|
- The issue is not as black and white as it is being presented.
- Mesele sunulduğu kadar siyah ve beyaz değildir.
- Thousands of black farmers have lost their jobs and their homes and the farms are unworkable.
- Binlerce siyah çiftçi işlerini ve evlerini kaybetti ve çiftlikler çalışamaz durumda.
- As a result of all of this, hundreds of indigenous black African fisherman are continuing to die.
- Tüm bunların sonucunda yüzlerce yerli siyah Afrikalı balıkçı ölmeye devam ediyor.
- It neglects the plight of many very poor black people in Zimbabwe.
- Zimbabve'deki çok sayıda yoksul siyah insanın içinde bulunduğu kötü durumu göz ardı etmektedir.
- We must make sure this discussion does not become black and white.
- Bu tartışmanın siyah beyaz hale gelmemesini mutlaka sağlamalıyız.
- Nevertheless, he still finds sympathy in black Africa.
- Bununla birlikte o, siyah Afrika'da hala sempati bulmaktadır.
- Then you will have it all down in black and white.
- O zaman her şey siyah ve beyaz olarak elinizde olacak.
- Galicia's green coast is gradually turning black.
- Galiçya'nın yeşil kıyıları yavaş yavaş siyaha dönüyor.
- It is not really just black and round, as the layman thinks.
- Meslekten olmayanların düşündüğü gibi aslında sadece siyah ve yuvarlak değildir.
- If Iraq had no black gold, frankly no one would give a damn.
- Eğer Irak'ın siyah altını olmasaydı, açıkçası kimsenin umurunda olmazdı.
- I see no difference between one sort of killing and another, expect that one is white and the other black.
- Bir tür cinayet ile diğeri arasında birinin beyaz diğerinin siyah olması dışında bir fark görmüyorum.
- Nevertheless, he still finds sympathy in black Africa.
- Yine de o, siyah Afrika'da hala sempatiyle karşılanıyor.
- It is there in black and white.
- Her şey siyah ve beyaz şeklinde ortadadır.
- Nine white farmers and 360 black farm workers have been killed in the chaos over the last few months.
- Son birkaç ay içinde yaşanan kaos ortamında dokuz beyaz çiftçi ve 360 siyah çiftlik işçisi öldürüldü.
- I share the grief of the silent black majority in Zimbabwe, who continue to live in poverty.
- Zimbabve'de yoksulluk içinde yaşamaya devam eden sessiz siyah çoğunluğun acısını paylaşıyorum.
- The moon was completely hidden by a big black cloud.
- Ay büyük bir siyah bulut tarafından tamamen gizlendi.
- Why is space black?
- Uzay neden siyahtır?
- He was completely black and was therefore called Tango the Black Cat.
- Tamamen siyahmış ve bu nedenle Kara Kedi Tango olarak anılırmış.
- Can someone who does not know the meaning of black really talk about what white is?
- Siyahın ne anlama geldiği hakkında bir fikri olmayan birisi gerçekten de beyaz hakkında söz sahibi olabilir mi?
- I'm scared of big, black, hairy tarantulas!
- Ben büyük, siyah, tüylü tarantulalardan korkuyorum!
- I want a cup of cold black tea.
- Bir fincan soğuk siyah çay istiyorum.
- Mary is wearing a black leotard.
- Mary siyah bir mayo giyiyor.
- Tom saw a black van driving toward the petrol station.
- Tom benzin istasyonuna doğru giden siyah bir minibüs gördü.
- I have a black bicycle.
- Siyah bir bisikletim var.
- Tom bought a pair of black leather shoes.
- Tom bir çift siyah deri ayakkabı aldı.
- It doesn't matter whether the cat is white or black; the important thing is that it can catch mice.
- Kedinin beyaz ya da siyah olması önemli değil; önemli olan fare yakalayabilmesi.
- The black grapes are as sweet as the white ones.
- Siyah üzümler beyaz olanlar kadar tatlı.
- Tom always dresses in black or some other dark color.
- Tom her zaman siyah ya da başka bir koyu renk giyinir.
- The tall man wears a black suit.
- Uzun adam siyah bir takım elbise giyiyor.
- Mary had a black scarf around her neck.
- Mary'nin boynunda siyah bir eşarp vardı.
- I've just lost my new black wallet.
- Yeni siyah cüzdanımı kaybettim.
- I'm a black American and I'm proud of it.
- Ben siyah bir Amerikalıyım ve bununla gurur duyuyorum.
- Tom has a black bicycle.
- Tom'un siyah bir bisikleti var.
- Tom drives a black car, eh?
- Tom siyah bir araba kullanıyor, değil mi?
- Do you prefer green or black tea?
- Yeşil çay mı yoksa siyah çay mı tercih edersin?
- Tom wrote Mary's name in his little black book.
- Tom küçük siyah defterine Mary'nin adını yazdı.
- The hearse was drawn by eight black horses.
- Cenaze arabası sekiz siyah at tarafından çekildi.
- Do you have this in black, too?
- Bunun siyah olanından da var mı?
- How much do these black pants and red shirts cost?
- Bu siyah pantolonlar ve bu kırmızı gömlekler ne kadar?
- Black coats are in fashion this winter.
- Bu kış siyah paltolar moda.
- Which do you like, green tea or black tea?
- Hangisini seversin, yeşil çay mı siyah çay mı?
- Tom wrote Mary's phone number in his little black book.
- Tom, Mary'nin telefon numarasını küçük siyah defterine yazdı.
- Tom had a black car three years ago.
- Tom’un üç sene önce siyah bir arabası vardı.
- Marian is wearing a black leather jacket, a purple scarf, and purple pants.The outfit looks great on her.
- Marian siyah deri ceket, mor eşarp ve mor pantolon giyiyor. Kıyafeti onun üzerinde harika görünüyor.
- I like the black blouse more than the blue.
- Siyah bluzu maviden daha çok seviyorum.
- Tom is wearing a pair of black boots.
- Tom bir çift siyah bot giyiyor.
- Mary was wearing a black sweater when I met her.
- Onunla tanıştığımda, Mary siyah bir kazak giyiyordu.
- One of the cats is black, the other is brown.
- Kedilerden biri siyah, diğeri kahverengi.
- Tom and Mary are as different as black and white.
- Tom ve Mary siyah ve beyaz kadar farklılar.
- The devil is not so black as he is painted.
- Şeytan resmedildiği kadar siyah değil.
- Layla drove a black sedan.
- Layla siyah bir sedan kullanıyordu.
- He put on the black coat.
- O, siyah ceketi giydi.
- Tom drives a black sedan.
- Tom siyah bir sedan kullanıyor.
- The movie we watched last night was in black and white.
- Dün gece izlediğimiz film siyah beyazdı.
- Do you consider yourself black?
- Kendini siyah olarak görüyor musun?
- Tom drives a black Mustang.
- Tom siyah bir Mustang kullanıyor.
- Black wins.
- Siyah kazanır.
- Do you have this shirt in black?
- Sende bu gömleğin siyah olanı var mı?
- The black shoes matched the suit very well.
- Siyah ayakkabılar takım elbiseyle çok iyi uyum sağladı.
- There's a big black truck parked in your driveway.
- Senin evinin önündeki park yerine park etmiş büyük bir siyah kamyon var.
- Do you love me just because I'm black?
- Beni sırf siyah olduğum için mi seviyorsun?
- Do you have this shirt in black?
- Bu gömleğin siyahı var mı?
- Dogs see in black and white.
- Köpekler siyah ve beyaz olarak görür.
- At the funeral, the widow looked very dignified, with her black suit, hat and gloves.
- Cenazede dul kadın, siyah takım elbisesi, şapkası ve eldivenleriyle çok asil görünüyordu.
- I have a black and white speckled dog.
- Siyah beyaz benekli bir köpeğim var.
- This banana is almost completely black.
- Bu muz neredeyse tamamen siyah.
- Dogs see in black and white.
- Köpekler siyah beyaz görür.
- Tom likes to watch old black and white movies.
- Tom eski siyah beyaz filmleri izlemeyi sever.
- Tom was wearing a black turtleneck.
- Tom siyah bir balıkçı kazağı giyiyordu.
- His hair is black in color and long.
- Onun saçı siyah renkli ve uzundur.
- The black and white dog has bitten me.
- Siyah beyaz köpek beni ısırdı.
- I'm a black American and I'm proud of it.
- Ben siyah bir Amerikalıyım ve bundan gurur duyuyorum.
- I'm trying to find that black skirt I wore last week.
- Geçen hafta giydiğim o siyah eteği bulmaya çalışıyorum.
- Tom usually wears a black cowboy hat.
- Tom genellikle siyah bir kovboy şapkası takar.
- When I was a kid, there was a black pig in a pen beside our house.
- Ben çocukken, evimizin yanındaki bir ağılda siyah bir domuz vardı.
- Tom has a black dog.
- Tom'un siyah bir köpeği var.
- Tom and Mary have a black dog, don't they?
- Tom ve Mary'nin siyah bir köpeği var, değil mi?
- Black looks good on you.
- Siyah sana yakışıyor.
- She was dressed in black.
- Siyah giyinmişti.
- She has a black puppy.
- Siyah bir köpek yavrusu var.
- Tom is carrying a black satchel.
- Tom siyah bir el çantası taşıyor.
- He has a black shirt.
- Siyah bir gömleği var.
- I have a black dog named Tiki.
- Tiki adında siyah bir köpeğim var.
- Tom is carrying a black bag.
- Tom siyah bir çanta taşıyor.
- Is the horse black?
- At siyah renkli mi?
- The annals of sports are replete with the names of great black athletes.
- Spor tarihi büyük siyah atletlerin isimleriyle doludur.
- There is still serious racial hatred against black people.
- Siyahlara karşı hala ciddi bir ırkçı nefret var.
- We have a black and white dog.
- Bizim siyah beyaz bir köpeğimiz var.
- Whether it's white or black, a cat that chases mice is a good cat.
- İster beyaz ister siyah olsun, fareleri kovalayan bir kedi iyi bir kedidir.
- The picture is in black and white.
- Resim siyah beyaz.
- He always wears black clothes.
- Her zaman siyah kıyafetler giyer.
- Do you consider yourself black?
- Kendini siyah düşünüyor musun?
- It doesn't matter whether the cat is white or black; the important thing is that it can catch mice.
- Kedinin beyaz mı yoksa siyah mı olduğu önemli değil; önemli şey fareleri yakalayıp yakalayamamasıdır.
- His hair is black in color and long.
- Saçları siyah renkli ve uzun.
- I have a black dog.
- Siyah bir köpeğim var.
- Isn't it black?
- Siyah değil mi?
- My son has a black beard.
- Oğlumun siyah sakalı var.
- His black coat blended into the darkness.
- Siyah paltosu karanlığa karıştı.
- Can you describe to me the difference between black tea and green tea?
- Bana siyah çay ile yeşil çay arasındaki farkı tarif edebilir misiniz?
- Tom was wearing a black hat.
- Tom siyah bir şapka takıyordu.
- Her new boyfriend is black.
- Onun yeni erkek arkadaşı siyahtır.
- No matter if black, brown, yellow or normal, all people should have the same rights.
- İnsanlar normal de olsalar; siyah, kahverengi veya sarı ırktan da olsalar hepsi aynı haklara sahip olmalıdır.
- He put on the black coat.
- Siyah paltoyu giydi.
- At the funeral, the widow looked very dignified, with her black suit, hat and gloves.
- Cenazede dul kadın, siyah takım elbisesi, şapkası ve eldiveni ile çok ağırbaşlı görünüyordu.
- Tom was wearing a black suit yesterday.
- Tom dün siyah bir takım giyiyordu.
- Sami dated black girls.
- Sami siyah kızlarla çıkıyordu.
- Tom was wearing a black hat when I first met him.
- Onunla ilk tanıştığımda Tom siyah bir şapka takıyordu.
- A black car stopped next to the hospital.
- Hastanenin yanında siyah bir araba durdu.
- I prefer black.
- Ben siyahı tercih ederim.
- She's wearing a black hat.
- O siyah bir şapka takıyor.
- Tom wore a black suit and tie.
- Tom siyah bir takım elbise giydi ve kravat taktı.
- Can you read out the numbers under the black line?
- Siyah çizginin altındaki sayıları okuyabilir misin?
- She has a small, black dog.
- Onun küçük siyah bir köpeği var.
- Black is a very common color for shoes.
- Siyah, ayakkabılar için çok yaygın bir renktir.
- I used to prefer black tea to coffee, but recently I've been drinking a good amount of both.
- Eskiden siyah çayı kahveye tercih ederdim ama son zamanlarda ikisinden de bolca içiyorum.
- How much do these black pants and red shirts cost?
- Bu siyah pantolonların ve bu kırmızı gömleklerin fiyatı ne kadar?
- There was a black jacket on the book.
- Kitabın üzerinde siyah bir ceket vardı.
- She was clothed in a black blouse and red skirt.
- O, siyah bir bluz ve kırmızı bir etek giymişti.
- Four hundred fifty black pilots were in the group.
- Dört yüz elli siyah pilot gruptaydı.
- I don't own a black suit.
- Siyah bir takım elbisem yok.
- We often associate black with death.
- Siyahı genellikle ölümle bağdaştırırız.
- No matter if black, brown, yellow or normal, all people should have the same rights.
- Siyah, kahverengi, sarı ya da normal fark etmez, tüm insanlar aynı haklara sahip olmalı.
- Ali drank black tea.
- Ali siyah çay içiyordu.
- Tom drives a black car.
- Tom siyah bir araba kullanıyor.
- Tom is wearing a black fedora.
- Tom siyah bir fötr şapka takıyor.
- I usually wear black shoes.
- Genelde siyah ayakkabı giyerim.
- Martin Luther King, Jr., was the son of a black minister.
- Martin Luther King, Jr., siyah bir papazın oğluydu.
- He was wearing black trousers and a beautiful white shirt.
- Siyah pantolon ve güzel beyaz bir gömlek giyiyordu.
- Tom drives a black car, doesn't he?
- Tom siyah bir araba sürer, değil mi?
- Crows are black.
- Kargalar siyahtır.
- Tom rummaged through his closet looking for a pair of black shoes.
- Tom dolabını karıştırıp bir çift siyah ayakkabı aradı.
- Tom put on his black suit and white tie.
- Tom siyah takım elbisesini giydi ve beyaz kravatını taktı.
- I have a black dog and a white dog.
- Bir siyah bir de beyaz köpeğim var.
- He always wears black clothes.
- O her zaman siyah renkli kıyafetler giyer.
- This swan is black.
- Bu kuğu siyah.
- Tom showed Mary a black and white photo of his grandparents.
- Tom, Mary'ye büyükanne ve büyükbabasının siyah beyaz bir fotoğrafını gösterdi.
- Black cloth absorbs light.
- Siyah kumaş ışığı emer.
- The pencil is black.
- Kalem siyah.
- Tom had a black car three years ago.
- Tom'un üç yıl önce siyah bir arabası vardı.
- The red belt goes well with her black dress.
- Kırmızı kemer onun siyah elbisesine uyar.
- Tom was wearing a black hat when I first met him.
- Onunla ilk karşılaştığımda Tom siyah bir şapka takıyordu.
- This suit isn't black.
- Bu takım siyah değil.
- Is that black briefcase yours?
- O siyah çanta senin mi?
- Tom enjoys watching old black and white movies on YouTube.
- Tom YouTube'da eski siyah beyaz filmleri izlemekten hoşlanıyor.
- Mary's bikini bottom is black.
- Mary'nin bikini altı siyahtır.
- Piotr has black hair but Lech has blond hair.
- Piotr'un saçları siyahtır ama Lech'in saçları sarıdır.
- Tom keeps a black cat.
- Tom siyah bir kedi besliyor.
- Tom walked down the street carrying a black gym bag.
- Tom siyah bir spor çantası taşıyarak sokaktan aşağıya doğru yürüyordu.
- Tom always wears black clothes.
- Tom hep siyah kıyafetler giyer.
- He has a black shirt.
- Onun siyah bir gömleği var.
- Look at those black clouds.
- Şu siyah bulutlara bak.
- Tom wrote Mary's phone number in his little black book.
- Tom küçük siyah defterine Mary'nin telefon numarasını yazdı.
- The red belt makes her black dress look even better.
- Kırmızı kemer siyah elbisesini daha da güzel gösteriyor.
- I need to buy some black spray paint.
- Bir siyah sprey boya almam gerekiyor.
- Everyone was dressed in black.
- Herkes siyah giyinmişti.
- Things are never black and white.
- Hiçbir şey siyah beyaz değildir.
- Tom is wearing a black hat.
- Tom siyah bir şapka takıyor.
- The tall man wears a black suit.
- O uzun boylu adam siyah bir takım elbise giyiyor.
- Tom usually wears a black cowboy hat.
- Tom genellikle siyah kovboy şapkası takar.
- Tom was dressed completely in black.
- Tom baştan aşağı siyah giyinmişti.
- Tom wore black jeans.
- Tom siyah kot pantolon giyiyordu.
- We've got two cats - one is white, and the other's black.
- İki kedimiz var. Biri beyaz, diğeri siyah.
- A blackboard doesn't have to be black.
- Kara tahta siyah olmak zorunda değil.
- Where's your black suit?
- Siyah takımın nerede?
- A blackboard doesn't have to be black.
- Bir kara tahta, siyah olmak zorunda değildir.
- She has a little black dog.
- Küçük siyah bir köpeği var.
- The queen saw something black on the sea, which seemed to be coming nearer.
- Kraliçe denizde yaklaşıyor gibi görünen siyah bir şey gördü.
- Which dog is black?
- Hangi köpek siyahtır?
- The Jacksons have a black and white TV set.
- Jackson'ların siyah beyaz televizyonları var.
- Tom got into the black van and drove away.
- Tom siyah vana bindi ve uzaklaştı.
- I want a blue, a red and a black pencil.
- Ben bir mavi, bir kırmızı ve bir siyah kurşunkalem istiyorum.
- He was wearing a long black coat that reached almost to his ankles.
- O neredeyse ayak bileklerine kadar uzanan uzun bir siyah ceket giyiyordu.
- Paper is white; carbon is black.
- Kağıt beyazdır, karbon siyahtır.
- Tom and I were both wearing black coats.
- Hem Tom hem de ben siyah ceket giyiyorduk.
- There's a black hat caught in the high tree top.
- Yüksek ağaç tepesinde yakalanmış siyah bir şapka var.
- Tom was dressed all in black.
- Tom tamamen siyah giyinmişti.
- Tom's dog has black and white spots.
- Tom'un köpeğinin siyah ve beyaz benekleri var.
- I like her black clothes.
- Siyah kıyafetlerini seviyorum.
- Tom is wearing glasses with black frames.
- Tom siyah çerçeveli gözlük takıyor.
- She was clothed in a red blouse and a black skirt.
- Kırmızı bir bluz ve siyah bir etek giymişti.
- Tom was wearing black leather pants and a black leather jacket.
- Tom siyah deri pantolon ve siyah deri ceket giyiyordu.
- This book is black.
- Bu kitap siyahtır.
- In American movies, the black guy always dies first.
- Amerikan filmlerinde, siyah adam her zaman önce ölür.
- Black suits you.
- Siyah sana yakışıyor.
- My son has a black beard.
- Oğlumun siyah bir sakalı var.
- All the colours of the rainbow are black.
- Gökkuşağının bütün renkleri siyahtır.
- Is your car black?
- Araban siyah mı?
- He's got two cats, one white and one black.
- Onun iki tane kedisi var, biri beyaz ve biri siyah.
- Tom wanted to get a black van.
- Tom siyah bir kamyonet almak istedi.
- I want to buy a black one.
- Siyah olanı satın almak istiyorum.
- She has a small black dog.
- Siyah küçük bir köpeği var.
- Snow is white, soot is black.
- Kar beyazdır, is ise siyah.
- Sami was dressed in black pants and a gray hoodie.
- Sami siyah bir pantolon ve gri bir kapüşon giymişti.
- Mary was wearing a black robe.
- Mary siyah bir elbise giyiyordu.
- She has a small black dog.
- Onun küçük siyah bir köpeği var.
- Tom has a black dog, doesn't he?
- Tom'un siyah bir köpeği var, değil mi?
- She has a small, black dog.
- Küçük, siyah bir köpeği var.
- In Africa, there is no difference between a white and a black.
- Afrika'da beyaz biriyle siyah biri arasında hiçbir fark yok.
- I drive a black car.
- Siyah bir araba sürerim.
- I like coffee more than black tea.
- Kahveyi siyah çaydan daha çok severim.
- I have a black and a white dog.
- Bir siyah ve bir beyaz köpeğim var.
- He's got two cats, one white and one black.
- İki kedisi var, biri beyaz biri siyah.
- Tom and I were both wearing black coats.
- Tom da ben de siyah palto giyiyorduk.
- Is it black?
- Bu siyah mı?
- Tom wrote Mary's name in his little black book.
- Tom, Mary'nin adını küçük siyah kitabına yazdı.
- I drive a black car.
- Siyah bir araba kullanıyorum.
- It's very difficult to find a black cat in a dark room, especially if there is no cat.
- Karanlık bir odada siyah bir kediyi bulmak çok zordur, hele odada hiç kedi yoksa.
- I have black eyes.
- Benim gözlerim siyah.
- I'm trying to find that black skirt I wore last week.
- Geçen hafta giydiğim siyah eteği bulmaya çalışıyorum.
- I own a white and black dog.
- Beyaz ve siyah bir köpeğim var.
- Mary looks good in a black dress.
- Mary siyah bir elbise içinde iyi görünüyor.
- Tom is wearing a black shirt today.
- Tom bugün siyah bir gömlek giyiyor.
- Which dog is black?
- Hangi köpek siyah?
- Black coats are in fashion this winter.
- Siyah ceketler bu kış moda.
- The black telephone costs more than the white.
- Siyah telefon beyazdan daha pahalı.
- I have a black and a white dog.
- Benim bir siyah bir de beyaz köpeğim var.
- The black grapes are as sweet as the white ones.
- Siyah üzümler de beyazlar kadar tatlı.
- I fell down really hard and got a black bruise on my knee.
- Çok sert düştüm ve dizimde siyah bir çürük oluştu.
- We often associate black with death.
- Çoğunlukla siyahı ölümle ilişkilendiririz.
- A black SUV pulled up in front of the hotel.
- Otelin önüne siyah bir SUV yanaştı.
- A woman's wardrobe isn't complete without a little black dress.
- Küçük siyah bir elbise olmadan bir kadının dolabı tam değildir.
- Coal is not always black.
- Kömür her zaman siyah değildir.
- The doctor came in carrying a black bag.
- Doktor siyah bir çanta taşıyarak içeri geldi.
- Tom slipped on black ice.
- Tom siyah buzda kaydı.
- Tom wore a black suit and tie.
- Tom siyah bir takım elbise ve kravat giymişti.
- Tom wore black jeans and a white T-shirt.
- Tom siyah kot ve beyaz tişört giyiyordu.
- That boy's hair is black.
- Şu çocuğun saçı siyah.
- Black is a very common color for shoes.
- Siyah ayakkabılar için çok yaygın bir renktir.
- Tom has a big black cock.
- Tom'un büyük siyah bir penisi var.
- Mary is wearing a black dress.
- Mary siyah bir elbise giyiyor.
- Even a black hen lays white eggs.
- Siyah bir tavuk bile beyaz yumurtlar.
- Is that black bag Tom's?
- Bu siyah çanta Tom'un mu?
- Black is beautiful.
- Siyah güzeldir.
- Mary was beautiful, but her heart was as black as night.
- Meryem güzeldi ama kalbi gece kadar siyahtı.
- Emo people wear black lipstick.
- Emo insanlar siyah ruj sürer.
- This book is black.
- Bu kitap siyah.
- His black coat blended into the darkness.
- Siyah ceketi karanlığa karıştı.
- A woman's wardrobe isn't complete without a little black dress.
- Bir kadının gardırobu küçük siyah bir elbise olmadan tamamlanmış sayılmaz.
- Black people were compelled to work in cotton fields.
- Siyahlar pamuk tarlalarında çalışmak zorundaydı.
- The bear is black.
- Ayı siyah.
- Paper is white; carbon is black.
- Kağıt beyazdır; karbon ise siyah.
- Blackboards are not always black.
- Kara tahtalar her zaman siyah değildir.
- Tom seldom wears his black shirt.
- Tom siyah gömleğini nadiren giyer.
- I prefer the black one.
- Ben siyah olanını tercih ederim.
- I need to buy some black spray paint.
- Biraz siyah sprey boya almam lazım.
- Tom is wearing black shoes.
- Tom siyah ayakkabı giyiyor.
- My laser printer only prints in black and white.
- Lazer yazıcım yalnızca siyah beyaz yazdırır.
- The cat is black.
- Kedi siyah.
- Dogs see in black and white.
- Köpekler siyah ve beyaz görür.
- She wore a red shirt and a black skirt.
- O kırmızı bir gömlek ve siyah bir etek giydi.
- He has got two cats, one is white, one is black.
- Biri beyaz diğeri siyah renkli olan iki tane kedisi var.
- Can someone who does not know the meaning of black really talk about what white is?
- Siyahın anlamını bilmeyen biri beyazın ne olduğu hakkında gerçekten konuşabilir mi?
- Tom arrived in a black car.
- Tom siyah bir arabayla geldi.
- She wore a red shirt and a black skirt.
- Kırmızı bir gömlek ve siyah bir etek giymişti.
- Tom drives a black Mustang.
- Tom'un siyah bir Mustang'i var.
- Which do you like, green tea or black tea?
- Hangisini seversin, yeşil çay mı yoksa siyah çay mı?
- He keeps a black cat.
- Siyah bir kedi besliyor.
- The white horse is taller than the black one.
- Beyaz at siyah olandan daha uzun.
- In 1983, Guion Bluford became the first black American to enter space.
- 1983 yılında, Guion Bluford uzaya giden ilk siyah Amerikalı oldu.
- Tom wants a pair of black shoes.
- Tom bir çift siyah ayakkabı istiyor.
- Tom is carrying a black satchel.
- Tom siyah bir çanta taşıyor.
- Your cat is black.
- Kediniz siyahtır.
- Mary looks good in a black dress.
- Mary siyah elbise içinde iyi görünüyor.
- The short man wears a black suit.
- Kısa adam siyah bir takım elbise giyiyor.
- She's attracted to black men.
- O siyah erkeklere ilgi duyuyor.
- Tom has a black bruise on his right leg.
- Tom'un sağ bacağında siyah bir çürük var.
- The island showed black in the moonlight.
- Ada ay ışığında siyah görünüyordu.
- Dan attacked a black student.
- Dan siyah bir öğrenciye saldırdı.
- Black hens lay white eggs.
- Siyah tavuklar beyaz yumurtlar.
- Tom has a black belt in Taekwondo.
- Tom'un tekvandoda siyah kemeri var.
- I wore black pants and a white T-shirt yesterday.
- Dün siyah pantolon ve beyaz bir tişört giydim.
- My horse is black.
- Atım siyah.
- Tom put on a black coat.
- Tom siyah bir palto giydi.
- He hid behind the black car.
- O siyah arabanın arkasına saklandı.
- A black and white dog bit me.
- Siyah beyaz bir köpek beni ısırdı.
- When I was a kid, there was a black pig in a pen beside our house.
- Ben çocukken, evimizin yanındaki ağılda siyah bir domuz vardı.
- Tom is the name of my black tomcat.
- Tom benim siyah erkek kedimin adı.
- He has two cats, one is white and one is black.
- Onun iki kedisi var, biri beyaz, biri siyah.
- The dress I like most is the black one.
- En çok sevdiğim elbise siyah olandır.
- I wore black pants and a white T-shirt yesterday.
- Dün siyah pantolon ve beyaz tişört giydim.
- Tom walked down the street carrying a black gym bag.
- Tom sokakta siyah bir spor çantası taşıyarak yürüyordu.
- He was wearing black trousers and a beautiful white shirt.
- O siyah pantolon ve güzel bir beyaz gömlek giyiyordu.
- I bought the black bike instead of the red one.
- Kırmızı olanın yerine siyah bisikleti aldım.
- There is a black BMW parked in front of your house.
- Evinizin önünde park etmiş siyah bir BMW var.
- Tom drives a black pick-up truck.
- Tom siyah bir kamyonet kullanıyor.
- Blackboards are not always black.
- Yazı Tahtaları her zaman siyah değildir.
- Steve is wearing a black turtleneck.
- Steve siyah bir balıkçı yaka giyiyor.
- In Africa, there is no difference between a white and a black.
- Afrika'da bir beyaz ile bir siyah arasında fark yoktur.
- A black cat is eating a white mouse.
- Siyah bir kedi beyaz bir fareyi yiyor.
- Anna's pen is black.
- Anna'nın kalemi siyah.
- Two little squirrels, a white one and a black one, lived in a large forest.
- İki küçük sincap, biri beyaz biri siyah, büyük bir ormanda yaşıyorlardı.
- In the air hung a large black spider.
- Havada büyük siyah bir örümcek asılı.
- She made pumpkin soup in a black cauldron for Halloween.
- Cadılar Bayramı için siyah bir kazanda balkabağı çorbası yaptı.
- He said they wanted to fight until every black man was free.
- Her siyah adam özgür olana kadar savaşmak istediklerini söylediler.
- I have two cats, a black one and a white one.
- İki kedim var; biri siyah, biri beyaz.
- Some photos were printed in black and white.
- Bazı fotoğraflar siyah beyaz basılmıştır.
- The black one is mine.
- Siyah olan benim.
- Tom was wearing a black suit yesterday.
- Tom dün siyah bir takım elbise giyiyordu.
- We have a black and white dog.
- Siyah beyaz bir köpeğimiz var.
- I preferred wearing my Hawaiian T-shirt and green shorts to be cool and different, but I quickly got used to the white shirt and black slacks.
- Havalı ve farklı olmak için Hawaii tişörtümü ve yeşil şortumu giymeyi tercih ederdim ama beyaz gömlek ve siyah pantolona çabucak alıştım.
- In the air hung a large black spider.
- Havada büyük siyah bir örümcek asılıydı.
- The bear is black.
- Ayı siyahtır.
- Tom was wearing a black hat.
- Tom siyah bir şapka giyiyordu.
- The hearse was drawn by eight black horses.
- Cenaze arabası sekiz siyah at tarafından çekiliyordu.
- Tom has a black cat.
- Tom'un siyah bir kedisi var.
- Can you describe to me the difference between black tea and green tea?
- Bana siyah çay ve yeşil çay arasındaki farkı tanımlayabilir misin?
- Her new boyfriend is black.
- Yeni erkek arkadaşı siyah.
- How much do these black pants and red shirts cost?
- Bu siyah pantolon ve kırmızı gömlekler ne kadar?
- Things are never black and white.
- Hiçbir şey asla siyah ve beyaz değildir.
- You see everything in black colours.
- Her şeyi siyah renkte görüyorsun.
- The book is black.
- Kitap siyah.
- Two little squirrels, a white squirrel and a black squirrel, lived in a large forest.
- İki küçük sincap, bir beyaz sincap ve bir siyah sincap, büyük bir ormanda yaşıyorlarmış.
- She was dressed all in black.
- Tamamen siyah giyinmişti.
- I saw a black cat run into the house.
- Eve doğru koşan siyah bir kedi gördüm.
- Two little squirrels, a white squirrel and a black squirrel, lived in a large forest.
- İki küçük sincap, bir beyaz sincap ve bir siyah sincap büyük bir ormanda yaşardı.
- Tom was wearing a black coat.
- Tom siyah bir palto giyiyordu.
- Tom wanted to get a black van.
- Tom siyah bir minibüs almak istiyordu.
- Tom is wearing black leather gloves.
- Tom siyah deri eldiven giyiyor.
- Tom was wearing a black coat.
- Tom siyah bir ceket giyiyordu.
- Tom always dresses in black.
- Tom her zaman siyah elbiseler giyer.
- Do you have this in black, too?
- Bunun siyahı da var mı?
- It's not always black and white.
- Her zaman siyah ve beyaz değildir.
- Emo people wear black lipstick.
- Emolar siyah ruj sürerler.
- I bought the black bike instead of the red one.
- Kırmızı yerine siyah bisiklet aldım.
- Tom is wearing a black coat today.
- Tom bugün siyah bir ceket giyiyor.
- The red belt goes well with her black dress.
- Kırmızı kemer siyah elbisesine çok yakışıyor.
- Tom's dog has black and white spots.
- Tom'un köpeğinin siyah ve beyaz lekeleri var.
- I prefer black.
- Siyahı tercih ederim.
- All the colours of the rainbow are black.
- Gökkuşağının tüm renkleri siyahtır.
- It's not black and white.
- Siyah ve beyaz değil.
- If that car wasn't black then what colour was it?
- Eğer o araba siyah değilse ne renkti?
- This swan is black.
- Bu kuğu siyahtır.
- We have two dogs, one white and one black.
- İki köpeğimiz var, biri beyaz biri siyah.
- I own a white and black dog.
- Siyah beyaz bir köpeğim var.
- Tom was wearing a black turtleneck.
- Tom siyah bir balıkçı yaka giyiyordu.
- Tom wore black jeans and a white T-shirt.
- Tom siyah kot ve beyaz t-shirt giyiyordu.
- Men usually wear black suits and black ties to funerals.
- Erkekler cenazelerde genellikle siyah takım elbise giyer ve siyah kravat takarlar.
- Your cat is black.
- Kediniz siyah.
- Tom bought a pair of black dress shoes yesterday.
- Tom dün bir çift siyah elbise ayakkabısı aldı.
- Is Tom's cat black?
- Tom'un kedisi siyah mı?
- The sheep is white with black rings around her eyes.
- Koyun beyaz ve gözlerinin etrafında siyah halkalar var.
- I saw a bottle of black hair dye in the medicine cabinet.
- Ecza dolabında bir şişe siyah saç boyası gördüm.
- The dress I like most is the black one.
- En çok beğendiğim elbise siyah olanı.
- Give me two black shirts.
- Bana iki siyah gömlek verin.
- This suit isn't black.
- Bu takım elbise siyah değil.
- Is that black briefcase yours?
- O siyah evrak çantası senin mi?
- That black one is mine.
- Şu siyah olan benim.
- This car is black.
- Bu araba siyah.
- Dan was last seen wearing blue jeans and a black leather jacket.
- Dan'ın son olarak mavi kot pantolon ve siyah bir deri ceket giydiği görüldü.
- Mary always travels with her small black suitcase.
- Mary hep küçük siyah bavuluyla yolculuk eder.
- I have a white dog and a black dog.
- Benim beyaz bir köpeğim ve siyah bir köpeğim var.
- The colors of the club are blue and black.
- Kulübün renkleri mavi ve siyah.
- The book is black.
- Kitap siyahtır.
- Black people had to sit in the back of the bus, or stand if the back was full.
- Siyahlar otobüsün arkasında oturmak ya da arka taraf doluysa ayakta durmak zorundaydı.
- Two rabbits, a white rabbit and a black rabbit, lived in a large forest.
- İki tavşan, bir beyaz tavşan ve bir siyah tavşan, büyük bir ormanda yaşadılar.
- Tom drives a black car, doesn't he?
- Tom siyah bir araba kullanıyor, değil mi?
- He hid behind the black car.
- Siyah arabanın arkasına saklandı.
- Tom was wearing mirrored sunglasses and a black baseball cap.
- Tom aynalı bir güneş gözlüğü ve siyah bir beyzbol şapkası takıyordu.
- He was wearing a long black coat that reached almost to his ankles.
- Neredeyse ayak bileklerine kadar uzanan uzun siyah bir palto giyiyordu.
- Tom enjoys watching old black and white movies on YouTube.
- Tom, You Tube'daki eski siyah beyaz filmleri izlemekten keyif alır.
- Our host opened a drawer, and a small box full of black powder was revealed.
- Ev sahibimiz bir çekmeceyi açtı ve siyah barut dolu küçük bir kutu ortaya çıktı.
- Do you like green tea or black tea?
- Yeşil çay mı yoksa siyah çay mı seversin?
- Mary was wearing a black robe.
- Mary siyah bir giysi giyiyordu.
- Is it not black?
- O, siyah değil mi?
- Marian is wearing a black leather jacket, a purple scarf, and purple pants.The outfit looks great on her.
- Marian siyah bir deri ceket, mor bir eşarp ve mor bir pantolon giyiyor. Kıyafet ona çok yakışmış.
- Tom has a small black dog.
- Tom'un küçük siyah bir köpeği var.
- The queen saw something black on the sea, which seemed to be coming nearer.
- Kraliçe denizin üzerinde daha da yaklaşıyor gibi görünen siyah bir şey gördü.
- Where's your black suit?
- Siyah takım elbisen nerede?
- Two rabbits, a white rabbit and a black rabbit, lived in a large forest.
- İki tavşan, bir beyaz tavşan ve bir siyah tavşan, büyük bir ormanda yaşıyordu.
- Four hundred fifty black pilots were in the group.
- Grupta 450 siyah pilot vardı.
- Don't you ever wear any color other than black?
- Hiç siyahtan başka bir renk giymez misin?
- Mine is black!
- Benimki siyah!
- The politician apologized for his recent Facebook posts about gays and black people.
- Politikacı, eşcinseller ve siyahlar hakkındaki son Facebook paylaşımları için özür diledi.
- Tom was dressed, as always, in black.
- Tom her zamanki gibi siyah giyinmişti.
- Here are two dogs; one is white and the other is black.
- Burada iki köpek var; biri beyaz, diğeri siyah.
- They fed a black and a white dog.
- Bir siyah ve bir beyaz köpek beslediler.
- My laser printer only prints in black and white.
- Lazer yazıcım sadece siyah beyaz yazdırıyor.
- I like coffee more than black tea.
- Ben kahveyi siyah çaydan daha fazla severim.
- I want to eat a black sesame ice cream.
- Siyah susamlı dondurma yemek istiyorum.
- Tom was wearing a black T-shirt and designer jeans.
- Tom siyah bir tişört ve tasarımcı kotu giyiyordu.
- Layla drove a black sedan.
- Leyla siyah bir sedan kullandı.
- Men usually wear black suits and black ties to funerals.
- Erkekler cenazeler için genellikle siyah takım elbise ve siyah kravat giyerler.
- And the little black rabbit never looked sad again.
- Ve küçük siyah tavşan bir daha asla üzgün görünmedi.
- I usually wear black shoes.
- Ben genellikle siyah ayakkabı giyerim.
- I like the black shoes.
- Siyah ayakkabıları severim.
- I'm scared of big, black, hairy tarantulas!
- Büyük, siyah, kıllı tarantulalardan korkuyorum!
- I like the black blouse more than the blue.
- Ben siyah buluzü maviden daha çok severim.
- Even the blackest cow only gives white milk.
- En siyah inek bile sadece beyaz süt verir.
- Is the horse black?
- At siyah mı?
- The short man wears a black suit.
- Kısa boylu adam siyah bir takım elbise giyiyor.
- Tom and Mary are as different as black and white.
- Tom ve Mary siyah ve beyaz kadar farklı.
- How much is that black leather jacket?
- O siyah deri ceket ne kadar?
- Mary's bikini bottom is black.
- Mary'nin bikinisinin altı siyah.
- It's not black and white.
- Bu siyah ve beyaz değil.
- Mary's eyes are black.
- Mary'nin gözleri siyah.
- Dan was last seen wearing blue jeans and a black leather jacket.
- Dan en son mavi kot pantolon ve siyah deri ceket giyerken görüldü.
- The Jacksons have a black and white TV set.
- Jackson'ların siyah beyaz bir TV seti var.
- Things are never black and white.
- Hiçbir şey siyah ve beyaz değildir.
- She was clothed in a red blouse and a black skirt.
- O, kırmızı bir bluz ve siyah bir etek giymişti.
- It was a big black American warship.
- Büyük siyah bir Amerikan savaş gemisiydi.
- There is still serious racial hatred against black people.
- Siyah insanlara karşı hâlâ ciddi bir ırkçı nefret vardır.
- Steve is wearing a black turtleneck.
- Steve siyah boğazlı kazak giyiyor.
- Is that black bag Tom's?
- O siyah çanta Tom'un mu?
- Ali drank black tea.
- Ali siyah çay içti.
- They fed a black and a white dog.
- Onlar bir siyah ve bir beyaz köpeği beslediler.
- Tom put on a black wig.
- Tom siyah bir peruk taktı.
- The sheep is white with black rings around her eyes.
- Koyun gözlerinin etrafında siyah halkaları olan beyaz bir koyun.
- He was dressed in black.
- Siyah giyinmişti.
- Black Americans continued to suffer from racism.
- Siyah Amerikalılar ırkçılıktan muzdarip olmaya devam etti.
- Tom got into the black van and drove away.
- Tom siyah minibüse bindi ve uzaklaştı.
- How many black and white movies have you seen?
- Kaç tane siyah beyaz film izledin?
- There is a black BMW parked in front of your house.
- Evinin önüne park edilmiş siyah bir BMW var.
- I often wear a black cowboy hat.
- Sık sık siyah kovboy şapkası takarım.
- It's very difficult to find a black cat in a dark room, especially if there is no cat.
- Karanlık bir odada siyah bir kediyi bulmak çok zordur, özellikle de kedi yoksa.
- I have a black dog.
- Benim siyah bir köpeğim var.
- I have a black cat.
- Siyah bir kedim var.
- Tom drives a black car, right?
- Tom siyah bir araba kullanıyor, değil mi?
- Black clouds spread over the sky.
- Siyah bulutlar gökyüzünü kapladı.
- I don't own a black suit.
- Siyah takım elbisem yok.
- That black one is mine.
- O siyah olan benim.
- Tom was wearing a black T-shirt and designer jeans.
- Tom siyah bir tişört ve tasarımcı pantolon giyiyordu.
- There's a big black truck parked in your driveway.
- Garaj yolunda park etmiş büyük siyah bir kamyon var.
- Isn't it black?
- O siyah değil mi?
- Tom put on his black suit and white tie.
- Tom siyah takımını giydi ve beyaz kravatını taktı.
- The doctor came in carrying a black bag.
- Doktor elinde siyah bir çantayla geldi.
- Whether it's white or black, a cat that chases mice is a good cat.
- Beyaz ya da siyah olsun, fareleri kovalayan bir kedi iyi bir kedidir.
- You look good in black.
- Siyah sana yakışıyor.
- Your cat is black.
- Kedin siyahtır.
- I want a cup of cold black tea.
- Bir bardak soğuk siyah çay istiyorum.
- The widow was dressed in black.
- Dul kadın siyah giyinmişti.
- The water of this sea is black.
- Bu denizin suyu siyahtır.
- Tom is wearing a black coat today.
- Tom bugün siyah bir palto giyiyor.
- I have a black and white speckled dog.
- Siyah ve beyaz benekli bir köpeğim var.
- Two little squirrels, a white one and a black one, lived in a large forest.
- Biri beyaz ve biri siyah renkli iki küçük sincap, büyük bir ormanda yaşadı.
- How much is that black leather jacket?
- Bu siyah deri ceket ne kadar?
- Would you like black tea or coffee?
- Siyah çay ya da kahve ister misiniz?
- Algeria has a large black population in the south.
- Cezayir'in güneyinde büyük bir siyah nüfus vardır.
- Tom showed Mary a black and white photo of his grandparents.
- Tom, Mary'ye büyükanne ve büyükbabalarının siyah beyaz bir fotoğrafını gösterdi.
- He bought a pair of black shoes yesterday.
- Dün bir çift siyah ayakkabı aldı.
- And the little black rabbit never looked sad again.
- Ve küçük siyah tavşan bir daha hiç üzgün görünmedi.
- Tom has a black bruise on his right leg.
- Tom sağ bacağında siyah bir çürüğe sahip.
- Tom bought a pair of black leather shoes.
- Tom bir çift siyah deri ayakkabı satın aldı.
- I'd like to see that in black and white.
- Bunu siyah beyaz görmek istiyorum.
- Tom has a big black cock.
- Tom'un büyük siyah bir aleti var.
- Is that black bag yours?
- O siyah çanta senin mi?
- Tom used to have a black car.
- Tom'un siyah bir arabası vardı.
- Things are never black and white.
- İşler hiçbir zaman siyah beyaz değildir.
- Black cloth absorbs light.
- Siyah kumaş ışık emer.
- I want to buy a black one.
- Siyah bir tane almak istiyorum.
- Why does he look so black?
- Neden bu kadar siyah görünüyor?
- Do you have this in black, too?
- Bunun da siyahı var mı?
- Don't you ever wear any color other than black?
- Hiç siyahtan başka renk giymez misin sen?
- Tom wore black jeans.
- Tom siyah kot giydi.
- Tom and Mary have a black dog, don't they?
- Tom ve Mary'nin siyah bir köpekleri var, değil mi?
- Tom wore black pants.
- Tom siyah pantolon giydi.
- She was wearing a black hat.
- O, siyah bir şapka giyiyordu.
- Tom put on a black coat.
- Tom siyah bir ceket giydi.
- Tom had a black cat.
- Tom'un siyah bir kedisi vardı.
- I like her black clothes.
- Onun siyah kıyafetlerini beğenirim.
- Does Tom have a black car?
- Tom'un siyah bir arabası var mı?
- A black car stopped next to the hospital.
- Siyah bir araba hastanenin yanında durdu.
- She has a black puppy.
- Onun siyah bir köpeği var.
- Tom and I both have black hair.
- Tom ve benim saçlarımız siyah.
- I often wear a black cowboy hat.
- Sıklıkla siyah bir kovboy şapkası takarım.
- The picture is in black and white.
- Bu resim siyah ve beyaz.
- Your cat is black.
- Kedin siyah.
- Under the table was a black cat.
- Masanın altında siyah bir kedi vardı.
- We have two cats; one is white, and the other is black.
- İki kedimiz var; biri beyaz ve diğeri de siyah.
- But when I tried to turn the shower faucet, this black bubbly liquid came out.
- Ama duş musluğunu açmaya çalıştığımda siyah kabarcıklı bir sıvı çıktı.
- She was wearing a black hat.
- Siyah bir şapka takıyordu.
- Wearing fluorescent yellow socks with black pants isn't a good look.
- Siyah pantolonla floresan sarısı çorap giymek iyi bir görünüm değil.
- The black one is mine.
- Siyah olan benimki.
- Tom always wears black clothes.
- Tom her zaman siyah kıyafetler giyer.
- Tom was dressed in black.
- Tom siyah giyinmişti.
- I have two cats, a black one and a white one.
- İki kedim var, biri siyah biri beyaz.
- She's wearing a black hat.
- Siyah renkli bir şapka takıyor.
- We have two dogs, one white and one black.
- İki köpeğimiz var, biri beyaz diğeri siyah.
- She was clothed in a black blouse and red skirt.
- Siyah bir bluz ve kırmızı bir etek giymişti.
- Even a black hen lays white eggs.
- Siyah bir tavuk bile beyaz yumurtalar yumurtlar.
- Black hens lay white eggs.
- Siyah tavuklar bile beyaz yumurtlar.
- I like black.
- Siyahı severim.
- He has got two cats, one is white, one is black.
- İki kedisi var, biri beyaz, biri siyah.
- Would you like black tea or coffee?
- Siyah çay mı istersiniz, kahve mi?
- Mine is black.
- Benimki siyah.
- I have a black dog and a white dog.
- Bir siyah ve bir beyaz köpeğim var.
- How much are these black trousers and these red shirts?
- Bu siyah pantolonların ve bu kırmızı gömleklerin fiyatı ne kadar?
- Two small rabbits, a white rabbit and a black rabbit, lived in a large forest.
- İki küçük tavşan, bir beyaz tavşan ve bir siyah tavşan, büyük bir ormanda yaşıyorlarmış.
- Black is beautiful.
- Siyah güzel.
- I like coffee better than black tea.
- Kahveyi siyah çaydan daha çok severim.
- Tom and Mary both have black hair.
- Tom ve Mary'nin ikisinin de saçları siyah.
- Being black is not a crime.
- Siyah olmak suç değildir.
- The suspect is a black male.
- Şüpheli siyah bir erkek.
- We have two cats; one is white, and the other is black.
- Bizim iki kedimiz var, biri beyaz, diğeri ise siyah.
- Tom was wearing mirrored sunglasses and a black baseball cap.
- Tom aynalı güneş gözlüğü ve ve siyah bir beyzbol şapkası takıyordu.
- I prefer the black one.
- Siyah olanı tercih ederim.
- I've just lost my new black wallet.
- Az önce yeni siyah cüzdanımı kaybettim.
- Two small rabbits, a white rabbit and a black rabbit, lived in a large forest.
- İki küçük tavşan, beyaz tavşan ve siyah tavşan, büyük bir ormanda yaşadılar.
- Tom drives a black car, eh?
- Tom siyah bir araba sürer, değil mi?
- I often wear black clothes.
- Genellikle siyah kıyafetler giyerim.
- Is it not black?
- Siyah değil mi?
- How much are these black trousers and these red shirts?
- Bu siyah pantolonlar ve bu kırmızı gömlekler ne kadar?
- There's a black hat caught in the high tree top.
- Yüksek ağacın tepesinde siyah bir şapka var.
- A black SUV pulled up in front of the hotel.
- Siyah bir SUV otelin önünde durdu.
- Mary always travels with her small black suitcase.
- Mary her zaman küçük siyah bavuluyla seyahat eder.
- Black becomes you.
- Siyah sana yakışıyor.
- Give me two black shirts.
- Bana iki siyah gömlek ver.
Show More (507)
|