|
- The car has very comfortable seats.
- Arabanın çok rahat koltukları var.
- We will have barely time to lay down and make ourselves comfortable.
- Uzanıp rahatlamak için çok az zamanımız olacak.
- The new candidate won the elections in a comfortable way.
- Yeni aday seçimleri rahat bir şekilde kazandı.
- The injured man said he was comfortable in this position.
- Yaralı adam bu pozisyonda rahat olduğunu söyledi.
- Faith is not a comfortable basis on which to proceed in politics.
- İnanç, siyasette ilerlemek için rahat bir temel değildir.
- Their citizens are more comfortable with the process and the final result has increased legitimacy.
- Vatandaşlar süreç konusunda daha rahattır ve nihai sonucun meşruiyeti artmıştır.
- For the first time, the European Union adopted an assertive stance, with which it seemed rather comfortable.
- Avrupa Birliği ilk kez, oldukça rahat göründüğü iddialı bir tutum benimsedi.
- However, as the proposed resolution lays down, that relationship is not always a comfortable one.
- Ancak önerilen kararda da belirtildiği üzere, bu ilişki her zaman rahat bir ilişki değildir.
- We provide a safe, comfortable, supportive community dedicated to education and learning about one another.
- Birbirimizi eğitmeye ve öğrenmeye adanmış güvenli, rahat, destekleyici bir topluluk sağlıyoruz.
- Furthermore, they also want to be comfortable.
- Ayrıca rahat olmak da istiyorlar.
- Furthermore, they also want to be comfortable.
- Üstelik rahat olmak da istiyorlar.
- But nothing is more comfortable than speaking one's own language.
- Ama hiçbir şey insanın kendi dilini konuşmasından daha rahat değildir.
- Make sure you are all comfortable with the verdict before you bring it in.
- Kararı vermeden önce hepinizin içinin rahat olduğundan emin olun.
- But nothing is more comfortable than speaking one's own language.
- Ama hiçbir şey insanın kendi dilini konuşmasından daha rahat olamaz.
- Natural cotton fibers create the optimum sleeping climate for you to enjoy a comfortable and healthy sleep.
- Doğal pamuk elyafları, rahat ve sağlıklı bir uyku çekmeniz için en uygun uyku ortamını yaratır.
- But nothing is more comfortable than speaking one's own language.
- Fakat hiçbir şey insanın kendi dilini konuşmasından daha rahat değil.
- Natural cotton fibers create the optimum sleeping climate for you to enjoy a comfortable and healthy sleep.
- Doğal pamuk lifleri, rahat ve sağlıklı bir uykunun keyfini çıkarmanız için optimum uyku ortamı yaratır.
- You want your bathroom to be just as nice and comfortable as every other room in your house.
- Banyonuzun evinizdeki diğer tüm odalar gibi şık ve rahat olmasını istersiniz.
- You want your bathroom to be just as nice and comfortable as every other room in your house.
- Banyonuzun da evinizdeki diğer odalar gibi şık ve rahat olmasını istersiniz.
- Natural cotton fibers create the optimum sleeping climate for you to enjoy a comfortable and healthy sleep.
- Doğal pamuk lifleri, size rahat ve sağlıklı bir uykunun keyfini çıkarmanız için ideal bir ortam sağlar.
- Let me change into something comfortable.
- Rahat bir şeyler giyeyim.
- I hope you find our quarters comfortable, Tom.
- Umarım odamızı rahat bulursun, Tom.
- I'm comfortable in English.
- Ben İngilizcede rahatım.
- Life isn't comfortable in North America.
- Yaşam, Kuzey Amerika'da rahat değil.
- It's comfortable.
- Bu rahat.
- It's quite comfortable.
- Oldukça rahat.
- Please make yourself comfortable.
- Lütfen rahat olun.
- The house is comfortable to live in.
- Ev, yaşamak için rahattır.
- A man cannot be comfortable without his own approval.
- Bir insan kendi onayı olmadan rahat olamaz.
- Tom never looks comfortable.
- Tom asla rahat görünmez.
- Tom found the chair quite comfortable.
- Tom sandalyeyi gayet rahat buldu.
- I feel really comfortable.
- Gerçekten rahat hissediyorum.
- He lay down in a comfortable position.
- Rahat bir pozisyonda uzandı.
- The bed I slept in last night wasn't very comfortable.
- Dün gece uyuduğum yatak pek rahat değildi.
- Layla felt pretty comfortable with Sami.
- Leyla, Sami ile kendini oldukça rahat hissetti.
- My new shoes are comfortable.
- Benim yeni ayakkabılarım rahat.
- I'm not comfortable discussing this.
- Bunu tartışırken rahat değilim.
- Aren't you comfortable?
- Rahat değil misin?
- How long has it been since you've slept in a comfortable bed?
- Rahat bir yatakta uyumayalı ne kadar oldu senin?
- Is your car comfortable?
- Araban rahat mı?
- If I act weird around you, it means I'm comfortable with you.
- Eğer senin yanında garip davranıyorsam, bu senin yanında rahat olduğum anlamına gelir.
- These chairs are not comfortable.
- Bu sandalyeler rahat değildir.
- Tom found the chair quite comfortable.
- Tom sandalyeyi oldukça rahat buldu.
- I felt pretty comfortable.
- Kendimi oldukça rahat hissettim.
- Sami felt a lot more comfortable there.
- Sami orada kendini çok daha rahat hissetti.
- Make yourself comfortable, man.
- Kendini rahat hisset, dostum.
- Please get comfortable.
- Lütfen rahat ol.
- It wasn't a comfortable feeling.
- Rahat bir duygu değildi.
- This is the most comfortable chair I've ever sat in.
- Bu şimdiye kadar oturduğum en rahat sandalye.
- I'm not comfortable with this.
- Ben bununla rahat değilim.
- I'm a lot more comfortable now.
- Şimdi çok daha rahatım.
- For comfortable weekly shopping you have to have a car.
- Haftalık rahat alışveriş için bir araban olmalı.
- I felt pretty comfortable.
- Ben oldukça rahat hissettim.
- He lived a rich and comfortable life in the country.
- Taşrada zengin ve rahat bir hayat yaşadı.
- Here's a comfortable chair you can sit in.
- İşte oturabileceğin rahat bir sandalye.
- Are you comfortable?
- Rahat mısın?
- My parent's house is comfortable.
- Ailemin evi rahat.
- I thought we'd be comfortable here.
- Burada rahat olacağımızı düşündüm.
- You look comfortable.
- Sen rahat gözüküyorsun.
- I'm not comfortable discussing this here.
- Burada bunu tartışırken rahat değilim.
- We're quite comfortable.
- Biz oldukça rahatız.
- I have a comfortable home.
- Rahat bir evim var.
- This sweater is comfortable to take off and put on.
- Bu kazağı çıkarıp giymek çok rahat.
- You don't need a lot of money to live a comfortable life.
- Rahat bir hayat yaşamak için çok paraya ihtiyacınız yok.
- This chair isn't very comfortable.
- Bu sandalye pek rahat değil.
- I don't think this armchair is comfortable.
- Bu koltuğun rahat olduğunu düşünmüyorum.
- Life isn't comfortable in North America.
- Kuzey Amerika'da hayat rahat değil.
- Let me change into something more comfortable.
- Müsaadenle üzerime daha rahat bir şeyler giyeyim.
- I have a comfortable home.
- Benim rahat bir evim var.
- You don't need a lot of money to be comfortable.
- Rahat olmak için çok paraya ihtiyacın yok.
- You look comfortable.
- Sen rahat görünüyorsun.
- Would you be more comfortable on the sofa?
- Kanepede biraz daha rahat olur musun?
- We found the beds quite comfortable.
- Yatakları oldukça rahat bulduk.
- You don't look comfortable.
- Rahat görünmüyorsun.
- This armchair is comfortable.
- Bu koltuk rahat.
- I'm definitely more comfortable here.
- Burada kesinlikle daha rahatım.
- I understand the language, but I'm not comfortable speaking it.
- Dili anlıyorum ama onu konuşurken rahat değilim.
- For long drives, a sedan is more comfortable than a pickup truck.
- Uzun yolculuklar için sedan bir kamyonetten daha rahattır.
- Tom's comfortable.
- Tom rahat.
- My parent's house is comfortable.
- Ebeveynimin evi rahattır.
- It's more comfortable here inside.
- Burada içerisi daha rahattır.
- For comfortable weekly shopping you have to have a car.
- Haftalık alışverişini rahat yapman için, arabaya ihtiyacın var.
- My room is a little small, but comfortable.
- Odam biraz küçük ama rahat.
- Were you comfortable?
- Rahat mıydın?
- Tom might be more comfortable discussing this with someone his own age.
- Tom bunu kendi yaşında biriyle tartışırken daha rahat olabilir.
- Let me change into something more comfortable.
- Üstüme daha rahat bir şeyler giyeyim.
- I'm sure we'll be comfortable here.
- Burada rahat olacağımızdan eminim.
- This is the most comfortable chair I've sat on in a long time.
- Uzun zamandır oturduğum en rahat sandalye.
- I'm not comfortable with this.
- Bu konuda rahat değilim.
- She has a comfortable income to live on.
- Geçimini sağlayacak rahat bir geliri var.
- It is better for an animal to live a comfortable life in a zoo than to be torn apart by a predator in the wild.
- Bir hayvanın hayvanat bahçesinde rahat bir yaşam sürmesi, vahşi doğada bir yırtıcı tarafından parçalanmasından daha iyidir.
- I'm not comfortable.
- Rahat değilim.
- You never look comfortable.
- Hiç rahat görünmüyorsun.
- You never look comfortable.
- Sen hiç rahat görünmüyorsun.
- This is the most comfortable chair I've sat on in a long time.
- Bu uzun zamandır oturduğum en rahat sandalye.
- I understand the language, but I'm not comfortable speaking it.
- Dili anlıyorum ama konuşurken rahat değilim.
- I hope you find our quarters comfortable, Tom.
- Umarım kamaramızı rahat bulursun Tom.
- Tom felt pretty comfortable with Mary.
- Tom, Mary'nin yanında kendini oldukça rahat hissediyordu.
- I'm comfortable.
- Rahatım.
- Sami was not comfortable.
- Sami rahat değildi.
- Let me change into something comfortable.
- Rahat bir şeyler giymeme izin ver.
- You don't need a lot of money to live a comfortable life.
- Rahat bir hayat yaşamak için çok paraya ihtiyacın yok.
- Large houses are not necessarily comfortable to live in.
- Büyük evlerde yaşamak her zaman rahat olmayabilir.
- Tom might be more comfortable discussing this with someone his own age.
- Tom bunu kendi yaşında biriyle konuşurken daha rahat olabilir.
- Tom never looks comfortable.
- Tom asla rahat görünmüyor.
- This is a comfortable bed.
- Bu rahat bir yatak.
- The local train is less comfortable than the express train.
- Normal tren ekspres trenden daha az rahattır.
- But it looked comfortable.
- Fakat o rahat görünüyordu.
- We found the beds quite comfortable.
- Biz yatakları oldukça rahat bulduk.
- These overalls are comfortable.
- Bu tulumlar rahat.
- This is a comfortable chair.
- Bu rahat bir sandalye.
- It is easier to study when you are sitting in a comfortable chair.
- Rahat bir sandalyede otururken ders çalışmak daha kolaydır.
- This armchair is comfortable to sit in.
- Bu koltuk oturmak için rahat.
- My new shoes are comfortable.
- Yeni ayakkabılarım çok rahat.
- This armchair is comfortable to sit in.
- Bu koltukta oturmak rahat.
- We are comfortable in our new house.
- Yeni evimizde rahatız.
- I didn't feel totally comfortable.
- Kendimi tam olarak rahat hissetmedim.
- These chairs are not comfortable.
- Bu sandalyeler rahat değil.
- I didn't feel totally comfortable.
- Kendimi hiç rahat hissetmedim.
- My shoes are not comfortable.
- Ayakkabılarım rahat değil.
- I don't think this armchair is comfortable.
- Bu koltuğun rahat olduğunu sanmıyorum.
- I feel pretty comfortable.
- Ben oldukça rahat hissediyorum.
- I'm comfortable here.
- Burada rahatım.
- I have a comfortable house.
- Rahat bir evim var.
- This residential area is comfortable to live in.
- Bu yerleşim bölgesinde yaşamak rahattır.
- I feel way more comfortable now.
- Şimdi kendimi çok daha rahat hissediyorum.
- I feel pretty comfortable here.
- Burada oldukça rahat hissediyorum.
- I thought we'd be more comfortable here.
- Burada daha rahat olacağımızı düşündüm.
- Let me change into something more comfortable.
- Daha rahat bir şeyler giyeyim.
- I thought we would be more comfortable here.
- Burada daha rahat olacağımızı düşündüm.
- Are you comfortable with that, Tom?
- O konuda rahat mısın, Tom?
- I felt incredibly comfortable.
- İnanılmaz derecede rahat hissettim.
- I'm still not entirely comfortable with this.
- Bu konuda hâlâ tam olarak rahat değilim.
- She has a comfortable income to live on.
- Yaşamak için rahat bir geliri var.
- I can understand the language, but I'm not comfortable writing it.
- Dili anlayabiliyorum ama onu yazarken rahat değilim.
- The Americans want a president they are comfortable with.
- Amerikalılar birlikte rahat olacakları bir başkan istiyorlar.
- Tom still isn't entirely comfortable with this.
- Tom hala bu konuda tam olarak rahat değil.
- The Efes Hotel, at which I stayed last month, was comfortable.
- Geçen ay kaldığım Efes Oteli rahattı.
- My bed is more comfortable than yours.
- Benim yatağım seninkinden daha rahat.
- This train is comfortable.
- Bu tren rahat.
- I have a comfortable life.
- Rahat bir hayatım var.
- A taxi is more comfortable than the bus.
- Bir taksi otobüsten daha rahattır.
- It's more comfortable here inside.
- İçerisi daha rahat.
- This couch is not comfortable.
- Bu kanepe rahat değil.
- Layla lived in a comfortable house.
- Layla rahat bir evde yaşıyordu.
- I'm not comfortable discussing this.
- Bunu tartışırken rahat hissetmiyorum.
- Please make yourselves comfortable.
- Lütfen rahat olun.
- I have made myself comfortable on the sofa.
- Kanepede rahatıma bakıyordum.
- I'm a lot more comfortable now.
- Artık çok daha rahatım.
- I thought you'd be comfortable here.
- Burada rahat olacağını düşündüm.
- A taxi is more comfortable than the bus.
- Taksi otobüsten daha rahat.
- Layla felt pretty comfortable with Sami.
- Layla Sami'nin yanında kendini oldukça rahat hissediyordu.
- I feel pretty comfortable here.
- Burada kendimi oldukça rahat hissediyorum.
- Are you comfortable?
- Rahat mısınız?
- He observed this calmly, from a comfortable distance.
- Bunu rahat bir mesafeden sakince izledi.
- Nobody is comfortable with that.
- Kimse bu konuda rahat değil.
- We were comfortable.
- Rahattık.
- Let me change into something comfortable.
- Üzerime rahat bir şeyler giyeyim.
- Here's a comfortable chair you can sit in.
- Burada oturabileceğiniz rahat bir sandalye var.
- Tom won't be very comfortable doing that.
- Tom bunu yaparken pek rahat olmayacak.
- I'm comfortable in English.
- İngilizcede rahatım.
- My house is more comfortable than yours.
- Benim evim sizinkinden daha rahat.
- This is the most comfortable chair in our house.
- Evimizdeki en rahat sandalye bu.
- Mary sleeps in a comfortable bed.
- Mary rahat bir yatakta uyuyor.
- Tom seems comfortable.
- Tom rahat görünüyor.
- I have made myself comfortable on the sofa.
- Ben kanepede rahatıma baktım.
- I thought we'd be more comfortable here.
- Burada daha rahat oluruz sanmıştım.
- Tom seemed comfortable.
- Tom rahat görünüyordu.
- This is the most comfortable chair in our house.
- Bu bizim evimizdeki en rahat sandalye.
- I found the bed quite comfortable.
- Yatağı oldukça rahat buldum.
- I feel more comfortable behind the wheel.
- Direksiyon başında kendimi daha rahat hissediyorum.
- I know you're not comfortable.
- Rahat olmadığını biliyorum.
- I can understand the language, but I'm not comfortable writing it.
- Dili anlayabiliyorum ama yazarken rahat değilim.
- Tom felt pretty comfortable with Mary.
- Tom Mary ile oldukça rahat hissetti.
- Are you comfortable there?
- Orada rahat mısın?
- I felt incredibly comfortable.
- Kendimi inanılmaz rahat hissettim.
- I'm not comfortable doing this.
- Bunu yaparken rahat değilim.
- I hope you'll be comfortable.
- Senin rahat olacağını umuyorum.
- Sami felt a lot more comfortable there.
- Sami kendini orada çok daha rahat hissetti.
- Is your car comfortable?
- Arabanız rahat mı?
- Nobody is comfortable with that.
- Kimse onunla rahat değildir.
- We're quite comfortable.
- Oldukça rahatız.
- You don't need a lot of money to be comfortable.
- Rahat olmak için çok paraya ihtiyacınız yok.
- I am quite comfortable in this room.
- Bu odada oldukça rahatım.
- Tom didn't look comfortable.
- Tom rahat görünmüyordu.
- I thought we would be more comfortable here.
- Burada daha rahat oluruz sanmıştım.
- It is better for an animal to live a comfortable life in a zoo than to be torn apart by a predator in the wild.
- Bir hayvanın hayvanat bahçesinde rahat bir hayat yaşaması vahşi doğada bir yabani hayvan tarafından parçalanmasından daha iyidir.
- It is easier to study when you are sitting in a comfortable chair.
- Rahat bir sandalyede otururken çalışmak daha kolaydır.
- The seats were comfortable.
- Koltuklar rahattı.
- This chair is really comfortable to sit on.
- Bu sandalyede oturmak gerçekten çok rahat.
- This room is comfortable.
- Bu oda rahat.
- These headphones are both stylish and comfortable.
- Bu kulaklıklar hem şık hem de rahat.
- I feel way more comfortable now.
- Şimdi çok daha rahat hissediyorum.
- I'm comfortable with it.
- Bu konuda rahatım.
- The opposite of uncomfortable is comfortable.
- Rahatsızın karşıtı rahattır.
- This bed is not comfortable.
- Bu yatak rahat değil.
- Tom looks comfortable.
- Tom rahat görünüyor.
- We were comfortable.
- Biz rahattık.
- How long has it been since you've slept in a comfortable bed?
- En son ne zaman rahat bir yatakta uyudunuz?
- But it looked comfortable.
- Ama rahat görünüyordu.
- It's quite comfortable.
- Bu oldukça rahat.
- Tom has a comfortable income.
- Tom'un rahat bir geliri var.
- No matter how cold it is outside, the rooms are heated to a comfortable temperature.
- Dışarısı ne kadar soğuk olursa olsun, odalar rahat bir sıcaklığa kadar ısıtılır.
Show More (201)
|
