| 1 |
bewildered |
şaşkın |
adj. |
|
- Keith got out of the office with a bewildered expression on his face.
- Keith, yüzünde şaşkın bir ifadeyle ofisten çıktı.
- Tom looks bewildered.
- Tom şaşkın görünüyor.
- Tom seems bewildered.
- Tom şaşkın görünüyor.
- Tom seemed bewildered.
- Tom şaşkın görünüyordu.
- Tom seems bewildered.
- Tom şaşkın görünür.
- Tom appeared to be bewildered.
- Tom'un şaşkın olduğu ortaya çıktı.
- He was bewildered.
- Şaşkındı.
- I was bewildered.
- Ben şaşkındım.
- He looked bewildered.
- Şaşkın görünüyordu.
- Tom said I looked bewildered.
- Tom şaşkın göründüğümü söyledi.
- Tom looked a little bewildered.
- Tom biraz şaşkın görünüyordu.
- Tom found himself bewildered.
- Tom kendini şaşkın buldu.
- Tom appeared to be bewildered.
- Tom şaşkın görünüyordu.
- Tom seemed to be bewildered.
- Tom şaşkın görünüyordu.
- I was bewildered.
- Şaşkındım.
- Tom said I looked bewildered.
- Tom, şaşkın göründüğümü söyledi.
Show More (13)
|
| 2 |
bewildered |
şaşırmış |
adj. |
|
- He was bewildered.
- O şaşırmıştı.
- Tom was shocked and bewildered.
- Tom şok olmuştu ve şaşırmıştı.
- Tom was bewildered.
- Tom şaşırmıştı.
- Tom seemed to be bewildered.
- Tom şaşırmış görünüyordu.
Show More (1)
|
| 3 |
bewildered |
şaşkına dönmüş |
adj. |
|
- Tom was bewildered.
- Tom şaşkına dönmüştü.
- Tom was bewildered by the change.
- Tom bu değişiklik karşısında şaşkına döndü.
- Tom was shocked and bewildered.
- Tom şok oldu ve şaşkına döndü.
Show More (0)
|
