|
- To be in the center of things, to effect change.
- Olayların merkezinde olmak, değişimi etkilemek.
- Right now the federal center has an opportunity to help regions.
- Şu anda federal merkezin bölgelere yardım etme olanağı var.
- Right now the federal center has an opportunity to help regions.
- Şu anda federal merkezin bölgelere yardım etme imkanı var.
- Later on, he became a patient care assistant in several hospital centers.
- Daha sonra çeşitli hastane merkezlerinde hasta bakım asistanı olarak görev yaptı.
- The city is a center for the defense industry which employs thousands.
- Şehir, binlerce kişiye istihdam sağlayan savunma sanayii için bir merkez konumunda.
- To be in the center of things, to effect change.
- Olayların merkezinde olmak, değişimi etkilemek için.
- To be in the center of things, to effect change.
- Bir şeylerin merkezinde olmak, değişimi etkilemek.
- Later on, he became a patient care assistant in several hospital centers.
- Daha sonra çeşitli hastane merkezlerinde hasta bakım asistanı oldu.
- Right now the federal center has an opportunity to help regions.
- Şu anda federal merkezin bölgelere yardım etme şansı var.
- He has a bookstore in the center of the city.
- Şehrin merkezinde bir kitapçı dükkanı var.
- Our office is located the center of the city.
- Ofisimiz şehrin merkezinde bulunur.
- The station is in the center of the city.
- İstasyon şehrin merkezinde.
- This road will lead you to the center of town.
- Bu yol sizi kasabanın merkezine götürecektir.
- Israel has become one of the most important high-tech centers in the world.
- İsrail dünyanın en önemli yüksek teknoloji merkezlerinden biri haline geldi.
- He lived in the center of London.
- Londra'nın merkezinde yaşıyordu.
- Politics in this country is shifting towards the center.
- Bu ülkedeki siyaset merkeze doğru kaymaktadır.
- Sami is serving his sentence in a federal medical center.
- Sami cezasını federal bir tıp merkezinde çekiyor.
- The city hall is in the center of the city.
- Belediye binası şehrin merkezindedir.
- The city hall is in the center of the city.
- Belediye binası şehrin merkezinde.
- The sun is at the center of our solar system.
- Güneş, bizim güneş sistemimizin merkezindedir.
- Weight is a force that is always directed toward the center of the earth.
- Ağırlık her zaman yerin merkezine doğru yönelmiş bir güçtür.
- There's a supermassive black hole at the center of our galaxy.
- Galaksimizin merkezinde süper kütleli bir kara delik var.
- In 1543, the Polish monk Nicolaus Copernicus suggested that the Sun was at the center of the universe.
- 1543 yılında Polonyalı keşiş Nicolaus Copernicus Güneş'in evrenin merkezinde olduğunu öne sürdü.
- He lived in the center of London.
- Londra'nın merkezinde yaşadı.
- Sami grabbed some books from the Islamic center and read them all.
- Sami İslam merkezinden bazı kitaplar alıp hepsini okudu.
- Please, how can I get to the center?
- Lütfen, merkeze nasıl gidebilirim?
- The park is in the center of the city.
- Park şehrin merkezinde.
- In the center of the university campus stands the statue of the founder.
- Üniversite kampüsünün merkezinde kurucusunun heykeli duruyor.
- The station is in the center of the city.
- İstasyon, şehir merkezindedir.
- The train station is located in the center of the city.
- Tren istasyonu şehrin merkezinde yer almaktadır.
- I live in the center of the country.
- Ülkenin merkezinde yaşıyorum.
- In 1543, Nicolaus Copernicus suggested that the Sun was at the center of the universe.
- 1543'te Nicolaus Copernicus Güneş'in, evrenin merkezinde bulunduğunu ileri sürdü.
- Terrorists attacked the World Trade Center in New York City in 2001.
- Teröristler 2001 yılında New York'ta Dünya Ticaret Merkezi'ne saldırdı.
- Tom lived in the center of Boston.
- Tom Boston'un merkezinde yaşadı.
- The park is in the center of the city.
- Park şehrin merkezindeydi.
- Terrorists attacked the World Trade Center in New York City in 2001.
- Teröristler 2001'de New York'taki Dünya Ticaret Merkezi'ne saldırdı.
- There is a nice park in the center of the town.
- Kasabanın merkezinde güzel bir park var.
- The center is an ideal.
- Merkez bir idealdir.
- Our school is in the center of the town.
- Okulumuz kasabanın merkezindedir.
- Israel has become one of the most important high-tech centers in the world.
- İsrail, dünyadaki en önemli yüksek teknoloji merkezlerinden biri haline gelmiştir.
- The Alps are in the center of Europe.
- Alpler Avrupa'nın merkezindedir.
- The bus will take you to the center of the city.
- Otobüs seni şehir merkezine götürecek.
- Our solar system is 26,000 light-years from the center of the Galaxy.
- Güneş sistemimiz galaksi merkezinden 26.000 ışık yılı uzaklıktadır.
- Politics in this country is shifting towards the center.
- Bu ülkede siyaset merkeze doğru kayıyor.
- Tom lived in the center of Boston.
- Tom Boston'un merkezinde yaşıyordu.
- Classes at the community center are free.
- Halk merkezindeki dersler ücretsiz.
- He has a bookstore in the center of the city.
- Şehir merkezinde onun bir kitapçı dükkânı var.
- The train station is located in the center of the city.
- Tren istasyonu şehrin merkezinde yer alıyor.
- Sami grabbed some books from the Islamic center and read them all.
- Sami İslam merkezinden bazı kitaplar aldı ve hepsini okudu.
- There's an old tower in the center of the village.
- Köyün merkezinde eski bir kule var.
- My hometown is in the center of Hokkaido.
- Memleketim Hokkaido'nun merkezinde.
- Tom dreams of owning a house in the center of Boston.
- Tom Boston'un merkezinde bir ev sahibi olmayı hayal ediyor.
- There is a beautiful park in the center of the town.
- Kasabanın merkezinde güzel bir park var.
- I hear the store is in the center of the city.
- Mağazanın şehrin merkezinde olduğunu duydum.
- Our office is located the center of the city.
- Ofisimiz şehrin merkezinde yer alıyor.
- The center is an ideal.
- Merkez bir ideal.
- There's a spring in the center of the village.
- Köyün merkezinde bir kaynak var.
- The park is located in the center of the city.
- Park şehrin merkezinde yer almaktadır.
- The skyscraper is in the center of the city.
- Gökdelen şehrin merkezinde.
- There's a black hole at the center of our galaxy.
- Galaksimizin merkezinde bir kara delik var.
- In the center of the village there is a flag.
- Köyün merkezinde bir bayrak var.
- Fadil was admitted to Sadiq medical center.
- Fadıl, Sadiq Tıp Merkezi'ne kabul edildi.
- Fadil was admitted to Sadiq medical center.
- Fadıl Sadiq Tıp Merkezi'ne yatırıldı.
- We live in the center of the city.
- Şehrin merkezinde yaşıyoruz.
- The sun is at the center of our solar system.
- Güneş, güneş sistemimizin merkezindedir.
- Many years ago, I visited the center of Hiroshima.
- Yıllar önce, ben Hiroşima'nın merkezini ziyaret ettim.
- Sami met a Muslim at the Islamic center.
- Sami İslam merkezinde bir Müslümanla tanıştı.
- Our solar system is 26,000 light-years from the center of the Galaxy.
- Güneş sistemimiz Galaksinin merkezinden 26.000 ışık yılı uzaklıktadır.
- There is a station in the center of the city.
- Şehrin merkezinde bir istasyon var.
- We live in the center of the city.
- Şehir merkezinde yaşıyoruz.
- A new museum is being built in the center of the city.
- Şehrin merkezinde yeni bir müze inşa ediliyor.
- In 1543, Nicolaus Copernicus suggested that the Sun was at the center of the universe.
- 1543 yılında Nicolaus Copernicus, Güneş'in evrenin merkezinde olduğunu öne sürdü.
- There are no books in Russian here, we should go to another store in the center of the city.
- Burada Rusça kitap yok, şehrin merkezindeki başka bir mağazaya gitmeliyiz.
- Sami met a Muslim at the Islamic center.
- Sami İslam merkezinde bir Müslüman'la tanıştı.
- Many years ago, I visited the center of Hiroshima.
- Yıllar önce Hiroşima'nın merkezini ziyaret etmiştim.
- The bus will take you to the center of the city.
- Otobüs sizi şehrin merkezine götürecek.
- There are no books in Russian here, we should go to another store in the center of the city.
- Burada hiç Rusça kitap yok, şehrin merkezindeki başka bir dükkana gitmemiz gerek.
- In 1543, the Polish monk Nicolaus Copernicus suggested that the Sun was at the center of the universe.
- 1543'te Polonyalı rahip Nicolaus Copernicus Güneş'in, evrenin merkezinde bulunduğunu ileri sürdü.
- The park is located in the center of the city.
- Park şehir merkezinde yer almaktadır.
- Weight is a force that is always directed toward the center of the earth.
- Ağırlık, her zaman dünyanın merkezine doğru yönlendirilen bir kuvvettir.
- The goal of the center should be to train young people from other countries within a specific time period.
- Merkezin amacı, diğer ülkelerden gelen gençleri belirli bir süre içinde eğitmek olmalıdır.
- Please, how can I get to the center?
- Lütfen, merkeze nasıl ulaşabilirim?
- Where can I find the visitor center?
- Ziyaretçi merkezini nerede bulabilirim?
- The library is in the center of the city.
- Kütüphane şehrin merkezinde.
Show More (81)
|
|
- The questionnaires were given to the participants in places such as public transportation, schools and trade centers.
- Anketler, toplu taşıma araçları, okullar ve alışveriş merkezleri gibi yerlerde katılımcılara verilmiştir.
- The questionnaires were given to the participants in places such as public transportation, schools and trade centers.
- Anketler katılımcılara toplu taşıma araçları, okullar ve alışveriş merkezleri gibi yerlerde verildi.
Show More (-1)
|
