|
- She checked her cellphone for messages during the break.
- Kadın, mola sırasında cep telefonunda mesaj olup olmadığını kontrol etti.
- We can't use cellphones in here.
- Burada cep telefonu kullanamayız.
- You should stop peeking when people are using their cellphones.
- İnsanlar cep telefonlarını kullanırken onları dikizlemeyi bırakmalısın.
- This cellphone is really expensive.
- Bu cep telefonu gerçekten pahalı.
- Tom's cellphone vibrated on the table.
- Tom'un cep telefonu masanın üzerinde titreşti.
- Sami needed a cellphone.
- Sami'nin bir cep telefonuna ihtiyacı vardı.
- Come on, tell me your cellphone email address.
- Hadi, bana cep telefonunun e-posta adresini söyle.
- Please turn off your cellphone.
- Lütfen cep telefonunuzu kapatın.
- She grabbed her cellphone and called her husband.
- O, cep telefonunu kaptı ve kocasını aradı.
- Your cellphone's ringing.
- Cep telefonun çalıyor.
- I don't have a cellphone anymore.
- Artık bir cep telefonum yok.
- Come to think of it, I really need a cellphone.
- Düşündüm de, gerçekten bir cep telefonuna ihtiyacım var.
- Sami called 911 from his cellphone.
- Sami cep telefonundan 911'i aradı.
- He put away his cellphone when he was in town.
- Şehirdeyken cep telefonunu kaldırdı.
- Tom's cellphone rang and he answered it.
- Tom'un cep telefonu çaldı ve cevap verdi.
- What is your cellphone's brand?
- Cep telefonunun markası ne?
- I'm looking for my cellphone.
- Cep telefonumu arıyorum.
- My cellphone has been stolen.
- Cep telefonum çalındı.
- Tom used Mary's cellphone.
- Tom Mary'nin cep telefonunu kullandı.
- I got a new cellphone.
- Yeni bir cep telefonu aldım.
- Eh, give me your cellphone's mail address.
- Eh, bana senin cep telefonunun posta adresini ver.
- Turn off your cellphone.
- Cep telefonunuzu kapatın.
- Her cellphone rang during class.
- Ders sırasında cep telefonu çaldı.
- Come on, tell me your cellphone email address.
- Hadi, bana senin cep telefonunun e-posta adresini söyle.
- Did you sort yourself a new cellphone?
- Kendine yeni bir cep telefonu ayırdın mı?
- He's checking his cellphone.
- O cep telefonunu kontrol ediyor.
- The cellphone is an invention we can't live without.
- Cep telefonu onsuz yaşayamayacağımız bir icat.
- She grabbed her cellphone and called her husband.
- Cep telefonunu aldı ve kocasını aradı.
- I never go on vacation without my cellphone.
- Cep telefonum olmadan asla tatile çıkmam.
- Cellphones do not work in the air-raid shelter.
- Cep telefonları hava saldırısı sığınağında çalışmaz.
- Tom pulled out his cellphone.
- Tom cep telefonunu çıkardı.
- Can I have your cellphone number?
- Cep telefonu numaranı alabilir miyim?
- The girl in the red dress ignored the man dressed in black and called a friend on her cellphone.
- Kırmızı elbiseli kız siyah giyimli adamı görmezden geldi ve cep telefonundan bir arkadaşını aradı.
- Do you have a cellphone?
- Cep telefonunuz var mı?
- She's checking her cellphone.
- Kız cep telefonunu kontrol ediyor.
- Tom whipped out his cellphone to take a picture.
- Tom bir fotoğraf çekmek için cep telefonunu çıkarıverdi.
- I almost dropped my cellphone into the pool.
- Cep telefonumu neredeyse havuza düşürüyordum.
- He's checking his cellphone.
- Cep telefonunu kontrol ediyor.
- I have been robbed of my cellphone twice.
- Cep telefonum iki kez çalındı.
- Tom's cellphone rang.
- Tom'un cep telefonu çaldı.
- My cellphone beeps if the battery is running low.
- Pil düşük olduğunda benim cep telefonu bip sesi verir.
- Can I have your cellphone number?
- Cep telefonu numaranızı alabilir miyim?
- You took the cellphone from the table.
- Masadan cep telefonunu aldın.
- Do you have a cellphone?
- Cep telefonun var mı?
- Cellphones are now ubiquitous.
- Cep telefonları artık her yerde var.
- My cellphone beeps if the battery is running low.
- Cep telefonumun şarjı azaldığında bip sesi çıkarıyor.
- Sami isn't answering his cellphone.
- Sami cep telefonuna cevap vermiyor.
- Please turn off your cellphone.
- Lütfen cep telefonunu kapat.
- This is your cellphone, isn't it?
- Bu senin cep telefonun, değil mi?
- Tom handed his cellphone to Mary.
- Tom cep telefonunu Mary'ye uzattı.
- Is this your cellphone?
- Bu senin cep telefonun mu?
- This cellphone really costs a lot.
- Bu cep telefonu gerçekten pahalı.
- This cellphone is really expensive.
- Bu cep telefonu hakikaten pahalı.
- I need to charge my cellphone.
- Cep telefonumu şarj etmem lazım.
- Mary took a picture of her cat with her cellphone.
- Mary cep telefonuyla kedisinin resmini çekti.
- My cellphone's battery is dead.
- Cep telefonumun şarjı bitti.
- Cellphones don't work in the tunnel.
- Cep telefonları tünelde çalışmaz.
- Did you buy a new cellphone?
- Yeni bir cep telefonu aldın mı?
- If there's any problem, you can reach me on my cellphone.
- Bir sorun olursa, bana cep telefonumdan ulaşabilirsin.
- You took the cellphone from the table.
- Sen cep telefonunu masadan aldın.
- Mary took a picture of her cat with her cellphone.
- Mary cep telefonuyla kedisinin fotoğrafını çekti.
- Sami isn't answering his cellphone.
- Sami cep telefonunu yanıtlamıyor.
- What was your first cellphone?
- İlk cep telefonun neydi?
- The battery of my cellphone doesn't function anymore.
- Cep telefonumun pili artık çalışmıyor.
- Layla heard her cellphone ringing.
- Layla cep telefonunun çaldığını duydu.
- What is your cellphone's brand?
- Cep telefonunuzun markası nedir?
- Give me your purse and your cellphone.
- Çantanızı ve cep telefonunuzu bana verin.
- My cellphone charger broke down.
- Cep telefonumun şarj aleti bozuldu.
- Eh, give me your cellphone's mail address.
- Eh, bana cep telefonunun mail adresini ver.
- You should stop peeking when people are using their cellphones.
- İnsanlar cep telefonlarını kullanırken dikizlemeyi bırakmalısınız.
- My daughter tells me I'm old-fashioned because I don't use a cellphone.
- Kızım eski kafalı olduğumu söyler çünkü cep telefonu kullanmam.
- Can I borrow your cellphone, please?
- Cep telefonunuzu ödünç alabilir miyim lütfen?
- Can I borrow your cellphone, please?
- Cep telefonunu ödünç alabilir miyim, lütfen?
- Did you sort yourself a new cellphone?
- Kendine yeni bir cep telefonu mu aldın?
- I never go on vacation without my cellphone.
- Asla cep telefonum olmadan tatile çıkmam.
- I heard Tom's cellphone ringing.
- Tom'un cep telefonunun çaldığını duydum.
- I need to charge my cellphone.
- Cep telefonumu şarj etmeliyim.
- Come to think of it, I really need a cellphone.
- Hazır aklıma gelmişken, gerçekten bir cep telefonuna ihtiyacım var.
- I'm not going to be home that morning so I won't be able to check my email on my computer, so send it to my cellphone instead.
- O sabah evde olmayacağım için bilgisayarımdan e-postamı kontrol edemeyeceğim, onun yerine cep telefonuma gönder.
- This cellphone really costs a lot.
- Bu cep telefonu gerçekten çok pahalı.
- I almost dropped my cellphone into the pool.
- Neredeyse cep telefonumu havuza düşürüyordum.
- Tom checked his cellphone for messages.
- Tom mesajlar için cep telefonunu kontrol etti.
- If there's any problem, you can reach me on my cellphone.
- Herhangi bir sorun olursa, bana cep telefonumdan ulaşabilirsiniz.
- Tom used Mary's cellphone.
- Tom, Mary'nin cep telefonunu kullandı.
- Tom handed his cellphone to Mary.
- Tom cep telefonunu Mary'ye verdi.
- My cellphone's battery is dead.
- Benim cep telefonumun pili öldü.
- Turn off your cellphone.
- Cep telefonunu kapat.
- Tom's cellphone vibrated on the table.
- Tom'un cep telefonu masada titredi.
- I don't have a cellphone.
- Cep telefonum yok.
- Have you bought yourself a new cellphone?
- Kendine yeni bir cep telefonu aldın mı?
- Layla heard her cellphone ringing.
- Leyla cep telefonunun çaldığını duydu.
- Did you buy a new cellphone?
- Yeni bir cep telefonu aldınız mı?
- The battery of my cellphone doesn't function anymore.
- Cep telefonumun bataryası artık çalışmıyor.
- Cellphones do not work in the air-raid shelter.
- Cep telefonları hava saldırısı sığınağında çalışmıyor.
- Tom whipped out his cellphone to take a picture.
- Tom fotoğraf çekmek için cep telefonunu çıkardı.
- Tom showed off his new cellphone.
- Tom yeni cep telefonunu gösterdi.
- Is there a place where I can charge my cellphone around here?
- Buralarda cep telefonumu şarj edebileceğim bir yer var mı?
- Do you have a cellphone?
- Senin cep telefonun var mı?
- Please don't look at your cellphone while we're eating.
- Lütfen yemek yerken cep telefonunuza bakmayın.
- Give me your purse and your cellphone.
- Cüzdanını ve cep telefonunu ver.
- I'm not going to be home that morning so I won't be able to check my email on my computer, so send it to my cellphone instead.
- O sabah evde olmayacağımdan dolayı bilgisayarımdan e-postamı kontrol edemeyeceğim, onun yerine cep telefonuma gönder.
- Cellphones don't work in the tunnel.
- Cep telefonları tünelde çalışmıyor.
- Tom is looking for his cellphone.
- Tom cep telefonunu arıyor.
- She's checking her cellphone.
- Cep telefonunu kontrol ediyor.
- Is this your cellphone?
- Bu cep telefonu senin mi?
- My cellphone charger broke down.
- Benim cep telefonu şarj cihazım bozuldu.
- She can't stand light, not even the light from a cellphone.
- Işığa dayanamıyor, cep telefonunun ışığına bile.
- I want a new cellphone!
- Yeni bir cep telefonu istiyorum!
- My cellphone fell on the floor.
- Cep telefonum yere düştü.
- Ninety percent of adults in the United States now have cellphones.
- Birleşik Devletler'deki yetişkinlerin yüzde doksanında cep telefonu var.
- My daughter tells me I'm old-fashioned because I don't use a cellphone.
- Kızım cep telefonu kullanmadığım için eski kafalı olduğumu söylüyor.
- I don't have a cellphone anymore.
- Artık cep telefonum yok.
- My cellphone is ringing.
- Cep telefonum çalıyor.
- Cellphones are now ubiquitous.
- Cep telefonları artık her yerde vardır.
- With any luck, my cellphone battery won't die.
- Şansım varsa cep telefonumun şarjı bitmez.
- Tom is calling from his cellphone.
- Tom cep telefonundan arıyor.
- Please don't look at your cellphone while we're eating.
- Lütfen biz yemek yerken cep telefonuna bakma.
Show More (114)
|
