| 1 |
crooked |
yamuk |
adj. |
|
- Your tie is crooked.
- Kravatın yamuk.
- I have crooked teeth.
- Yamuk dişlerim var.
- Your tie is crooked.
- Sizin kravatınız yamuk.
- The picture is hung crooked.
- Resim yamuk asılmış.
- All the paintings in the room hung crooked.
- Odadaki tüm tablolar yamuk asılmış.
Show More (2)
|
| 2 |
crooked |
eğri |
adj. |
|
- My nose is really big, and it's crooked as well.
- Burnum gerçekten büyük ve aynı zamanda eğri.
- Even crooked tree gives shade.
- Eğri ağaç bile gölge verir.
- The picture is hung crooked.
- Resim eğri asılmış.
Show More (0)
|
| 3 |
crooked |
çarpık |
adj. |
|
- My son's front teeth have come in crooked.
- Oğlumun ön dişleri çarpık çıktı.
- Tom's teeth have always been crooked.
- Tom'un dişleri hep çarpıktı.
Show More (-1)
|
| 4 |
crooked |
sahtekar |
adj. |
|
- Sami was a crooked cop.
- Sami sahtekar bir polisti.
Show More (-2)
|
