|
- Several times in this House, the Singapore issues have been blamed for this.
- Bu Mecliste pek çok kez Singapur bu konuda suçlanmıştır.
- In the meantime, the EU is blamed for making the negative aspects of globalisation worse.
- Bu arada AB, küreselleşmenin olumsuz yönlerini daha da kötüleştirmekle suçlanıyor.
- I knew I'd be blamed.
- Suçlanacağımı biliyordum.
- I got blamed even though it wasn't my fault.
- Benim hatam olmamasına rağmen suçlandım.
- Tom got blamed even though it wasn't his fault.
- Onun hatası olmamasına rağman Tom suçlandı.
- Tom got blamed even though it wasn't his fault.
- Tom kendi hatası olmamasına rağmen suçlandı.
- Tom is the one who should be blamed for the failure.
- Başarısızlık için suçlanması gereken kişi Tom'dur.
- I knew I'd get blamed eventually.
- Eninde sonunda suçlanacağımı biliyordum.
- Tom hoped that he wouldn't be blamed for the problem.
- Tom sorun için suçlanmayacağını umuyordu.
- Tom can't be blamed.
- Tom suçlanamaz.
- Tom has been blamed for the mess.
- Karışıklık için Tom suçlandı.
- The accountant was blamed for the mistake.
- Hata için muhasebeci suçlandı.
- Tom deserves to be blamed.
- Tom suçlanmayı hak ediyor.
- Tom hoped that he wouldn't be blamed for the mess.
- Tom bu karmaşa için suçlanmayacağını umuyordu.
- Tom hoped that he wouldn't be blamed for what happened.
- Tom, olanlardan dolayı suçlanmayacağını umuyordu.
- I'm not sure why Tom is being blamed for the accident.
- Tom'un neden kaza için suçlandığından emin değilim.
- They got blamed, but it wasn't their fault.
- Suçlandılar ama bu onların suçu değildi.
- The only reason I got blamed was that the boss needed someone to blame.
- Benim suçlanmamın tek nedeni patronun suçlayacak birine ihtiyaç duymasıydı.
- He was blamed for neglect of duty.
- O, görevini ihmal etmekle suçlandı.
- Tom is the one who should be blamed for the failure.
- Başarısızlık için suçlanması gereken kişi Tom.
- They got blamed, but it wasn't their fault.
- Onlar suçlandı ama bu onların hatası değildi.
- Every time something unusual happens, I get blamed.
- Ne zaman olağandışı bir şey olsa, ben suçlanıyorum.
- I'm not sure why Tom is being blamed for the accident.
- Kaza için neden Tom'un suçlandığından emin değilim.
- Tom hasn't been blamed for the mess yet.
- Tom henüz karışıklık için suçlanmadı.
- Tom got blamed, but it wasn't his fault.
- Tom suçlandı ama bu onun suçu değildi.
- I knew I'd get blamed eventually.
- Sonunda suçlanacağımı biliyorum.
- He was blamed for neglect of duty.
- Görevini ihmal etmekle suçlandı.
- Someone had to be blamed.
- Birinin suçlanması gerekiyordu.
- Every time something unusual happens, I get blamed.
- Ne zaman sıra dışı bir şey olsa, ben suçlanırım.
- Tom hoped that he wouldn't be blamed for the mess.
- Tom, karışıklık için suçlanmayacağını umuyordu.
- Tom hoped that he wouldn't be blamed for the problem.
- Tom, sorun için suçlanmayacağını umuyordu.
- In the Middle Ages, Jews were blamed for the Black Death.
- Orta Çağ'da Yahudiler, Kara Ölüm için suçlanmıştır.
- Tom is being blamed for it.
- Bunun için Tom suçlanıyor.
- Tom got blamed, but it wasn't his fault.
- Tom suçlandı ama bu onun hatası değildi.
- Tom hoped that he wouldn't be blamed for what happened.
- Tom olanlar için suçlanmayacağını umuyordu.
Show More (32)
|
