1 |
bush |
çalı |
n. |
|
- In short, we must stop beating about the bush where sustainable development is concerned and take practical action.
- Kısacası sürdürülebilir kalkınma söz konusu olduğunda çalıyı çırpmayı bırakmalı ve pratik adımlar atmalıyız.
- In short, we must stop beating about the bush where sustainable development is concerned and take practical action.
- Kısacası, sürdürülebilir kalkınma söz konusu olduğunda çalıyı çırpmayı bırakmalı ve pratik adımlar atmalıyız.
- We shall also debate bush meat and multiple sclerosis.
- Ayrıca çalı eti ve multipl skleroz konularını da tartışacağız.
- The coffee bush cannot at present be used for animal feed.
- Kahve çalısı şu anda hayvan yemi olarak kullanılamaz.
- Tom was hiding behind a bush.
- Tom bir çalının arkasında saklanıyordu.
- Tom jumped out of the bushes.
- Tom çalıların arasından atladı.
- Tom crouched in the bushes.
- Tom çalıların arasına çömeldi.
- The bush is burning.
- Çalı yanıyor.
- Tom hid behind a bush so Mary wouldn't see him.
- Tom, Mary onu görmesin diye bir çalının arkasına saklandı.
- Tom crouched in the bushes.
- Tom çalıların içinde çömeldi.
- Tom jumped into the bushes.
- Tom çalıların içine atladı.
- Tom hid in the bushes.
- Tom çalıların içine saklandı.
- Tom didn't notice Mary hiding in the bushes.
- Tom, Mary'nin çalıların arasında saklandığını fark etmedi.
- There aren't enough bushes.
- Yeterli çalı yok.
- Tom was hiding in some bushes.
- Tom çalıların arasında saklanıyordu.
- The policeman fired two shots into the bushes.
- Polis çalılara iki el ateş etti.
- We walked through thick bushes.
- Sık çalıların arasından yürüdük.
- The buds on the bush have not changed in size since fall.
- Çalı tomurcukları sonbahardan beri boyut olarak değişmedi.
- A man was found dead between the bushes.
- Çalıların arasında bir adam ölü bulundu.
- The pineapple plant looks like a bush.
- Ananas bitkisi bir çalıya benziyor.
- Someone is standing behind the bushes taking pictures of us.
- Birisi çalıların arkasında durmuş fotoğrafımızı çekiyor.
- The cat lay hidden in the bushes.
- Kedi çalıların arasına saklandı.
- He was hiding behind a bush.
- Bir çalının arkasında gizleniyordu.
- Because there is a forest nearby, Mary has a bush fire plan.
- Yakınlarda bir orman olduğu için Mary'nin çalı yangını planı var.
- The pineapple plant looks like a bush.
- Ananas bitkisi bir çalı gibi görünüyor.
- I hid myself in the bushes.
- Kendimi çalıların içinde sakladım.
- I hid myself in the bushes.
- Kendimi çalıların arasına sakladım.
- Something is moving behind the bush.
- Çalıların arkasında bir şeyler hareket ediyor.
- We hid behind a bush so that no one would see us.
- Kimse bizi görmesin diye bir çalının arkasına saklandık.
- Tom ran towards the bushes.
- Tom çalılara doğru koştu.
- There aren't enough bushes.
- Yeterince çalı yok.
- He hid in the bushes so that they would not see him.
- Kendisini görmemeleri için çalıların arasına saklandı.
- Something is moving behind the bush.
- Çalının arkasında bir şey hareket ediyor.
- Tom hid in the bushes.
- Tom çalıların içine gizlendi.
- The cat lay hidden in the bushes.
- Kedi çalıların içinde gizlenmiş yatıyordu.
- Tom hid in the bushes.
- Tom çalılar arasına saklandı.
- One beats the bush, and another catches the bird.
- Biri çalıyı döver, diğeri kuşu yakalar.
- Tom jumped out of the bushes.
- Tom çalılardan dışarı fırladı.
- The buds on the bush have not changed in size since fall.
- Çalıdaki tomurcuklar sonbahardan beri boyut değiştirmedi.
- He was hiding behind a bush.
- Bir çalının arkasında saklanıyordu.
Show More (37)
|
2 |
bush |
çalılık |
n. |
|
- It has been said that a bird in the hand is worth two in the bush.
- Eldeki bir kuşun, çalılıktaki iki kuştan daha değerli olduğu söylenir.
- A friend in hand is worth two in the bush!
- Eldeki bir arkadaş, çalılıktaki iki arkadaşa bedeldir!
- Tom hid behind a bush so Mary wouldn't see him.
- Tom bir çalılığın arkasına saklandı, böylece Mary onu görmedi.
- A bird in the hand is worth two in the bush.
- Eldeki bir kuş, çalılıktaki iki kuşa bedeldir.
- A bird in the hand is better than two in the bush.
- Eldeki bir kuş çalılıktaki iki kuştan daha iyidir.
- A bird in the hand is better than two in the bush.
- Eldeki bir kuş, çalılıktaki iki kuştan iyidir.
Show More (3)
|
3 |
bush |
fidan |
n. |
|
- He watered the rose bush.
- Gül fidanını suladı.
- We have some rose bushes in front of our house.
- Evimizin önünde birkaç gül fidanı var.
Show More (-1)
|