| 1 |
despot |
despot |
n. |
|
- I can only advise certain despots to be on their guard in future.
- Bazı despotlara gelecekte dikkatli olmalarını tavsiye edebilirim.
- He is a vile despot and we must cease all links with him and his regime.
- O aşağılık bir despottur ve onunla ve rejimiyle olan tüm bağlantılarımızı kesmeliyiz.
- Naturally, there is a desire to be free from a despot and dictator like Saddam Hussein.
- Doğal olarak Saddam Hüseyin gibi bir despot ve diktatörden kurtulma arzusu var.
- The slave has his pride; he agrees to obey only the most vigorous despot.
- Kölenin gururu vardır; sadece en güçlü despota itaat etmeyi kabul eder.
Show More (1)
|
| 2 |
dictator |
despot |
n. |
|
- The company's boss is a control freak dictator.
- Şirketin patronu, kontrol manyağı bir despot.
Show More (-2)
|
| 3 |
despotic |
despot |
adj. |
|
- I don't recognize your despotic authority.
- Senin despot otoriteni tanımıyorum.
Show More (-2)
|
