|
- I have no idea why Sue detests him so much.
- Sue'nun ondan neden bu kadar nefret ettiğine dair hiçbir fikrim yok.
- I detest ironing.
- Ütü yapmaktan nefret ederim.
- They detest her.
- Ondan nefret ediyorlar.
- Tom really does detest giving speeches in front of large audiences.
- Tom büyük kitleler önünde konuşma yapmaktan gerçekten nefret ediyor.
- They absolutely detest each other.
- Birbirlerinden kesinlikle nefret ediyorlar.
- He really does detest giving speeches in front of large audiences.
- Büyük kitleler önünde konuşma yapmaktan gerçekten nefret ediyor.
- I detest him.
- Ondan nefret ediyorum.
- I detest them.
- Ben onlardan nefret ediyorum.
- I detest fighting.
- Ben dövüşmekten nefret ederim.
- I detest the noise.
- Gürültüden nefret ediyorum.
- You detest Tom, don't you?
- Tom'dan nefret ediyorsun, değil mi?
- Why do you detest Tom?
- Neden Tom'dan nefret ediyorsun?
- He detests Tom.
- Tom'dan nefret ediyor.
- We detest her.
- Biz ondan nefret ediyoruz.
- Mary said that she would always detest Tom.
- Mary her zaman Tom'dan nefret edeceğini söyledi.
- I will always detest Tom.
- Ben her zaman Tom'dan nefret edeceğim.
- Tom and Mary detest each other.
- Tom ve Mary birbirlerinden nefret ederler.
- Tom detests Mary.
- Tom Mary'den nefret ediyor.
- Tom and I detest each other.
- Tom ve ben birbirimizden nefret ederiz.
- Ken detests Tom.
- Ken Tom'dan nefret ediyor.
- I detest pronouns.
- Zamirlerden nefret ederim.
- We detest Tom.
- Biz Tom'dan nefret ediyoruz.
- She is detested.
- Ondan nefret ediliyor.
- I detest him.
- Ben ondan nefret ediyorum.
- I detest fighting.
- Kavga etmekten nefret ediyorum.
- Tom absolutely detests Mary.
- Tom kesinlikle Mary'den nefret ediyor.
- I detest her.
- Ondan nefret ediyorum.
- I detest hypocrisy.
- İkiyüzlülükten nefret ediyorum.
- Tom said that he would always detest Mary.
- Tom her zaman Mary'den nefret edeceğini söyledi.
- She detests Tom.
- Tom'dan nefret ediyor.
- They absolutely detest each other.
- Kesinlikle birbirlerinden nefret ediyorlar.
- Tom and I detest each other.
- Tom ve ben birbirimizden nefret ediyoruz.
- They detest Tom.
- Tom'dan nefret ediyorlar.
- He really does detest giving speeches in front of large audiences.
- Kalabalık önünde konuşma yapmaktan gerçekten nefret ediyor.
- We detest her.
- Ondan nefret ediyoruz.
- Tom and Mary detest each other.
- Tom ve Mary birbirlerinden nefret ediyorlardı.
- Tom said that he would always detest Mary.
- Tom, Mary'den her zaman nefret edeceğini söyledi.
- She detests speaking in public.
- O topluluk önünde konuşmaktan nefret eder.
- I detest them.
- Onlardan nefret ediyorum.
- I will always detest Mary.
- Mary'den her zaman nefret edeceğim.
- They detest Tom.
- Onlar Tom'dan nefret ediyor.
- I will always detest Tom.
- Tom'dan her zaman nefret edeceğim.
- Why do you detest Tom?
- Tom'dan neden nefret ediyorsun?
- He detests Tom.
- O, Tom'dan nefret ediyor.
- We detest Tom.
- Tom'dan nefret ediyoruz.
- I will always detest Mary.
- Ben her zaman Mary'den nefret edeceğim.
- Tom says that he detests war.
- Tom savaştan nefret ettiğini söylüyor.
- She detests speaking in public.
- Toplum içinde konuşmaktan nefret eder.
- Tom absolutely detests Mary.
- Tom, Mary'den kesinlikle nefret ediyor.
- Why do you detest Mary?
- Neden Mary'den nefret ediyorsun?
- She detests Tom.
- O, Tom'dan nefret ediyor.
- Mary detests Tom.
- Mary Tom'dan nefret ediyor.
- I detest people who tell lies.
- Yalan söyleyen insanlardan nefret ederim.
- Mary said that she would always detest Tom.
- Mary, Tom'dan her zaman nefret edeceğini söyledi.
- We detest them.
- Onlardan nefret ediyoruz.
- I detest Tom.
- Tom'dan nefret ediyorum.
- We detest him.
- Ondan nefret ediyoruz.
Show More (54)
|
