distinguish - Inglés Turco Frases
Inglés Turco
distinguish ayırt etmek v.
  • It was hard to distinguish the voices from behind the door.
  • Kapının arkasından gelen sesleri ayırt etmek zordu.
  • We must be able to distinguish between vaccinated and infected animals.
  • Aşılanmış ve enfekte olmuş hayvanları birbirinden ayırt edebilmeliyiz.
  • Although the symptoms are similar, it is important to distinguish the causes and find different answers.
  • Belirtiler benzer olsa da, nedenleri ayırt etmek ve farklı cevaplar bulmak önemlidir.
Show More (50)
distinguish ayrım yapmak v.
  • Moreover, the Treaty and the Pact do not distinguish between cooperative and uncooperative countries.
  • Ayrıca Antlaşma ve Pakt, iş birliği yapan ve yapmayan ülkeler arasında bir ayrım yapmamaktadır.
  • Moreover, the Treaty and the Pact do not distinguish between cooperative and uncooperative countries.
  • Ayrıca Antlaşma ve Pakt, işbirliği yapan ve yapmayan ülkeler arasında bir ayrım yapmamaktadır.
  • We must distinguish between makeup and cosmetics that have a medicinal purpose.
  • Makyaj malzemeleri ile tıbbi amaçlı kozmetikler arasında ayrım yapmalıyız.
Show More (14)
distinguish ayırmak v.
  • Moreover, it clearly distinguishes the three remaining uses from the use of oestradiol for growth promotion.
  • Dahası, kalan üç kullanımı, büyümeyi teşvik etmek için östradiol kullanımından açıkça ayırmaktadır.
  • It is inherent in our European social model and distinguishes us from other social models.
  • Avrupa sosyal modelimizin doğasında vardır ve bizi diğer sosyal modellerden ayırır.
  • Moreover, it clearly distinguishes the three remaining uses from the use of oestradiol for growth promotion.
  • Üstelik kalan üç kullanımı, büyümeyi teşvik etmek için östradiol kullanımından açıkça ayırmaktadır.
Show More (10)
distinguish birbirinden ayırmak v.
  • It's not easy to distinguish between a star and a planet.
  • Bir yıldız ile bir gezegeni birbirinden ayırmak kolay değildir.
Show More (-2)
distinguish den ayırmak v.
  • Her excellent language skills distinguish her from the other candidates.
  • Mükemmel dil becerileri onu diğer adaylardan ayırmaktadır.
Show More (-2)
distinguish seçmek v.
  • I can't distinguish the taste.
  • Tatlarını pek seçemiyorum.
Show More (-2)