|
- The EU boasts about having a trade and aid approach to international solidarity.
- AB, uluslararası dayanışmaya yönelik ticaret ve yardım yaklaşımıyla övünmektedir.
- There is nothing, however, to boast about when you see the increase in the amount of this aid.
- Bununla birlikte, bu yardımın miktarındaki artışı gördüğünüzde övünecek bir şey yoktur.
- Unfortunately, the EU does not have much to boast about either.
- Ne yazık ki AB'nin de övünecek pek bir şeyi yok.
- I have nothing to boast about.
- Övünecek hiçbir şeyim yok.
- Despite his achievements, he is very humble and doesn't boast about them.
- Başarılarına rağmen çok alçakgönüllüdür ve bunlarla övünmez.
- He boasted about his skills.
- O, yetenekleri hakkında övündü.
- He boasted about his skills.
- Yetenekleriyle övündü.
Show More (4)
|
