|
- We are dealing with a so-called moderate regime, Egypt, as a way of hiding all our shame and cowardice.
- Tüm utancımızı ve korkaklığımızı gizlemenin bir yolu olarak Mısır gibi sözde ılımlı bir rejimle uğraşıyoruz.
- Acts of such barbarity, terror and cowardice cannot be tolerated.
- Bu tür barbarlık, terör ve korkaklık eylemlerine müsamaha gösterilemez.
- They are showing cowardice and a lack of courage in dealing with this particular issue.
- Bu konuyla ilgilenirken korkaklık ve cesaret eksikliği gösteriyorlar.
- He was accused of cowardice.
- Korkaklıkla suçlandı.
- A tactical retreat is sometimes interpreted as cowardice.
- Taktiksel bir geri çekilme bazen korkaklık olarak yorumlanır.
- There are several good protections against temptation, but the surest is cowardice.
- Günaha karşı birkaç iyi koruma vardır, ama en kesin olanı korkaklıktır.
- The gods do not tolerate cowardice.
- Tanrılar korkaklığı hoş görmez.
- The gods punish cowardice.
- Tanrılar korkaklığı cezalandırır.
- The gods do not tolerate cowardice.
- Tanrılar korkaklığa müsamaha göstermez.
- We do not tolerate cowardice.
- Korkaklığı hoş görmeyiz.
- We do not tolerate cowardice.
- Korkaklığı hoş görmüyoruz.
- He was accused of cowardice.
- O, korkaklıkla suçlandı.
- A tactical retreat is sometimes interpreted as cowardice.
- Bazen taktiksel bir geri çekilme, korkaklık olarak yorumlanır.
- Whoever admits to his cowardice shows courage.
- Korkaklığını kabul eden kişi cesaret gösterir.
Show More (11)
|