|
- You have correctly pointed out that you can receive two telephone calls.
- İki telefon görüşmesi kabul edebileceğinizi doğru bir şekilde belirttiniz.
- Then the Commission said that the calculation did not work correctly in Austria.
- Ardından Komisyon, Avusturya'da hesaplamanın doğru çalışmadığını söyledi.
- You have said correctly that this is a first step for us.
- Doğru bir şekilde bunun bizim için bir ilk adım olduğunu söylediniz.
- The issue has been handled correctly, in line with the Rules of Procedure.
- Konu İç Tüzüğe uygun olarak doğru bir şekilde ele alınmıştır.
- If I understand matters scientific correctly, you need plastic to burn tomatoes.
- Bilimsel konuları doğru anladıysam domatesleri yakmak için plastiğe ihtiyacınız var.
- The Structural Funds regulation is an important tool, but it needs to be applied correctly in practice.
- Yapısal Fonlar yönetmeliği önemli bir araçtır, ancak pratikte doğru bir şekilde uygulanması gerekmektedir.
- We should let the Commission prove that it applied the procedure correctly.
- Komisyon'un prosedürü doğru uyguladığını kanıtlamasına izin vermeliyiz.
- If the vote records correctly how my Group voted, I shall not, and cannot, object to that.
- Eğer oylama, Grubumun nasıl oy kullandığını doğru bir şekilde kaydediyorsa buna itiraz etmeyeceğim ve edemem.
- Let us return for a moment to impartiality, whose principle and justifications are not always correctly understood.
- Bir an için ilkesi ve gerekçeleri her zaman doğru anlaşılmayan tarafsızlığa dönelim.
- First, the number of journeys needs to be calculated correctly.
- İlk olarak yolculuk sayısının doğru hesaplanması gerekir.
- Your speech also correctly got to the dilemma that we face.
- Konuşmanız aynı zamanda karşı karşıya bulunduğumuz ikilemi de doğru bir şekilde ortaya koydu.
- I am starting from the premise that all journalists attempt to do their job correctly and that they check their sources.
- Tüm gazetecilerin işlerini doğru yapmaya çalıştıkları ve kaynaklarını kontrol ettikleri varsayımından yola çıkıyorum.
- The Structural Funds regulation is an important tool, but it needs to be applied correctly in practice.
- Yapısal Fonlar yönetmeliği önemli bir araçtır ancak pratikte doğru bir şekilde uygulanması gerekmektedir.
- Commissioner Patten correctly said that we have no quarrel with Islam.
- Komisyon Üyesi Patten doğru bir şekilde İslam ile bir sorunumuz olmadığını söyledi.
- I am starting from the premise that all journalists attempt to do their job correctly and that they check their sources.
- Tüm gazetecilerin işlerini doğru yapmaya çalıştıkları ve kaynaklarını kontrol ettikleri ön kabulünden yola çıkıyorum.
- The success of European enlargement policy is dependent on the common rules being correctly applied.
- Avrupa genişleme politikasının başarısı, ortak kuralların doğru bir şekilde uygulanmasına bağlıdır.
- Will we be watching every arbitrator and regulator to make sure that Community law is correctly applied?
- Topluluk hukukunun doğru uygulandığından emin olmak için her hakemi ve düzenleyiciyi izleyecek miyiz?
- Your speech also correctly got to the dilemma that we face.
- Konuşmanız aynı zamanda karşı karşıya olduğumuz ikilemi de doğru bir şekilde ortaya koydu.
- The report correctly refers to the need for facilitating support.
- Rapor, kolaylaştırıcı destek ihtiyacına doğru bir şekilde atıfta bulunmaktadır.
- We believe that the European Commission has raised the need to deal with this issue correctly and in a timely manner.
- Avrupa Komisyonu'nun bu konuyu doğru bir şekilde ve zamanında ele alma ihtiyacını ortaya koyduğuna inanıyoruz.
- We have to ensure that this is done correctly.
- Bunun doğru bir şekilde yapıldığından emin olmalıyız.
- We believe that the European Commission has raised the need to deal with this issue correctly and in a timely manner.
- Avrupa Komisyonu'nun bu konuyu doğru bir şekilde ve zamanında ele alma ihtiyacını dile getirdiğine inanıyoruz.
- Medicinal products need to be used appropriately and correctly.
- Tıbbi ürünlerin uygun ve doğru bir şekilde kullanılması gerekmektedir.
- We urgently need to win back the trust of our fellow-citizens by applying the present rules correctly and efficiently.
- Mevcut kuralları doğru ve etkin bir şekilde uygulayarak yurttaşlarımızın güvenini acilen geri kazanmamız gerekmektedir.
- On certain sides, the official name of the FYROM is not used correctly.
- Bazı taraflarda FYROM'un resmi adı doğru kullanılmamaktadır.
- If I have read the situation correctly, it is all tied up with an enormous number of technical issues.
- Eğer durumu doğru okuduysam, her şey muazzam sayıda teknik sorunla bağlantılı.
- The press correctly interpreted the German minister's threat as ill-judged budgetary blackmail.
- Basın, Alman bakanın tehdidini doğru bir şekilde kötü niyetli bir bütçe şantajı olarak yorumladı.
- Budget execution worked correctly in 2003 despite some unforeseen events.
- Öngörülemeyen bazı olaylara rağmen 2003 yılında bütçe uygulaması doğru bir şekilde işlemiştir.
- Care must therefore be taken to calculate the number of journeys correctly, so that sanctions are not wrongly applied.
- Bu nedenle yaptırımların yanlış uygulanmaması için yolculuk sayısının doğru hesaplanmasına dikkat edilmelidir.
- It does not generalise, it concerns specific issues and correctly identifies the dangers.
- Genelleme yapmıyor, spesifik konularla ilgileniyor ve tehlikeleri doğru bir şekilde tanımlıyor.
- However, as these provisions now stand, this mechanism cannot function correctly.
- Ancak bu hükümler şu anda mevcut olduğu için bu mekanizma doğru bir şekilde işleyememektedir.
- The word Afghanistan translates correctly into the words 'the land of sorrow and suffering'.
- Afganistan kelimesi doğru bir şekilde 'keder ve acılar ülkesi' anlamına gelmektedir.
- In principle, the system is intended to implement the Dublin Convention correctly.
- Prensip olarak, sistemin Dublin Sözleşmesini doğru bir şekilde uygulaması amaçlanmaktadır.
- Used correctly, biotechnology can offer solutions to many of the problems we will all face.
- Doğru kullanıldığında biyoteknoloji, hepimizin karşılaşacağı pek çok soruna çözüm sunabilir.
- If we do that correctly, it is actually to everyone's advantage.
- Eğer bunu doğru bir şekilde yaparsak, bu aslında herkesin yararına olacaktır.
- If it functions well, if we are satisfied that the Commission has acted correctly, why the modification?
- Eğer iyi işliyorsa, Komisyonun doğru hareket ettiğinden eminsek, neden değişiklik yapalım?
- You have correctly identified the route that needs to be followed in order to deal with the matter.
- Konunun ele alınması için izlenmesi gereken yolu doğru bir şekilde tespit ettiniz.
- The Community has a powerful legal instrument which needs to be implemented correctly.
- Topluluk, doğru bir şekilde uygulanması gereken güçlü bir yasal araca sahiptir.
- Quite correctly, he notes that the majority of the EU's budget is administered in the Member States.
- Oldukça doğru bir şekilde, AB bütçesinin büyük bir kısmının Üye Devletler tarafından idare edildiğini belirtmektedir.
- That cannot be the intention, if I have understood everyone correctly.
- Eğer herkesi doğru anladıysam, niyet bu olamaz.
- If we do that correctly, it is actually to everyone's advantage.
- Bunu doğru yaparsak aslında herkesin yararına olur.
- Cyclical adjustments must be reliable in order to assess the budgetary positions correctly.
- Bütçe pozisyonlarının doğru değerlendirilebilmesi için konjonktürel düzeltmelerin güvenilir olması gerekir.
- It is not always easy to interpret these statistics correctly.
- Bu istatistikleri doğru yorumlamak her zaman kolay değildir.
- The word 'organe' has been correctly used in the French version.
- Fransızca versiyonda 'organe' kelimesi doğru bir şekilde kullanılmıştır.
- The issue has been handled correctly, in line with the Rules of Procedure.
- Konu, Usul Kuralları uyarınca doğru bir şekilde ele alınmıştır.
- It has represented the view of world public opinion correctly.
- Dünya kamuoyunun görüşünü doğru bir şekilde temsil etmiştir.
- Labelling should tell consumers how to use vitamin and mineral products correctly.
- Etiketleme, tüketicilere vitamin ve mineral ürünlerinin nasıl doğru kullanılacağını anlatmalıdır.
- In March of this year the Dutch authorities undertook to ensure that these products were correctly labelled.
- Bu yılın Mart ayında Hollanda makamları bu ürünlerin doğru etiketlenmesini sağlamayı taahhüt etti.
- Social media is an incredibly powerful tool when used correctly.
- Sosyal medya doğru kullanıldığında inanılmaz etkili bir araçtır.
- Social media is an incredibly powerful tool when used correctly.
- Sosyal medya, doğru kullanıldığı zaman inanılmaz etkili bir araçtır.
- If correctly organized, we can ensure a very huge leap in tourism industry.
- Doğru organize edilirse turizm alanında büyük bir sıçrama sağlayabiliriz.
- If correctly organized, we can ensure a very huge leap in tourism industry.
- Doğru organize edilirse turizm alanında çok büyük bir sıçrama sağlayabiliriz.
- Social media is an incredibly powerful tool when used correctly.
- Sosyal medya doğru kullanıldığında inanılmaz derecede tesirli bir araçtır.
- How to use the USB flash drive correctly?
- USB flash sürücü nasıl doğru kullanılır?
- Emily answered the question correctly.
- Emily soruyu doğru yanıtladı.
- He expresses himself very correctly.
- O kendini çok doğru bir biçimde ifade eder.
- You can't learn to speak a foreign language correctly without making mistakes.
- Hata yapmadan doğru bir biçimde yabancı dil konuşmayı öğrenemezsin.
- Tom criticized Mary for not doing the job correctly.
- Tom Mary'yi işi doğru yapmadığı için eleştirdi.
- I know that I calculated the bill correctly.
- Faturayı doğru hesapladığımı biliyorum.
- I was afraid I might not be able to do it correctly.
- Doğru yapamayacağımdan korktum.
- Make sure you closed the freezer door correctly.
- Dondurucunun kapağını doğru kapattığınızdan emin olun.
- I'm not sure I really know how to do it correctly.
- Bunu nasıl doğru yapacağımı bildiğimden emin değilim.
- I don't know how to translate that sentence correctly.
- O cümle doğru bir biçimde nasıl çevirilir bilmiyorum.
- Are we doing this correctly?
- Biz bunu doğru yapıyor muyuz?
- You can't learn to speak a foreign language correctly without making mistakes.
- Hata yapmadan yabancı bir dili doğru konuşmayı öğrenemezsiniz.
- No one has the time to do things correctly.
- Kimsenin işleri doğru yapmaya vakti yok.
- I did it correctly.
- Onu doğru biçimde yaptım.
- My uncle Bob fixed my clock and now it tells the time correctly.
- Bob amcam saatimi tamir etti ve artık zamanı doğru gösteriyor.
- Tom would've done it correctly the first time if you had helped him.
- Ona yardım etmiş olsaydınız Tom ilk seferinde doğru yapardı.
- This is the first time I've ever pronounced this word correctly.
- Bu kelimeyi ilk kez doğru telaffuz ediyorum.
- My uncle Bob fixed my clock and now it tells the time correctly.
- Amcam Bob saatimi tamir etti ve o artık zamanı doğru söylüyor.
- I don't think Tom did that correctly.
- Tom'un bunu doğru yaptığını sanmıyorum.
- We never did learn how to do that correctly.
- Bunu nasıl doğru yapacağımızı hiç öğrenemedik.
- I want to be sure I heard that correctly.
- Onu doğru duyduğumdan emin olmak istiyorum.
- It is very difficult to speak a foreign language correctly.
- Yabancı bir dili doğru konuşmak çok zordur.
- The letter was correctly addressed.
- Mektubun adresi doğru yazılmış.
- Emily answered the question correctly.
- Emily soruyu doğru cevapladı.
- It is impossible to learn to speak this language correctly.
- Bu dili doğru biçimde konuşmayı öğrenmek olanaksızdır.
- None of these words is written correctly.
- Bu kelimelerden hiçbiri doğru yazılmış değil.
- I'm probably not doing this correctly.
- Muhtemelen bunu doğru yapmıyorum.
- I want to be sure I heard that correctly.
- Bunu doğru duyduğumdan emin olmak istiyorum.
- I hope I did that correctly.
- Umarım bunu doğru yapmışımdır.
- Tom criticized Mary for not doing the job correctly.
- Tom, Mary'yi işi doğru yapmadığı için eleştirdi.
- By that, Boeing means that there may also have been other problems, but that an accident could have been avoided if the crew had done their job correctly.
- Boeing bununla, başka sorunların da olabileceğini, ancak mürettebat işini doğru yapsaydı kazanın önlenebileceğini kastediyor.
- Am I pronouncing your name correctly?
- Adını doğru mu telaffuz ediyorum?
- You spelled the word correctly.
- Kelimeyi doğru hecelemişsin.
- I answered every question correctly.
- Her soruya doğru cevap verdim.
- Tom solved only half the problems correctly.
- Tom problemlerin sadece yarısını doğru çözdü.
- It is very difficult to speak a foreign language correctly.
- Yabancı bir dili doğru biçimde konuşmak çok zordur.
- You spelled the word correctly.
- Kelimeyi doğru heceledin.
- If you write, write correctly.
- Eğer yazacaksanız, doğru yazın.
- I'm not sure if I'm doing this correctly.
- Bunu doğru yapıp yapmadığımdan emin değilim.
- The procedure must be executed correctly and completely.
- Prosedür doğru ve eksiksiz bir şekilde uygulanmalıdır.
- You are not answering the question correctly.
- Soruya doğru cevap vermiyorsun.
- Tom answered the question correctly.
- Tom soruyu doğru cevapladı.
- None of these words is written correctly.
- Bu kelimelerin hiçbiri doğru yazılmamış.
- Check that your username and password are written correctly.
- Kullanıcı adı ve şifrenizin doğru yazıldığını kontrol edin.
- It doesn't work correctly.
- Doğru biçimde çalışmıyor.
- If I remember correctly, Tom sold his car to Mary for only 500 dollars.
- Eğer doğru hatırlıyorsam, Tom arabasını Mary'ye sadece 500 dolara sattı.
- I'm not sure if I'm doing this correctly.
- Bunu doğru yaptığımdan emin değilim.
- Tom never did learn how to do that correctly.
- Tom bunu nasıl doğru yapacağını hiç öğrenemedi.
- I answered the questions correctly.
- Sorulara doğru cevap verdim.
- No one correctly predicted the repercussions of these policies.
- Hiç kimse bu politikaların yansımalarını doğru bir şekilde öngöremedi.
- If I remember correctly, that's what you said.
- Eğer doğru hatırlıyorsam söylediğin bu.
- If I remember correctly, Tom used to be a carpenter.
- Eğer doğru hatırlıyorsam, Tom bir marangozdu.
- Currently, many students have a dictionary but don't know how to use it correctly.
- Şu anda birçok öğrencinin bir sözlüğü var ama onu nasıl doğru kullanacaklarını bilmiyorlar.
- He expresses himself very correctly.
- Kendini çok doğru ifade ediyor.
- Do I understand this correctly?
- Bunu doğru mu anlıyorum?
- Are we doing this correctly?
- Bunu doğru yapıyor muyuz?
- Doing this correctly is critical.
- Bunu doğru yapmak çok önemli.
- Tom still can't pronounce my name correctly.
- Tom hala adımı doğru telaffuz edemiyor.
- It is impossible to learn to speak this language correctly.
- Bu dili doğru konuşmayı öğrenmek imkansız.
- If I remember correctly, Tom sold his car to Mary for just 500 dollars.
- Eğer doğru hatırlıyorsam, Tom arabasını Mary'ye sadece 500 dolara sattı.
- Tom did that correctly.
- Tom bunu doğru yaptı.
- No one has the time to do things correctly.
- Hiç kimsenin işleri doğru yapmak için zamanı yok.
- Did you read the sign correctly?
- Tabelayı doğru okudunuz mu?
- I was able to answer the question correctly.
- Soruyu doğru bir şekilde yanıtlayabildim.
- I was able to answer the question correctly.
- Soruya doğru yanıtı verebildim.
- Am I pronouncing your name correctly?
- Adını doğru telaffuz ediyor muyum?
- Tom criticized Mary for not doing the job correctly.
- Tom, işi doğru yapmadığı için Mary'yi eleştirdi.
- It is rather sad to see people who can't even use their mother tongue correctly.
- Ana dillerini bile doğru kullanamayan insanları görmek oldukça üzücü.
- Did I understand you correctly?
- Seni doğru anladım mı?
- I answered every question correctly.
- Her soruyu doğru biçimde cevapladım.
- If I remember correctly, Tom and Mary got married in October of 2003.
- Doğru hatırlıyorsam, Tom ve Mary Ekim 2003'te evlendiler.
- If I remember correctly, you were quite optimistic at that time.
- Eğer doğru hatırlıyorsam, sen o zamanlar oldukça iyimserdin.
- Speaking a foreign language correctly is much harder than understanding one.
- Yabancı bir dili doğru konuşmak, anlamaktan çok daha zordur.
- I hope I did that correctly.
- Umarım doğru yapmışımdır.
- I don't know how to translate that sentence correctly.
- Bu cümleyi nasıl doğru çevireceğimi bilmiyorum.
- I did it correctly.
- Doğru yaptım.
- Tom answered the question correctly.
- Tom soruyu doğru yanıtladı.
- Have I done everything correctly?
- Her şeyi doğru yaptım mı?
- It doesn't work correctly.
- Doğru çalışmıyor.
- I don't think I heard you correctly.
- Seni doğru duyduğumu sanmıyorum.
Show More (130)
|
