| 1 |
concede |
vermek |
v. |
|
- Even today, some dictators don't concede some powers to the parliaments.
- Bugün bile bazı diktatörler parlamentolara bazı yetkiler vermiyor.
- You have conceded a small amount of ground for vessels less than 12 metres long, which is positive.
- Boyu 12 metreden kısa gemiler için küçük bir miktar taviz verdiniz ki bu olumlu.
- That goalkeeper hasn't conceded a goal in the last 10 matches.
- O kaleci son on maç gole geçit vermedi.
Show More (0)
|
| 2 |
concede |
kabul etmek |
v. |
|
- Sometimes conceding the defeat can be the best option.
- Bazen yenilgiyi kabul etmek en iyi seçenek olabilir.
- The accountant would not concede the mistake.
- Muhasebeci hatayı kabul etmedi.
Show More (-1)
|
| 3 |
concede |
kabullenmek |
v. |
|
- The president conceded that the economic crisis is growing more and more.
- Başkan ekonomik krizin giderek daha da büyüdüğünü kabullendi.
Show More (-2)
|
| 4 |
concede |
ödün vermek |
v. |
|
- You have conceded a small amount of ground for vessels less than 12 metres long, which is positive.
- Uzunluğu 12 metreden az olan gemiler için küçük bir miktar ödün verdiniz, ki bu olumlu.
Show More (-2)
|
