|
- The cattle in the barn were fed on corn as well.
- Ahırdaki sığırlar da mısırla besleniyordu.
- Corn contains Vitamin B, folic acid, Vitamin C.
- Mısırda B vitamini, folik asit ve C vitamini bulunur.
- In the US, GM corn increased from 4.4% of all planted acres in 1996 to 32% in 2002.
- ABD'de GD mısır, 1996 yılında ekilen tüm dönümlerin %4,4'ünden 2002 yılında %32'sine yükselmiştir.
- Last year, our corn production stood at no more than 100 000 tonnes.
- Geçen yıl mısır üretimimiz 100.000 tondan fazla değildi.
- In simple terms, we would answer that yes dogs can eat corns.
- Basit bir ifadeyle, evet köpekler mısır yiyebilir diye yanıtlayabiliriz.
- In simple terms, we would answer that yes dogs can eat corns.
- Basitçe ifade edersek, evet köpeklerin mısır yiyebileceği cevabını veririz.
- Crows all but destroyed the farmer's field of corn.
- Kargalar çiftçinin mısır tarlasını mahvetti.
- Tom felt tired after working all day planting corn.
- Tom bütün gün mısır ekiminde çalıştıktan sonra yorgun hissetti.
- Through genetic engineering, corn can produce its own pesticides.
- Genetik mühendisliği sayesinde mısır kendi pestisitini üretebiliyor.
- This year I think I'll grow corn instead of potatoes.
- Bu yıl patates yerine mısır yetiştirmeyi düşünüyorum.
- Corn is the most highly subsidized crop in America.
- Mısır, Amerika'da en çok sübvanse edilen üründür.
- I'm really enjoying the corn.
- Gerçekten mısırı beğeniyorum.
- Snow year, corn year.
- Kar yılı, mısır yılı.
- Corn is the most highly subsidized crop in America.
- Mısır, ABD'de en çok mali destek alan tarım ürünüdür.
- Tom put the corn in the pot on the stove.
- Tom mısırı ocaktaki tencereye koydu.
- Tom decided to grow corn this year.
- Tom bu yıl mısır yetiştirmeye karar verdi.
- Who picked the corn?
- Mısırı kim topladı?
- I'm really enjoying the corn.
- Mısırın tadını çıkarıyorum.
- We grow grapes, corn and fruit trees.
- Üzüm, mısır ve meyve ağaçları yetiştiriyoruz.
- His name was Geppetto, but to the boys of the neighborhood he was Polendina, on account of the wig he always wore which was just the color of yellow corn.
- Adı Geppetto'ydu ama her zaman taktığı sarı mısır rengindeki peruğu yüzünden mahallenin çocukları için Polendina'ydı.
- Tom put the corn in the pot on the stove.
- Tom ocaktaki kaba bir mısır koydu.
- Corn is an important crop in the United States.
- Mısır, Birleşik Devletler'de önemli bir mahsuldür.
- Corn is an important crop in the United States.
- Mısır, ABD'de önemli bir üründür.
- Tom bought a bushel of corn.
- Bir kile mısır aldım.
- There will be a giant crop of corn this year.
- Bu yıl devasa bir mısır mahsulü olacak.
- This corn is fresh.
- Bu mısır taze.
- I'm allergic to corn.
- Mısıra alerjim var.
- We grow grapes, corn and fruit trees.
- Biz üzüm, mısır ve meyve ağaçları yetiştiririz.
- Corn is the most highly subsidized crop in the United States.
- Mısır, Amerika Birleşik Devletleri'nde en çok sübvanse edilen üründür.
- Even a blind chicken can find a grain of corn.
- Kör bir tavuk bile bir mısır tanesini bulabilir.
- Bad seed must produce bad corn.
- Kötü tohum, kötü mısır üretmelidir.
- The whole family was out harvesting the corn.
- Bütün aile mısır hasadı yapıyordu.
- Crows all but destroyed the farmer's field of corn.
- Kargalar çiftçinin mısır alanını harap ettiler.
- Bourbon is made from corn.
- Burbon, mısırdan yapılır.
- Tom bought a bushel of corn.
- Tom bir kile mısır aldı.
- Corn is the most highly subsidized crop in the United States.
- Mısır ABD'de en yüksek oranda sübvanse edilen üründür.
- Tom says he's never grown corn.
- Tom hiç mısır yetiştirmediğini söylüyor.
Show More (34)
|
