hayata inanmıyor.
- Do you believe in the Easter Bunny?
- Paskalya Tavşanı'na inanıyor musunuz?
- I don't believe in spirits.
- Ruhlara inanmam.
- It was important to do what I believed in.
- İnandığım şeyi yapmak önemliydi.
- This is something I believe in.
- Bu benim inandığım bir şey.
- Why do people believe in angels?
- İnsanlar neden meleklere inanırlar?
- The villagers believed in a life after death.
- Köylüler ölümden sonra yaşama inanıyorlar.
- Can we believe in that?
- Buna inanabilir miyiz?
- In my childhood, I believed in Santa Claus.
- Çocukluğumda Noel Baba'ya inandım.
- Do you believe in the Easter Bunny?
- Paskalya Tavşanı'na inanıyor musun?
- Nowadays nobody believes in ghosts.
- Bugünlerde kimse hayaletlere inanmıyor.
- You need to believe in something.
- Bir şeye inanman gerek.
- I believe in Santa Claus.
- Noel Baba'ya inanıyorum.
- Everyone believed in you.
- Herkes sana inandı.
- Did you believe in Santa Claus when you were a child?
- Sen bir çocukken Noel Baba'ya inanır mıydın?
- You really believe in ghosts?
- Sen gerçekten hayaletlere inanır mısın?
- I don't believe in turning the other cheek.
- Sana vurana diğer yanağını uzatma felsefesine inanmıyorum.
- I need somebody to believe in me.
- Bana inanacak birilerine ihtiyacım var.
- Tom believed in me, and I am grateful to him.
- Tom bana inandı ve ben ona minnettarım.
- I believe in ghosts.
- Hayaletlere inanıyorum.
- Do you believe in fate?
- Kadere inanır mısın?
- How can I sacrifice myself for something I don't believe in?
- İnanmadığım bir şey için kendimi nasıl feda edebilirim?
- I don't believe in extraterrestrials.
- Ben uzaylılara inanmıyorum.
- Here, people believe in the Good Book.
- Burada insanlar İncil'e inanıyor.
- Believe in your power and duty!
- Gücünüze ve görevinize inanın!
- Tom doesn't believe in ghosts.
- Tom hayaletlere inanmıyor.
- He believed in protecting America's wilderness areas.
- Amerika'nın vahşi doğasını korumaya inanıyordu.
- When I was little, I believed in Santa.
- Küçükken Noel Baba'ya inanırdım.
- Everyone believes in victory, even when this is unlikely.
- Herkes zafere inanır, bu olası olmasa bile.
- I am a feminist because I believe in equal rights for women and men.
- Ben bir feministim çünkü kadınlar ve erkekler için eşit haklara inanıyorum.
- Do you believe in eternal life?
- Ebedi yaşama inanıyor musun?
- Stand up for what you believe in.
- İnandığın şey için ayağa kalk.
- I believe in the God of Islam.
- İslam tanrısına inanıyorum.
- Socrates was accused of atheism because he did not believe in Zeus.
- Sokrat, Zeus'a inanmadığı için ateistlikle suçlanmıştır.
- My friend doesn't believe in ghosts.
- Arkadaşım hayaletlere inanmaz.
- We all believe in something.
- Hepimiz bir şeye inanırız.
- I do not believe in that.
- Buna inanmıyorum.
- Tom doesn't believe in Feng Shui.
- Tom, Feng Shui'ye inanmaz.
- We believe in ourselves.
- Biz kendimize inanıyoruz.
- I am Muslim and I believe in God and Muhammad, peace be upon him.
- Ben Müslümanım ve Tanrı ve Muhammed’e inanıyorum.
- I believe in the resurrection.
- Dirilişe inanıyorum.
- We believe in the existence of God.
- Tanrı'nın varlığına inanıyoruz.
- How old were you when you stopped believing in Santa Claus?
- Noel Baba'ya inanmayı bıraktığında kaç yaşındaydın?
- Tom doesn't believe in astrology.
- Tom astrolojiye inanmıyor.
- No one believed in his innocence.
- Kimse masum olduğuna inanmıyordu.
- I believe in love.
- Aşka inanıyorum.
- Muslims believe in Jesus and Muhammad.
- Müslümanlar İsa ve Muhammed'e inanırlar.
- Muslims believe in Allah.
- Müslümanlar Allah'a inanır.
- I don't believe in fairy tales.
- Peri masallarına inanmam.
- Muslims believe in Jesus and Muhammad.
- Müslümanlar İsa'ya ve Muhammed'e inanır.
- I believe in it.
- Buna inanıyorum.
- I know Tom doesn't believe in fate.
- Tom'un kadere inanmadığını biliyorum.
- You have to believe in something.
- Sen bir şeye inanmak zorundasın.
- I believe in Christianity.
- Ben Hıristiyanlığa inanıyorum.
- I don't believe in coincidences.
- Ben tesadüflere inanmam.
- I believe in democracy.
- Ben demokrasiye inanıyorum.
- Do you believe in Santa Claus?
- Noel Baba'ya inanır mısın?
- Tom believes in chemtrails.
- Tom chemtrails'e inanıyor.
- Nowadays no one believes in ghosts.
- Günümüzde hiç kimse hayaletlere inanmıyor.
- Why do people believe in angels?
- İnsanlar neden meleklere inanır?
- I believe in education.
- Eğitime inanıyorum.
- He believes in Santa Claus.
- Noel Baba'ya inanıyor.
- Sometimes I believe in fairytales.
- Bazen masallara inanırım.
- It is stupid of you to believe in him.
- Ona inanman aptalca.
- I'm a Pisces, which means I believe in astrology.
- Ben balık burcuyum, yani astrolojiye inanırım.
- I believe in the power of dreams.
- Ben hayallerin gücüne inanıyorum.
- I don't believe in banks.
- Bankalara inanmam.
- Although astrology has no scientific basis, it's very popular and it seems that many people believe in it.
- Hiçbir bilimsel temeli olmamasına rağmen, Astroloji çok popülerdir ve pek çok insan ona inanıyor gibi görünüyor.
- You have to believe in something.
- Bir şeye inanmalısınız.
- I still believe in love.
- Ben hâlâ aşka inanıyorum.
- I didn't know you believed in ghosts.
- Hayaletlere inandığını bilmiyordum.
- Do you believe in angels?
- Meleklere inanır mısın?
- I believe in guardian angels.
- Koruyucu meleklere inanırım.
- Sami believes in Allah.
- Sami Allah'a inanıyor.
- They believed in me.
- Bana inandılar.
- I do not believe in pacifism.
- Ben barışseverliğe inanmıyorum.
- I believe in what I do.
- Yaptıklarıma inanıyorum.
- Sami believes in Allah.
- Sami Allah'a inanır.
- Do you believe in magic?
- Sihre inanır mısın?
- Do you believe in soulmates?
- Ruh eşlerine inanıyor musun?
- Can we believe in that?
- Ona inanabilir miyiz?
- I don't believe in angels.
- Meleklere inanmıyorum.
- The thief does not believe in honest people.
- Hırsız, dürüst insanlara inanmaz.
- It is stupid of you to believe in him.
- Ona inanman aptallıktır.
- I still believe in love.
- Hâlâ aşka inanıyorum.
- I don't believe in turning the other cheek.
- Diğer yanağı çevirme olayına inanmıyorum.
- Sometimes I believe in fairytales.
- Bazen ben de peri masallarına inanırım.
- I'll pay the price for what I believe in.
- İnandığım şeylerin bedelini öderim.
- They believe in Marxism and don't believe in religion.
- Marksizme inanıyorlar ve dine inanmıyorlar.
- Fadil believes in the God of Islam.
- Fadıl, İslam'ın tanrısına inanıyor.
- He recommended that I not believe in what he said.
- Onun söylediğine inanmamamı tavsiye etti.
- Do you believe in destiny?
- Kadere inanıyor musun?
- Do you believe in soulmates?
- Ruh eşlerine inanır mısın?
- Everyone believes in victory, even when this is unlikely.
- Herkes, bu olası olmasa bile zafere inanır.
- Muslims believe in Jesus, peace be upon him, as a prophet.
- Müslümanlar İsa'nın peygamber olduğuna inanır.
- My son believes in Father Christmas.
- Benim oğlum Noel Baba'ya inanır.
- I believed in Tom.
- Tom'a inandım.
- Lots of superstitions are still believed in.
- Hâlâ birçok batıl inanca inanılıyor.
- I believe in myself, I really do.
- Kendime inanıyorum, gerçekten yaparım.
- Dad, do you believe in ghosts?
- Baba, hayaletlere inanır mısın?
- Tom believes in life after death.
- Tom ölümden sonraki hayata inanıyor.
- I believe in the power of positive thinking.
- Olumlu düşünmenin gücüne inanıyorum.
- Tom believes in life after birth.
- Tom doğumdan sonra yaşama inanır.
- Do you believe in prophecy?
- Kehanete inanır mısın?
- Tom told Mary that he didn't believe in astrology.
- Tom Mary'ye yıldız falcılığına inanmadığını söyledi.
- I don't believe in ghosts and goblins.
- Hayaletlere ve cinlere inanmam.
- Tom doesn't believe in doctors.
- Tom doktorlara inanmaz.
- Sami believed in second chances.
- Sami ikinci şanslara inanıyordu.
- I believe in friendship at first sight.
- İlk görüşte dostluğa inanıyorum.
- Tom knows we believe in him.
- Tom ona inandığımızı biliyor.
- Tom believed in Mary's innocence.
- Tom, Mary'nin masumiyetine inanıyordu.
- My mother believes in Christianity.
- Annem Hıristiyanlığa inanır.
- I don't believe in coincidence.
- Tesadüflere inanmıyorum.
- He does not believe in evolution.
- Evrime inanmıyor.
- I don't believe in paying for services I don't use.
- Ben kullanmadığım servislere ödeme yapmaya inanmam.
- I believe in exercising regularly.
- Düzenli egzersiz yapmak gerektiğine inanıyorum.
- I do not believe in libertarianism.
- Özgürlükçülüğe inanmıyorum.
- He believes in an afterlife.
- O, ölümden sonraki hayata inanıyor.
- I don't believe in astrology, but that doesn't mean that I don't read my horoscope.
- Ben astrolojiye inanmıyorum ama bu benim burcumu okumamam anlamına gelmez.
- The atheist prayed to a God he didn't believe in.
- Ateist, inanmadığı bir Tanrı'ya dua ediyordu.
- Do you really believe in ghosts?
- Gerçekten hayaletlere inanır mısınız?
- Tom believes in life after death.
- Tom ölümden sonra yaşama inanıyor.
- You've given me nothing to believe in.
- Sen bana inanacak bir şey vermedin.
- Do you believe in a god?
- Bir tanrıya inanıyor musun?
- He believed in the supreme power of the law.
- Hukukun üstün gücüne inanıyordu.
- We believe in Tom.
- Tom'a inanıyoruz.
- Do you really believe in that stuff?
- Gerçekten o şeye inanıyor musun?
- We only believe in those who believe in themselves.
- Biz sadece kendilerine inananlara inanırız.
- I don't believe in fairy tales.
- Ben peri masallarına inanmıyorum.
- My son believes in Father Christmas.
- Oğlum Noel Baba'ya inanıyor.
- She always believes in me.
- O her zaman bana inanır.
- I said I believe in you.
- Sana inandığımı söyledim.
- We all believe in something.
- Hepimiz bir şeye inanıyoruz.
- Sami believes in ghost dogs.
- Sami hayalet köpeklere inanır.
- Everyone believed in you.
- Herkes size inandı.
- Even people who don't believe in the Catholic church venerate the Pope as a symbolic leader.
- Katolik kilisesine inanmayan insanlar bile Papa'ya sembolik bir lider olarak saygı duyuyorlar.
- You don't seem to understand how difficult it is for young people today to believe in something.
- Gençlerin günümüzde bir şeye inanmasının ne kadar zor olduğunu anlamıyor gibisin.
- We believe in you.
- Size inanıyoruz.
- You worship money because you believe in capitalism.
- Kapitalizme inandığın için paraya tapıyorsun.
- I don't believe in alien life.
- Ben uzaylı yaşama inanmam.
- Tom says he doesn't believe in ghosts.
- Tom hayaletlere inanmadığını söylüyor.
- I don't believe in luck.
- Ben şansa inanmam.
- Tom believes in traditional gender roles.
- Tom geleneksel cinsiyet rollerine inanır.
- I don't believe in alien life.
- Uzaylı yaşamına inanmıyorum.
- You need to believe in something.
- Bir şeye inanman gerekiyor.
- Tom believes in a patriarchal society.
- Tom ataerkil bir topluma inanır.
- Marie believes in life before death.
- Marie ölümden önceki hayata inanır.
- Nowadays no one believes in ghosts.
- Bugünlerde kimse hayaletlere inanmıyor.
- He believed in the supreme power of the law.
- Yasaların üstün gücüne inanıyordu.
- I don't believe in them.
- Onlara inanmıyorum.
- Some people believe in eternal life after death.
- Bazı insanlar ölümden sonra ebedi hayata inanıyorlar.
- He believes in an afterlife.
- Ölümden sonraki hayata inanıyor.
- Sami said that he believed in Islam but he never embraced it.
- Sami İslam'a inandığını ama onu asla benimsemediğini söyledi.
- I believe in the immortality of the soul.
- Ruhun ölümsüzlüğüne inanıyorum.
- I believe in your power.
- Gücüne inanıyorum.
- Do you believe in extrasensory perception?
- Duyular dışı algılamaya inanıyor musun?
- I believe in soulmates.
- Ruh eşlerine inanıyorum.
- He believed in my skills.
- O benim yeteneklerime inandı.
- I believe in people.
- İnsanlara inanıyorum.
- Do you believe in evolution?
- Evrime inanıyor musun?
- Do you believe in prophecy?
- Kehanete inanıyor musunuz?
- I don't believe in spirits.
- Ruhlara inanmıyorum.
- No one believed in his innocence.
- Hiç kimse onun suçsuzluğuna inanmadı.
- I said I believe in you.
- Sana inanıyorum dedim.
- Do you believe in guardian angels?
- Koruyucu meleklere inanır mısın?
- Do you believe in aliens?
- Uzaylılara inanıyor musun?
- Do you believe in eternal life after death?
- Ölümden sonra ebedi hayata inanıyor musunuz?
- Everyone believes in their own potential.
- Herkes kendi potansiyeline inanır.
- In my childhood, I believed in Santa Claus.
- Çocukluğumda Noel Baba'ya inanırdım.
- I doubt that Tom has the courage to stand up for what he believes in.
- Tom'un inandığı şeyin arkasında duracak cesareti olduğundan şüpheliyim.
- These days nobody believes in ghosts.
- Bugünlerde kimse hayaletlere inanmıyor.
- I don't believe in devils.
- Cinlere inanmıyorum.
- I believe in peace.
- Barışa inanıyorum.
- Nowadays nobody believes in ghosts.
- Bugünlerde hiç kimse hortlaklara inanmıyor.
- Believing in your heart is more important than understanding with your mind.
- Kalbinden inanmak zihninle anlamaktan daha önemlidir.
- Sami believes in nothing.
- Sami hiçbir şeye inanmıyor.
- I've believed in Kylie Minogue since June 12, 1998.
- 12 Haziran 1998'den beri Kylie Minogue'a inanırım.
- I believe in ghosts.
- Ben hayaletlere inanırım.
- You've given me nothing to believe in.
- Bana inanacak bir şey vermedin.
- I believe in personal choice.
- Kişisel tercihe inanıyorum.
- I need someone to believe in me.
- Bana inanacak birine ihtiyacım var.
- I don't believe in your religion.
- Ben senin dinine inanmıyorum.
- Stand up for what you believe in.
- İnandığınız şey için ayağa kalkın.
- I believe in it.
- Ben ona inanıyorum.
- I believe in the life beyond.
- Öbür dünyaya inanıyorum.
- He believed in the truth.
- O, gerçeğe inanıyordu.
- He believed in the truth.
- Gerçeğe inanıyordu.
- Do you believe in the power of love?
- Aşkın gücüne inanıyor musun?
- I am a feminist because I believe in equal rights for women and men.
- Ben feministim çünkü kadınlar ve erkekler için eşit haklara inanıyorum.
- I believe in that.
- Ben ona inanıyorum.
- Tom believes in the existence of God.
- Tom Tanrı'nın varlığına inanıyor.
- Even gods die when no one believes in them any longer.
- Tanrılar bile artık kimse onlara inanmadığında ölürler.
- Do you believe in any religion?
- Herhangi bir dine inanıyor musun?
- Do you believe in destiny?
- Kadere inanır mısın?
- Some people don't believe in any religion.
- Bazı insanlar herhangi bir dine inanmıyor.
- Tom believes in QAnon.
- Tom QAnon'a inanıyor.
- I believe in personal choice.
- Kişisel seçimlere inanırım.
- They believe in themselves.
- Onlar kendilerine inanıyorlar.
- He recommended that I not believe in what he said.
- Söylediklerine inanmamamı tavsiye etti.
- Do you believe in monogamy?
- Tek eşliliğe inanıyor musunuz?
- Do you believe in a higher power?
- Yüce bir güce inanıyor musun?
- Some people believe in the trio of science, religion, and magic.
- Bazı insanlar, bilim, din ve sihir üçlüsüne inanırlar.
- We really believe in what we're doing.
- Yaptığımız şeye yürekten inanıyoruz.
- Nobody believes in my country.
- Hiç kimse benim ülkeme inanmıyor.
- Winston doesn't want to believe in any religion.
- Winston herhangi bir dine inanmak istemiyor.
- I don't believe in paying for services I don't use.
- Kullanmadığım hizmetler için ödeme yapmaya inanmıyorum.
- I do not believe in conservatism.
- Ben muhafazakarlığa inanmıyorum.
- His parents believed in his approval.
- Ailesi onun onayına inanıyordu.
- I believe in friendship.
- Ben dostluğa inanıyorum.
- I believe in the resurrection.
- Ölümden sonra dirilişe inanırım.
- I believe in people.
- Ben insanlara inanırım.
- It was stupid of you to believe in him.
- Ona inanman aptalcaydı.
- He believes in Santa Claus.
- O, Noel Baba'ya inanıyor.
- I don't believe in demons.
- Şeytanlara inanmıyorum.
- My son still believes in Santa Claus.
- Oğlum hala Noel Baba'ya inanıyor.
- Because he believes in the importance of people's own dignity, he advocates suicide.
- İnsanların kendi haysiyetlerinin önemine inandığı için intiharı savunuyor.
- Tom believes in the ancient Greek gods.
- Tom eski Yunan tanrılarına inanıyor.
- I believe in you.
- Ben sana inanıyorum.
- I believe in fate.
- Ben kadere inanıyorum.
- I believe in the immortality of the soul.
- Ruhun ölümsüzlüğüne inanırım.
- I believe in this method of teaching.
- Bu öğretim yöntemine inanıyorum.
- I believed in myself.
- Ben kendime inandım.
- He believed in getting up early in the morning.
- Sabah erken kalkmaya inanıyordu.
- Do you believe in the one holy, catholic, and apostolic Church?
- Tek kutsal, katolik ve havarisel kiliseye inanıyor musun?
- I don't understand why people believe in ghosts.
- İnsanların hayaletlere neden inandığını anlamıyorum.
- Tom believes in fairies.
- Tom perilere inanıyor.
- They believe in Marxism and don't believe in religion.
- Onlar Marksizme inanıyor ve dine inanmıyor.
- Do you believe in UFOs?
- UFO'lara inanır mısın?
- Tom believes in a patriarchal society.
- Tom ataerkil bir topluma inanıyor.
- Tom and Mary believed in each other.
- Tom ve Mary birbirlerine inandılar.
- He believed in protecting America's wilderness areas.
- O, Amerika'nın vahşi alanlarını korumaya inanıyordu.
- I believe in having a good heart and being kind to others.
- İyi bir kalbe sahip olmaya ve başkalarına karşı nazik olmaya inanıyorum.
- I've always believed in you.
- Sana hep inandım.
- Do you still believe in this kind of stories?
- Hala bu tür hikayelere inanıyor musun?
- I believe in exercising regularly.
- Düzenli egzersiz yapmaya inanıyorum.
- Tom believed in me, and I am grateful to him.
- Tom bana inandı ve ona minnettarım.
- I believe in what I do.
- Yaptığım şeye inanıyorum.
- I believe in friendship at first sight.
- İlk görüşte arkadaşlığa inanırım.
- Sami started believing in Jesus.
- Sami İsa'ya inanmaya başladı.
- Did you believe in Santa Claus when you were a child?
- Çocukken Noel Baba'ya inanır mıydınız?
- We believe in a better world.
- Daha iyi bir dünyaya inanıyoruz.
- I believe in Allah.
- Ben Allah'a inanıyorum.
- I believe in centrism.
- Merkezciliğe inanıyorum.
- She told him that she believed in astrology.
- Ona astrolojiye inandığını söyledi.
- Tom believes in the existence of God.
- Tom, Tanrı'nın varlığına inanıyor.
- He believes in life after death.
- Ölümden sonra hayata inanıyor.
- She believes in the stork.
- O leyleğe inanıyor.
- She doesn't believe in an afterlife.
- O, ölümden sonraki hayata inanmıyor.
- I believe in Tom.
- Ben Tom'a inanıyorum.
- I believe in love at first sight.
- İlk görüşte aşka inanıyorum.
- What religion do you believe in?
- Hangi dine inanıyorsunuz?
- Do you believe in the Great Pumpkin?
- Büyük Balkabağı'na inanıyor musun?
- Sami started believing in Jesus.
- Sami, İsa'ya inanmaya başladı.
- I don't believe in turning the other cheek.
- Diğer yanağımı çevirmeye inanmıyorum.
- We believe in you.
- Sana inanıyoruz.
- I don't believe in devils.
- Ben şeytanlara inanmam.
- I believe in friendship.
- Arkadaşlığa inanıyorum.
- Tom and I believe in each other.
- Tom ve ben birbirimize inanıyoruz.
- I believe in myself.
- Kendime inanıyorum.
- They must believe in something.
- Onlar bir şeye inanmalılar.
- And today, I still believe in you.
- Ve bugün hala sana inanıyorum.
- The thief does not believe in honest people.
- Hırsız dürüst insanlara inanmaz.
- Do you believe in love at the first sight?
- İlk görüşte aşka inanır mısın?
- I don't believe in Santa Claus.
- Noel Baba'ya inanmıyorum.
- Tom believes in Feng Shui.
- Tom, Feng Shui'ye inanır.
- Do you believe in astrology?
- Astrolojiye inanır mısın?
- No one believes in me.
- Kimse bana inanmıyor.
- I believe in myself, I really do.
- Kendime inanıyorum, gerçekten inanıyorum.
- Tom believed in Mary's innocence.
- Tom Mary'nin masumiyetine inanıyordu.
- You have to believe in something.
- Bir şeye inanmak zorundasın.
- Sami believes in nothing.
- Sami hiçbir şeye inanmaz.
- I need somebody to believe in me.
- Bana inanacak birine ihtiyacım var.
- I've always believed in you.
- Her zaman sana inandım.
- I believe in my abilities.
- Yeteneklerime inanıyorum.
- Do you believe in Zeus?
- Zeus'a inanıyor musun?
- I believe in centrism.
- Ben merkezciliğe inanırım.
- I believe in Christianity.
- Hıristiyanlığa inanıyorum.
- Tom believed in me.
- Tom bana inandı.
- Lots of superstitions are still believed in.
- Birçok batıl inanca hala inanılmaktadır.
- We believe in a better world.
- Biz daha iyi bir dünyaya inanıyoruz.
- Do you believe in love at first sight?
- İlk görüşte aşka inanır mısın?
- I'll always believe in you.
- Sana her zaman inanacağım.
- I've believed in Kylie Minogue since June 12, 1998.
- Kylie Minogue'a 12 Haziran 1998'den beri inanıyorum.
- I believe in values, and respect.
- Değerlere ve saygıya inanıyorum.
- Do you believe in the Kinsey scale?
- Kinsey ölçeğine inanıyor musun?
- My son still believes in Santa Claus.
- Oğlum hâlâ Noel Baba'ya inanıyor.
- Do you still believe in magic?
- Hâlâ sihre inanıyor musun?
- I'll pay the price for what I believe in.
- Ben inandığım şey için bedel ödeyeceğim.
- Sami continued to believe in the teachings of Farid Bakir and his cult.
- Sami, Farid Bakir ve tarikatının öğretilerine inanmaya devam etti.
- I believe in tarot cards.
- Tarot kartlarına inanıyorum.
Show More (555)
|