|
- I reject claims regarding the legality of the cull.
- İtlafın yasallığına ilişkin iddiaları reddediyorum.
- Therefore, there is no room for a solution based on exclusive claims.
- Bu nedenle, münhasır iddialara dayalı bir çözüme yer yoktur.
- Washington's claims are based on Al Qaida prisoners in Guantanamo Bay.
- Washington'un iddiaları Guantanamo Körfezi'ndeki El Kaide tutuklularına dayanmaktadır.
- Secondly, the number of animals slaughtered should reflect farmers' claims for 6.5 million - not 10 million.
- İkinci olarak, kesilen hayvan sayısı çiftçilerin 10 milyon değil 6,5 milyon şeklindeki iddialarını yansıtmalıdır.
- We were therefore very shocked to hear the claims made in connection with Eurostat a few months ago.
- Bu nedenle birkaç ay önce Eurostat ile ilgili olarak ortaya atılan iddiaları duyduğumuzda çok şaşırdık.
- It has also emerged that the Autocephalous Orthodox Church makes similar claims.
- Otosefal Ortodoks Kilisesi'nin de benzer iddialarda bulunduğu ortaya çıkmıştır.
- This subjectivity puts the universal claims of such law into perspective.
- Bu öznellik, söz konusu hukukun evrensel iddialarını bir perspektife oturtmaktadır.
- His claims have been refuted by the airlines.
- İddiaları havayolları tarafından yalanlanmıştır.
- Washington's claims are based on Al Qaida prisoners in Guantanamo Bay.
- Washington'un iddiaları Guantanamo Körfezi'ndeki El Kaide tutuklularına dayanıyor.
- We have to take seriously the claims that a proper audit into the firms was not carried out.
- Firmalara yönelik uygun bir denetim yapılmadığı yönündeki iddiaları ciddiye almak zorundayız.
- The Della Vedova report on the EU's fiscal policy is an ill-assorted compilation of fiscal affirmations and claims.
- Della Vedova'nın AB'nin mali politikasına ilişkin raporu, mali teyit ve iddiaların kötü düzenlenmiş bir derlemesidir.
- Erdogan rejected claims that civilians were being targeted during the operation.
- Erdoğan, operasyon sırasında sivillerin hedef alındığı yönündeki iddiaları reddetti.
- Tom has denied the claims.
- Tom iddiaları reddetti.
- There is no scientific basis for these claims.
- Bu iddialar için hiçbir bilimsel dayanak yok.
- These claims lack a scientific foundation.
- Bu iddiaların bilimsel bir temeli yok.
- I'm very sceptical about their claims.
- Onların iddiaları hakkında çok şüpheciyim.
- Linda made false claims of pregnancy to force Dan to marry her.
- Linda Dan'ı onunla evlenmeye zorlamak için asılsız gebelik iddialarında bulundu.
- Extraordinary claims require extraordinary evidence.
- Olağanüstü iddialar olağanüstü kanıtlar gerektirir.
- It's important to back up claims with evidence.
- İddiaları kanıtla desteklemek önemlidir.
- I'm very sceptical about their claims.
- İddiaları konusunda çok şüpheciyim.
- There is no scientific basis for these claims.
- Bu iddiaların hiçbir bilimsel dayanağı yok.
- Linda made false claims of pregnancy to force Dan to marry her.
- Linda, Dan'i kendisiyle evlenmeye zorlamak için asılsız hamilelik iddialarında bulunmuştur.
- It's important to back up claims with evidence.
- İddiaları kanıtlarla desteklemek önemlidir.
- Sami asked Layla to prove his claims.
- Sami, Layla'dan iddialarını kanıtlamasını istedi.
- Both claims are false.
- Her iki iddia yanlış.
- The people who come on the Maury Povich show often make pretentious claims about their lovers cheating on them.
- Maury Povich'in programına çıkan insanlar genellikle sevgililerinin kendilerini aldattığına dair büyük iddialarda bulunurlar.
- Both claims are false.
- İki iddia da yanlış.
- These claims are false.
- Bu iddialar yanlış.
- Tom has made similar claims.
- Tom da benzer iddialarda bulundu.
- Prosecutors in court have to substantiate their claims in order to prove a suspect is guilty.
- Bir şüphelinin suçlu olduğunu ispatlamak için mahkemedeki savcılar iddialarını kanıtlamak zorundadır.
Show More (27)
|