|
- He will do so anyway because, even if the elections are held, he will lose.
- Yine de öyle yapacaktır çünkü seçimler yapılsa bile kaybedecektir.
- We did not do so.
- Biz öyle yapmadık.
- We will do so.
- Biz de öyle yapacağız.
- Once again, I shall certainly do so.
- Bir kez daha kesinlikle öyle yapacağım.
- I've done so.
- Ben de öyle yaptım.
- They've refused do so.
- Öyle yapmayı reddettiler.
- We intend to do so.
- Öyle yapmaya niyetliyiz.
- You need not do so.
- Öyle yapmana gerek yok.
- You will think it just that I should do so.
- Öyle yapmamın makul olduğunu düşüneceksin.
- He had every reason for doing so.
- Öyle yapmak için her türlü nedeni vardı.
- I am ashamed of my son having done so.
- Öyle yaptığı için oğlumdan utanıyorum.
- Lincoln agreed to do so.
- Lincoln öyle yapmak için anlaştı.
- I've already started to do so.
- Zaten öyle yapmaya başladım.
- I've done so.
- Ben öyle yaptım.
- We wanted to do so.
- Öyle yapmak istedik.
- I want you to do so.
- Öyle yapmanı istiyorum.
- It is impossible for me to do so.
- Benim öyle yapmam imkansızdır.
- I intend to do so.
- Ben öyle yapmak niyetindeyim.
- Sorry, but I can't do so.
- Üzgünüm ama öyle yapamam.
- I hope Tom continues to do so.
- Umarım Tom öyle yapmaya devam eder.
- Were you told to do so?
- Sana öyle yapman mı söylendi?
- No sooner had I done so than it began to rain.
- Öyle yapar yapmaz yağmur yağmaya başladı.
- We must continue to do so.
- Öyle yapmaya devam etmeliyiz.
- We wanted to do so.
- Öyle yapmak istedim.
- If Tom could do that, he would've already done so.
- Tom bunu yapabilseydi, zaten öyle yapmış olurdu.
- You can certainly swim in the lake, but there is no sense in doing so.
- Gölde kesinlikle yüzebilirsin fakat öyle yapmanın anlamı yok.
- It was impolite of him to do so.
- Öyle yapması terbiyesizlikti.
- Please do so.
- Lütfen öyle yapın.
- Before doing so, you must ask your mother for permission.
- Öyle yapmadan önce annenizden izin istemelisiniz.
- You may do so.
- Öyle yapabilirsin.
- We intend to do so.
- Öyle yapmak niyetindeyiz.
- It is impossible for me to do so.
- Öyle yapmam imkansız.
- It was easy for me to do so.
- Öyle yapmam kolaydı.
- You're not gaining anything by doing so.
- Öyle yaparak hiçbir şey kazanmıyorsun.
- I have no reason not to do so.
- Öyle yapmamak için hiç bir nedenim yok.
- Try to do so as far as the station.
- İstasyona kadar öyle yapmaya çalış.
- She did so out of curiosity.
- O, meraktan öyle yaptı.
- It is absolutely impossible to do so.
- Öyle yapmak kesinlikle imkansızdır.
- I would be happy to do so.
- Öyle yapmaktan mutlu olurum.
- History reminds us that walls can be torn down, but doing so is never easy.
- Tarih bize duvarların yıkılabileceğini söylüyor fakat öyle yapmak hiç kolay değil.
- I hope Tom continues to do so.
- Tom'un öyle yapmaya devam edeceğini umuyorum.
- If it's necessary to do so, I'll pay back my loan now.
- Eğer öyle yapmak gerekli ise, borcumu şimdi geri ödeyeceğim.
- I warned you not to do so, didn't I?
- Öyle yapmaman için seni uyardım, değil mi?
- Are you saying you didn't do so?
- Öyle yapmadığını mı söylüyorsun?
- Why didn't you do so at that time?
- Neden o zaman öyle yapmadın?
- I encourage you to do so.
- Ben sizi öyle yapmaya teşvik ediyorum.
- You should have done so.
- Öyle yapmalıydın.
Show More (44)
|
