| 1 |
crawl |
sürünmek |
v. |
|
- He crawled under the garden fence.
- Bahçe çitinin altından sürünerek geçti.
- Tom crawled under the table.
- Tom masanın altına süründü.
- Tom doesn't know how to do the crawl.
- Tom nasıl sürüneceğini bilmiyor.
- Can you do the crawl?
- Sürünebilir misin?
- I felt something crawling on my back.
- Sırtımda bir şeyin süründüğünü hissettim.
- Tom felt like crawling under a rock.
- Tom bir kayanın altında sürünmek istedi.
- He crawled out of bed.
- O, sürünerek yataktan çıktı.
- Tom cut a hole in the fence and crawled through.
- Tom çitte bir delik açtı ve sürünerek geçti.
- I had to crawl under the fence.
- Çitin altından sürünmek zorunda kaldım.
- I am crawling like a baby.
- Ben bir bebek gibi sürünüyorum.
- She crawled out of bed.
- O, sürünerek yataktan çıktı.
- I crawled out of bed and got dressed.
- Sürünerek yataktan çıktım ve giyindim.
- I felt something crawling up my arm.
- Kolumda sürünen bir şey hissettim.
- Tom crawled through the small tunnel.
- Tom küçük tünelden sürünerek geçti.
- Tom crawled under the fence.
- Tom çitin altından sürünerek geçti.
- Tom felt like crawling under a rock.
- Tom bir kayanın altında sürünüyor gibi hissetti.
- Tom felt something crawling up his leg.
- Tom bacağında bir şeyin süründüğünü hissetti.
- Tom kept crawling.
- Tom sürünmeye devam etti.
- I had to crawl under the fence.
- Çitin altından sürünerek geçmek zorunda kaldım.
- I crawled under the fence.
- Çitin altından süründüm.
- Tom cut a hole in the fence and crawled through.
- Tom çitte bir delik açtı ve sürünerek içinden geçti.
- I crawled under the fence.
- Çitin altından sürünerek geçtim.
- Tom crawled to the door.
- Tom kapıya doğru süründü.
- She knows how to do the crawl.
- Nasıl sürüneceğini biliyor.
- Tom felt something crawling on his arm.
- Tom kolunda sürünen bir şey hissetti.
- Tom felt something crawling on his arm.
- Tom kolunda bir şeyin süründüğünü hissetti.
- The baby crawled on hands and knees.
- Bebek ellerinin ve dizlerinin üstünde süründü.
Show More (24)
|
| 2 |
crawl |
emeklemek |
v. |
|
- Their baby has just started to crawl.
- Bebekleri yeni emeklemeye başladı.
- Tom is just learning to crawl.
- Tom emeklemeyi yeni öğreniyor.
- Our kid can't even crawl yet.
- Çocuğumuz daha emekleyemiyor bile.
- Don't try to walk before you can crawl.
- Emeklemeden yürümeye çalışma.
- Don't try to walk before you can crawl.
- Emeklemeden önce yürümeye çalışma.
- Their baby has just started to crawl.
- Onların bebeği henüz emeklemeye başladı.
- We crawled like so many ants along the mountain pass.
- Dağ geçidi boyunca bir sürü karınca gibi emekledik.
- The baby began to crawl.
- Bebek emeklemeye başladı.
- Our kid can't even crawl yet.
- Çocuğumuz henüz emekleyemiyor bile.
- The baby crawled on hands and knees.
- Bebek elleri ve dizleri üzerinde emekledi.
- Tom doesn't know how to do the crawl.
- Tom nasıl emekleyeceğini bilmiyor.
- She knows how to do the crawl.
- O, nasıl emekleyeceğini biliyor.
Show More (9)
|
| 3 |
crawl |
(bitki) tırmanmak |
v. |
|
- The spider was crawling up the pipe.
- Örümcek boruya tırmanıyordu.
- Tom felt something crawling up his leg.
- Tom bacağına tırmanan bir şey hissetti.
Show More (-1)
|
| 4 |
crawl |
kağnı gibi olma |
n. |
|
- I hate it when the internet connection slows to a crawl.
- İnternet bağlantısının yavaşlayıp kağnı gibi olmasından nefret ediyorum.
Show More (-2)
|
| 5 |
crawl |
yavaş ilerlemek |
v. |
|
- The train crawled by us, leaving behind a trail of smoke.
- Tren arkamızda bir duman izi bırakarak yanımızdan yavaşça ilerledi.
Show More (-2)
|
| 6 |
crawl |
dalkavukluk etmek |
v. |
|
- I can't believe he is crawling to the director again.
- İnanamıyorum, adam yine yönetmene dalkavukluk ediyor.
Show More (-2)
|
